Diyarbakır Barosu, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD), İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır şubeleri ve Diyarbakır Tutuklu ve Hükümlü Aileleriyle Yardımlaşma Derneği (TUAY-DER), Diyarbakır, Elazığ, Erzincan’daki 16 cezaevine yaptıkları ziyaretler sonucu hazırladıkları hak ihlalleri raporunu açıkladı.
Diyarbakır Barosu’nda düzenlenen basın toplantısında raporu Diyarbakır Barosu Hapishane Komisyonu Sekreteri Ahmet Güler, açıkladı.
Güler, PKK lideri Abdullah Öcalan, Ömer Hayri Konar, Hamili Yıldırım ve Veysi Aktaş üzerinde, uzun zamandır sürdürülen tecridin sonlandırılmasını istedi.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) Abdullah Öcalan hakkında verdiği “umut hakkı” ihlaline değinen Güler, "Yakın süreçte Kürt meselenin çözümü noktasında Sayın Abdullah Öcalan tarafından yapılan 'Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı'ndan sonra, iktidarın başta hukuki ve siyasi haklar olmak üzere demokratik toplumun inşası için adım atması elzem hale gelmiştir. Yıllardır süregelen tecrit anlayışının derhal son bulması, umut hakkının kullanımıyla ilgili yasal düzenlemenin yapılması ve işler hale getirilmesi gerekmektedir" dedi.
İnfaz ertelemeye gerekçe: Tek kaldığı hücrede örgütsel hareket ediyor
5 Mart 2025
Güler, cezaevlerindeki hak ihlallerine dönük ise şunları söyledi:
Hastane sevklerinde çift kelepçe uygulamasının devam ediliyor. Doktor muayenesinde jandarma personeli dışarı çıkarılmıyor.
Hastaneye veya adliyeye giriş çıkışlarda bazı tutsakların işlemlerinin bitmesine rağmen saatlerce cezaevine götürülmüyor.
Tutsakların ring araçlarında kafes içindeki koltukta saatlerce bekletiliyor.
Tutsaklar ailelerinden uzak cezaevlerine sevk ediliyor.
Tutsaklar aynı zamanda infaz koruma memurlarının işkence ve kötü muamelesine maruz kalıyor.
Kadın tutsaklara hijyen paketleri verilmiyor ya da kalitesiz pedler veriliyor.
Yeni Yaşam ve Evrensel gibi gazeteler tutsaklara verilmiyor.
Kürtçe kitaplar verilmiyor, Kürtçe kitaplarla ilgili tercüman parası isteniyor.
Ağır hasta tutsaklar banyo ve kişisel temizliklerini yapamıyorlar.
Hasta tutsakların diyet listesine uyulmuyor, diğer mahpuslarla aynı yemek veriliyor.
Mahpuslara verilmesi gereken ilaç yerine farklı ilaçlar veriliyor.
2024 yılında en çok ihlal cezaevlerinde yaşandı: Çok ciddi bir kriz var
9 Aralık 2024
Raporda, sıralanan öneriler ise özetle şunlar:
Yasal ve uluslararası mevzuat, evrensel hukuk ilkeleri ile birlikte göz önüne alındığında; tespit edilen işkence yasağı, sağlık ve tedavi hakkı, kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı, haberleşme özgürlüğü, ifade özgürlüğü ihlallerinin sebebi olan hapishane idaresi ve personeli uygulamalarının ve eylemlerinin sonlandırılması ve idarenin pozitif yükümlülüklerini yerine getirmesi gerekmektedir.
Ağır hasta mahpusların yaşamlarını tek başına idame ettirememelerinden kaynaklı olarak serbest bırakılarak infazları ertelenmeli, tutuklu olanlar serbest bırakılmalıdır.
Hasta mahpusların değerlendirmeleri her koşulda sadece klinik yaklaşım ile değerlendirilmeli, alıkonulmasının uygun olmadığına dair tıbbi raporları olan mahpuslar ivedilikle salıverilmelidir.
İnfaz Kanunun 16. Maddesi hasta mahpusların ihtiyacı doğrultusunda değiştirilmelidir.
Hastane sevklerinde ağız içi araması uygulaması gibi tacize varan aramaların yapılması ve mahpusların bu uygulamaları kabul etmemesi sebebiyle hapishane idarelerince aylardan beri onlarca hasta mahpusun hastane sevkleri engellenmektedir.
İnsanlık onuru ile bağdaşmayan ağız içi arama uygulamasına ve diğer yasaklı arama usullerine derhal son verilmeli, hasta mahpusların hastaneye sevkleri sağlanmalıdır.
Mahpusların yeterli, dengeli ve sağlıklı beslenmesi sağlanmalı, vitamin takviyesi yapılmalıdır. Bunun yanı sıra gerek hasta mahpusların gerekse de vejeteryan olan mahpusların yemek düzenlerine dikkat edilmeli, yememeleri gereken yemekleri, gıdaları tüketmeleri noktasında baskı ve zorlama yapılmamalı, buna dair yükümlülüklerini yerine getirmeleri gerekmektedir.
Mahpusların kişisel temizliği için acilen hijyen malzemelerine ücretsiz olarak erişimi sağlanmalı ve öncelikli olarak su sorununun çözülmesi gerekmektedir.
Hapishanelerde kalan mahpusların sağlıklı bir ortamda kalmaları için gerekli temizlik araçları kendilerine verilmeli; olası hastalıkları ve salgınları önlemek amacıyla temizlik ve sağlık konularında titiz davranılması gerekmektedir.
Mahpuslara ve ziyaretçilerine ulusal ve uluslararası mevzuatın gereği olarak insan onuruna yaraşır bir muamele gösterilmeli; güvenlik gerekçesiyle dahi olsa hapishane girişlerinde yapılan aramalar onur kırıcı olmamalıdır.
Mahpusların beden ve ruh sağlıklarının korunabilmesi için mahpusların uzun süre veya süresiz sosyal yalıtılmışlığa ve yalnızlığa maruz bırakılmamaları gerekmektedir.
Pandemi ile birlikte başlayan süreçte mahpusların ortak alan faaliyetlerinin yaptırılmaması mahpusların içinde bulunduğu tecrit koşullarının ağırlaşmasına neden olmuştur.
İnceleme yapan kurum üyeleri ve yetkilileri; İşkence ve diğer zalimane, insanlık dışı ya da onur kırıcı muamele ya da Cezanın Önlenmesi Sözleşmesi Seçmeli Protokolüne uygun şekilde ‘bağımsız’ ulusal denetim mekanizmalarının oluşturulması için hükümeti derhal gerekli çalışmaları başlatmaya davet etmektedir.
“Cezaevlerinde kapasite aşıldı, mahpuslar yerde yatıyor”
7 Temmuz 2024
(RT)