Brüksel'de içi fanus şeklinde dizayn edilen Avrupa Birliği (AB) Konsey binası. Fotoğraf: Dursun Aydemir/ AA
Avrupa Birliği (AB) Komisyonu tarafından Türkiye'nin İlerleme Raporu açıklandı.
Politik Kriterler
"Türkiye AB'den dev adımlarla uzaklaştı" ifadeleri kullanılan raporun "politik kriterler" başlığında şu ifadeler yer aldı: "15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminin ardından ilan edilen olağanüstü hal, hala devam ediyor. Darbe girişimini acilen ve şiddetle kınayan Avrupa Birliği Türkiye'nin demokratik girişimlerini tamamen destekliyor ve Türkiye'nin ciddi bir tehlikeye karşı yasal önlemler alma ihtiyacını anlıyor.
"Ancak bununla birlikte, geniş çaplı, kolektif nitelikte ve olağanüstü şekilde görevden alma, tutuklama ve gözaltına alınma gibi acil durum teşebbüslerinden bu yana alınan tedbirlerin orantısızlığı, ciddi kaygıları da gündeme getirmeye devam ettirmekte. Türkiye olağanüstü hali acilen kaldırmalıdır.
"KHK'larda eksiklikler dolu"
"Olağanüstü hal sırasında geçirilen 31 kanun hükmünde kararnamede ciddi eksikler yer almaktadır. Parlamento tarafından gerekli ve etkili bir inceleme yapılmamıştır. Bunun sonucu olarak bu kararnameler uzun süredir yargının denetimine açık değildir ve hiçbiri Anayasa Mahkemesi tarafından henüz bir karara bağlanmamıştır.
"Bu olağanüstü hal altında çıkan kararnamelerde, ifade özgürlüğü, toplanma özgürlüğü ve usuule ilişkin haklar da dahil, sivil ve siyasi haklar önemli ölçüde azalmıştır. Ayrıca, olağanüstü hal kaldırıldığında da yürürlükte olmaya devam edecek önemli değişiklikler yapıldı.
"Referandum ciddi kaygılar doğurdu"
"Olağanüstü hal ilanından bu yana, 150 binden fazla insan gözaltına alındı, 78 bin kişi tutuklandı ve 110 binden fazla kamu görevlisi görevden alındı. 40 binin üzerinde mahkeme kararı ile 3 bin 600 kişi ise işlerine iade edildi.
"Politik kriterler ile ilgili olarak ayrıca, Türkiye Nisan 2017'de, başkanlık sistemini tanıyan anayasa değişikliklerini onaylayan bir referandum düzenledi. Bu değişiklikler Venedik Komisyonu tarafından yeterli kontrol ve incelemeden yoksun olduğu gibi yürütme ve yargı arasındaki kuvvetler ayrılığı ilkesini de tehlikeye atıyor. Referandumun kendisi, olağanüstü halin genel olumsuz etkisi, kampanyanın iki tarafı için 'adil ölçütler' barındırmaması ve seçimin tamamı güvenceleri zayıflatmakla ilgili ciddi kaygılar doğurdu.
Tutuklu milletvekilleri de raporda yer aldı
"Olağanüstü hal sürecinde, Parlamento'nun yasama gücü kısıtlandı. Ülkedeki siyasi sürtüşmeler ve siyasi partilar arasındaki diyalog alanı Parlamento'da daha da daraldı. Mayıs 2016'da milletvekilleri dokunulmazlıklarının kaldırılmasıyla, HDP'nin birçok milletvekili gözaltına aldı ve 6 tanesinin milletvekilliği düşürüldü. (Rapor hazırlandığında 6'ydı Şubat ayında Ferhat Encü ile 7 HDP'linin milletvekilliği düşürülmüş oldu.)
Mülteciler konusu
"Türkiye, göç ve iltica politikası alanında iyi bir ilerleme kaydetti ve Mart 2016 AB-Türkiye Bildirgesi'nin Doğu Akdeniz güzergâhı boyunca göç akışlarının etkili bir şekilde yönetilmesi konusundaki uygulanmalara bağlı kalmıştır. Vize serbestisi ile ilgili yol haritasının uygulanmasına ilişkin olarak ise, Şubat ayı başında, Türkiye, Avrupa Komisyonu'na, Türkiye'nin seçkin vize serbestleştirme kriterlerini nasıl yerine getirmeyi planladığını belirten bir çalışma planı sunmuştur. Komisyon, Türkiye'nin önerilerini değerlendiriyor ve Türk muadilleriyle yapılacak istişareleri takip edecek."
