* Fotoğraf: Mezopotamya Ajansı
Haberin İngilizcesi için tıklayın
Hakkında verilen 22 yıl 6 ay hapis cezasının onanmasının ardından Diyarbakır'da tutulduğu cezaevinden Ankara Sincan Kadın Kapalı Cezaevi'ne sevk edilen TJA (Özgür Kadın Hareketi) Sözcüsü Ayşe Gökkan'ın, burada işkence ve kötü muameleye maruz kaldığı ve tedavisinin engellendiği ileri sürüldü.
İnsani ihtiyaçları gidermeye bile izin yok
MA'da yer alan habere göre, Gökkan, sorumlular hakkında Ankara Batı Adliyesi Cumhuriyet Başsavcılığı'na iki ayrı suç duyurusunda bulundu. Gökkan, suç duyurusu dilekçesinde, 24 Nisan'da hastaneye götürülürken bindirildiği ring aracında saatlerce kelepçeli ve nefessiz bırakıldıklarını, tuvalet ihtiyaçlarını gidermeye dahi izin verilmediğini belirterek, cezaevi görevlilerinin bunu bir "işkence yöntemi" olarak kullandığını söyledi.
Gökkan, "Bu işkence tam 3 buçuk saat sürdü. Bileklerimde kelepçeden kaynaklı şiddetli ağrılar, bunun yanı sıra derin yaralar oluştu" dedi.
Bileklerinde kelepçe izi
Tedavi edilmeden cezaevine geri getirildiklerini ve bileklerindeki işkence izlerini raporladığını belirten Gökkan dilekçesinde şu ifadeleri kullandı: "Kelepçe işkencesini uygulayan tüm görevliler hakkında görevi kötüye kullanma, kötü muameleye ilişkin etkin soruşturma ile yasal işlem başlatılmasını, cezalandırılmasını talep ediyorum."
Ne olmuştu?
Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 9'uncu Ceza Dairesi, Diyarbakır 9'uncu Ağır Ceza Mahkemesi'nin Ayşe Gökkan'a alt sınırdan uzaklaşarak iki kez "örgüt üyesi olmak" ile "örgüt propagandası" iddiasıyla verdiği 22 yıl 6 ay hapis cezasını 19 Nisan'da onadı.
Karar temyiz için Yargıtay'a taşınırken, 3 yıl 9 aylık hapis cezasının gerekçeli kararı da açıklanmıştı.
Gerekçeli kararda "retorik" ve "palyatif" nitelemesi
Gerekçeli kararda, "CPT" olan Avrupa İşkenceyi Önleme Komitesi'nin kısaltılması "CPJ" olarak yer aldı, sosyalist kadın hareketlerinin öncülerinden Rosa Luxemburg'un adına atfen Diyarbakır'da kurulan Rosa Kadın Derneği'nin ismindeki "Rosa" İngilizcedeki "gül" olarak görüldü.
Gerekçeli kararda, ilk kez antik Yunan'da M.Ö. 5 bin yıllarında Sokrates çevresi tarafından kullanıldığı tahmin edilen ve Platon'un Gorgias adlı eserinde geçen hitabet/belagat kavramlarından türetilen, etkileyici ve ikna edici konuşma sanatı anlamına gelen "retorik"; tıp alanında "sürekli bakıma muhtaç olanlar" için kullanılan ve Güney Kore doğumlu filozof Byung-Chul Han'ın tarafından sosyoloji-felsefe-kültür çalışmalarına kazandırılan "palyatif" kavramıyla kadın mücadelesine karşı argüman oluşturulmaya çalışıldı.
"Sisifus" yorumu ve "distopya"
Gökkan'ın kişiliğinin ve kadın mücadelesinin doğrudan hedef alındığı gerekçeli kararda, Gökkan'ın düşünceleri, "yalan", "ırkçı", "faşizan", "ters aketip", "arkaik bozuk miras", Yunan mitolojisinde, yeraltı dünyasında sonsuza kadar büyük bir kayayı bir tepenin en yüksek noktasına dek yuvarlamaya mahkûm edilmiş bir figür olan Sisifos'a atfen "Sisifos'un lüzumsuz işini gönüllü olarak sürekli tekrar eden", ütopyanın karşıtı olan, otoriter, baskıcı ve kötü bir geleceği ifade eden "distopya", içki içmiş ya da uyuşturucu almış olan veya herhangi bir nedenle kendinden geçmiş olan anlamını içeren "esrik", birini bir konu üzerinde aydınlatıp onu gerekli temel bilgi ve becerilerle donatarak ergin ve yetişmiş kılma anlamına gelen "erginleme senaryosu" nitelemeleriyle hedef alındı.
(NT)