Haberin İngilizcesi için tıklayın
Sekiz uluslararası gazetecilik ve ifade özgürlüğü kuruluşu, Türkiye’de gerçekleştirdikleri üç günlük toplantıların sonucunda yaptıkları açıklamada basın özgürlüğü ve hukukun üstünlüğü alanlarında krizin devam ettiğini belirttiler.
Bu hafta üç gün boyunca gazeteciler, sivil toplum kuruluşları, yargı ve hükümet yetkilileri ile görüşen uluslararası basın özgürlüğü heyeti planlanan yargı reformları hakkında bilgi aldı, gazetecilere karşı devam eden baskı ve kısıtlamalara karşı ise çalışmalar yürüttü.
Uluslararası Basın Ensitüsü (IPI) tarafından bir araya getirilen heyette Article 19, Avrupa Gazeteciler Federasyonu (EFJ), Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ), Uluslararası PEN, Norveç PEN, Avrupa Basın ve Medya Özgürlüğü Merkezi (ECPMF) ve Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) olmak üzere sekiz farklı uluslararası basın özgürlüğü grubunun temsilcileri yer aldı.
"Hapisteki gazeteci sayısında azalma olmadı"
Basın özgürlüğü heyeti, 30 Mayıs 2019’da açıklanan ve yargı sisteminde düzenlemeleri hedefleyen Yargı Reformu Stratejisi’nin, yargı bağımsızlığının hem hukuki zeminde hem pratikte sağlanmadığı, gazeteci yargılamalarına son verilmediği sürece güvenilirliğinin olamayacağını belirtti.
Heyet, yetkililerin böyle bir reform paketini hazırlamasından memnun olduğunu ancak Temmuz 2018’de kaldırılan OHAL’den bu yana özgür basın ortamının gelişmediğini, medyaya karşı uygulanan siyasi baskının bir sonucu olarak hapis veya yurtdışı yasağına tabi gazetecilerin sayısında hiçbir azalma olmadığını ifade etti. Ayrıca heyet bu süreci takiben gelen, yargının artan ve geniş çaplı kontrolünün hukuk devleti algısı ve halkın bilgiye erişim hakkını ciddi şekilde zedelediğini vurguladı.
Heyet tarafından yapılan açıklamada "Türkiye, Yargı Reformu Stratejisi kapsamında, eleştirel basını susturmak için suistimal edilen terörle mücadele kanunu ve hakaret suçlamalarını düzenleyen yargı maddelerini acilen revize etmelidir. Aynı zamanda, temelsiz iddianamelere dayandırılan gazetecilerin keyfi tutuklamalarına ve siyasi etkenlerle yön verilen hukuki kararlara bir son verecek ve adil yargılanma hakkının ciddi ihlaline son verecek adımlar atmakla yükümlüdür. Hakim ve Savcılar Kurulu’na yapılacak atamalar üzerinde siyasi kontrol kuran Anayasa’nın 159. Maddesinde Nisan 2017’de yapılan değişiklik dahil olmak üzere, yargının yapısı ve işlevselliğine orantısız biçimde müdahil olma imkanı veren ve yargının tümden bağımsızlığını etkileyen adımların geri alınması gerekmektedir" ifadeleri kullanıldı.
Heyet aynı zamanda hükümeti reform paketinde sunulacak tasarıların Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası insan hakları standartlarıyla uyumlu olmasına dikkat etmeye davet etti.
"AYM gazeteci yargılamalarına öncelik vermelidir"
Heyet, Anayasa Mahkemesi yetkilileri ile yaptığı toplantıda ise, Türkiye’deki en yüksek yargı kurumunun, tutuklu gazetecilerin başvurularına ve iki yılı aşkın süredir engelli bulunan Wikipedia sitesi başta olmak üzere idari önlem adı altında uygulanan erişim yasaklarına karşı yapılan başvurulara öncelik vermesi gerektiğini kaydetti.
Heyet temsilcileri ayrıca gazetecilerin bireysel başvurularında verilen çelişkili kararlardan da endişe duyduklarını ifade etti.
"Cumhuriyet tahliyeleri geç kalınan, doğru bir karar"
Heyet, Perşembe günü Yargıtay tarafından verilen Cumhuriyet gazetecilerinin hükümlerinin bozulması kararını ise büyük memnuniyetle karşıladıklarını, kararın geç kalınan ancak doğru bir karar olduğunu şfade etti.
Gazeteciliklerinden dolayı hapiste tutulan sanıkların itibarlarına verilen zararın telafisinin olmadığını belirten heyet ayrıca Cumhuriyet’in muhasebecisi Emre İper’in cezasının onanması ve gazeteci ve milletvekili Ahmet Şık’ın tekrar yargılanmasına ilişkin verilen karardan duyulan endişeyi dile getirdi.
"RTÜK denetimi çevrimiçi platformların varlığını tehdit ediyor"
Bunların yanı sıra, heyet Türkiye Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nun (RTÜK) yeni yetkileri hakkında da son derece endişeli olduklarını açıkladı. Heyet, konuyla ilgili "Yeni düzenlemelerle çevrimiçi haber ve içeriklerin kontrolünün RTÜK’ün yetkisi altına girmesi ve fahiş rakamlarla belirlenen lisans uygulaması, online platformların varlığını ciddi biçimde tehdit ediyor" ifadelerini kullandı.
Sarı basın kartı
Heyet aynı zamanda Cumhurbaşkanlığı Ofisi İletişim Başkanlığı uhdesine aktarılan sarı basın kartı verme yetkisinin hem ulusal ve hem uluslararası medyanın ülkede çalışma şartlarını önemli ölçüde olumsuz etkileyebileceğini düşündüklerini belirtti. (HA)