"İfade özgürlüğündeki ciddi gerileme devam etti"
"Türkiye'deki yasal çerçeve, insan hakları ve temel haklara saygıyı genel anlamda garanti altına almaktadır, fakat çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnameler bu garantilere daha fazla meydan okumuş, bu garantileri zayıflatmıştır. Türkiye'nin erken hazırlık aşamasında olduğu bir alan olan ifade özgürlüğündeki ciddi gerileme devam etmiştir.
"Olağanüstü Hal koşullarında yapılan eylemlerin kapsamı zaman içinde orantılılık ilkesiyle çelişerek başta basın ve akademi olmak üzere pek çok alandaki eleştirel sesleri kapsayacak şekilde genişletilmiştir. Şu anda 150'den fazlası tutuklu olan gazetecilere, insan hakları savunucularına, yazarlara, sosyal medya kullanıcılarına karşı açılan davalar, gazetecilerin basın kartlarının geri alınması, sayısız basın kuruluşunun kapatılması veya kayyum atanması ciddi bir endişe kaynağıdır; bu durum, çoğunlukla hukukun, özellikle de milli güvenlik ve terörle mücadeleye ilişkin yasaların, seçici ve keyfi bir şekilde uygulanmasından kaynaklanmaktadır.
İnternet içeriklerine erişimi engelleme yetkisi
"İnternet yasası ve genel yasal çerçeve, yürütme erkine herhangi bir mahkeme kararı olmadan, uygunsuz denebilecek kadar fazla sebeple internet içeriklerine erişimi engelleme yetkisi tanımaktadır. Bunların yanı sıra, toplantı özgürlüğü, dernek kurma özgürlüğü, usul ve mülkiyet hakları alanlarında da ciddi gerilemeler vardır. Toplantı yapma özgürlüğü, hem yasal olarak hem de uygulamada aşırı derecede kısıtlanmaya devam etmektedir.
"Olağanüstü Hal koşullarında alınan önlemler, gözaltına alınan kişileri korumak için büyük öneme sahip garantileri de ortadan kaldırmış, böylelikle kötü muamele ve işkence iddialarının arttığı bu ortamda cezasızlık riski de yükselmiştir. Kanun Hükmünde Kararnameler savunma hakkı da dâhil olmak üzere usule dair haklara ek kısıtlamalar getirmiştir. Hakların kullanılması, insan hakları ve özgürlüklerden sorumlu kamu kuruluşlarının parçalı ve sınırlı yetkileri ile bağımsız bir yargının eksikliği sebebiyle engellenmiştir.
"Azınlıklara karşı nefret söylemi endişe kaynağı"
"Aşırı yoksulluk ve temel ihtiyaçların karşılanamaması Türkiye'deki Romanların evlerinde sıklıkla karşılaşılan bir sorun olmaya devam etmektedir. Ülkedeki en savunmasız grupların ve azınlıkların haklarının yeterince korunması gerekmektedir. Cinsiyete dayalı şiddet, ayrımcılık, azınlıklara karşı nefret söylemi, nefret suçu ve LGBTI bireylere karşı yapılan insan hakları ihlalleri önemli bir endişe kaynağı olmaya devam etmektedir.
"Yargısız infazla öldürülenler içni soruşturma yok"
"Sivillerin terörle mücadele operasyonlarında öldürüldüğü yönünde çok sayıda olay var. "Hala evlerinden edilenlerin zararları karşılanmadı; (Diyarbakır) Sur'daki kamulaştırma hala yasal bir sorun, idari mahkemelerdeki davalar kaybedildi.
"Hala güvenlik ve kanun uygulayıcalar tarafından öldürüldüğü iddia edilen kayıplar, toplu mezarlar ve yargısız infazla öldürülenlerle ilgili kapsamlı bir yaklaşım yok. 1990'lardan kalan bir çok soruşturma yakın zamanda 20 yıllık zaman aşımına uğrayacak. Hala koruculuk sistemi uygulanıyor. Korucuların insan haklarını ihlal etmesinin yanı sıra PKK tarafından korucular da kaçırılıyor ve öldürülüyor.
Tutuklu Yunanistan askerleri
"Mart 2018'de Avrupa Konseyi, Türkiye'nin Doğu Akdeniz ve Ege Denizi'nde devam eden yasadışı eylemlerini şiddetle kınadı ve Türkiye'nin uluslararası hukuka ve iyi komşuluk ilişkilerine saygı gösterme ve tüm AB Üye Devletleri ile ilişkileri normale döndürme yükümlülüğünü hatırlattı. Avrupa Konseyi ciddi endişesini dile getirdi Türkiye 'de iki Yunan askeri de dahil olmak üzere AB vatandaşlarının tutukluluk hallerinin devam etmesi ve bu konuların Üye Devletler ile diyalog halinde hızlı ve olumlu bir şekilde çözülmesi çağrısında bulundu.
"Terörle mücadele yasaları AİHM içtihadı ile uyumlu olmalı"
"Türkiye, organize suçla mücadelede yeni bir stratejinin benimsenmesi ve kurumsal kapasitenin iyileştirilmesi ile bazı ilerlemeler kaydetmiştir. Ülkenin siber suç, varlık el koyma ve tanık koruma konusundaki mevzuatını iyileştirmesi gerekiyor. Veri koruma mevzuatı yürürlükte, ancak henüz Avrupa standartlarına uygun değil. Finansal araştırmalar az kullanılıyor. Varlıkların ihtiyatlı dondurulması nadiren uygulanıyor ve el konulan varlıkların seviyesi düşük. Terörle mücadelede, terörizm finansmanı konusunda kapsamlı bir yasal çerçeve var.
"Hem ceza hukuku hem de terörle mücadele yasaları AİHM içtihadı ile uyumlu hale getirilmeli. Orantılılık ilkesi uygulamada gözetilmeli.
Ekonomik Kriterler
"Türkiye ekonomnisi gelişmiş ve işleyen bir piyasa ekonomisi olarak kabul edilebilir. Devletin önlemleri ile desteklenen ekonomi, 2016 yılında yaşanan darbe teşebbüsünün ardından yaşanan daralmayı toplamayı başardı ve 2017'de güçlü bir büyüme sağladı. Ancak yüksek büyüme rakamları önemli makroekonomik dengesizlikler ile birleşti.
"Cari işlemler açığı yüksek seyirde ve 2017 yılına sonra özellikle arttı. Bu da ülkeyi sermaye girişine bağımlı ve dışsal şoklara karşı savunmasız hale getirmekte. Enflasyon 2017 yılında iki haneli oranlara (yüzde 11.1) geriledi. Türk lirasındaki değer kaybı ise devam etti para politikası karar vericilerinin fiyat istikrarına olan bağlılığı kaygı uyandırdı. Ekonomik alanda devlet kontrolünü artırma eğilimi ve şirkitler, iş insanları, siyasi rakipler ile bu platformların işlerini hedefleyen eylemler, iş ortamına zarar verdi. Türkiye ekonomisi yüksek seviyede kayıt dışılıkla karakterize olmaya devam etti. Genel anlamda, bu alanda normal gidişattan sapmalar görüldü.
"Türkiye bazı ilerlemeler kaydetti ve AB içindeki rekabetçi baskılar ve piyasa aktörleriyle başa çıkmak için iyi bir hazırlık seviyesine sahip. Türkiye, ticari ve yatırım açısından AB pazarına iyi entegre olmuştur. Enerji sektöründe, özellikle gaz piyasasında ve Ar-Ge harcamalarının artmasında bazı ilerlemeler kaydedildi. Fakat, eğitim kalitesine ilişkin önemli problemler devam etti. Devlet yardımlarının şeffaflığını artırma konusunda herhangi bir gelişme kaydedilmedi.
AB Mevzuatı
"Türkiye limitli bir tempoda da olsa Avrupa Birliği mevzuatı ile uyum sağlamaya devam etti. Bilgi topluluğu, sosyal politika, istihdam ve dış ilişkiler gibi kilit alanlarda yoldan sapma örnekleri ise arttı. Türkiye, kamu ihalelleri konusunda sadece orta düzeyde hazırlık yapmaktadır. Ülke daha iddialı ve daha iyi koordine olmuş politikaların oluşturulmasına ve uygulanmasına ihtiyaç duyulan çevre hakları ve iklim değişikliği müktesabatı konusunda kısıtlı bir hazırlığa sahip. Her alanda mevzuatın uygulanması için daha fazla dikkat gösterilmeli ve birçok alanda AB müktesebatı ile uyum sağlamak için önemli ilerlemeler kaydedilmeli".
Raporun orijinali için tıklayın.
(PT/SD)