Haberin İngilizcesi için tıklayın
Diken yazarı Kemal Göktaş’ın Halkların Demokratik Partisi (HDP) Milletvekili Sırrı Süreyya Önder ile yaptığı ‘Sırrı Süreyya Önder Anlatıyor’ podcast dizisinin dördüncü ve son bölümü kisadalga.net ve Kısa Dalga’nın podcast platformlarında yayınlandı.
Önder, Kemal Göktaş’ın ‘Yakın zamanda yeni bir çözüm süreci olur mu?” sorusuna “En az 2012’deki kadar umut sahibi olduğunu” söyledi.
Önder, özetle şunları söyledi:
"AKP-MHP bloku barış süreci başlatmaz"
“Kürt siyasi hareketi uzunca yıllar ya da girdiği birçok seçimde iktidara güç verme, iktidarın gizli ortağı olma gibi aslında bir sürü hurafeyle boğuşmak zorunda kaldı. Derdini de anlatamadı. Ama bakın geldiğimiz derelere, geçtiğimiz derelere, herkesi mahcup edecek bir politik duruş ve bilinç sahibi olduğunu gösterdi. Dünyada hiçbir şey olup geçmez malum, bir sürü sonuç üretir.
"Bu sonuçları da genellikle önceden kestiremeyiz. Çok budaklıdır, çok karmaşıktır. Hatta murat ettiğimiz şeylerin ürettiği sonuçlar, genellikle ümit ettiklerimizden çok daha fazla ve farklı olur. Burada da böyle oldu. Onun için umudum var. Yoksa ben AKP-MHP blokunun bir barış sürecini yeniden başlatacağını ya da demokratikleşme yönelimine gireceklerini ihtimal dahilinde görmüyorum ama bu mesele tam da hallolması gerektiği gibi bir hal yoluna bilinç düzeyinde giriyor.
“Barış korkusu var”
“Çatışma süreçleri literatüründe bir şey var, umutsuzluğa kapılmamızı engelleyecek umuduyla onu da paylaşayım. Bayağı tarama yapmıştım. Barış korkusu denen bir şey var. Hem devlette hem çatıştığı muhataplarında. Barış elini uzatacak kadar yakına geldiğinde genellikle öyle bir geriye dönüş oluyor ki izleyenler barışın bir daha mümkün olmayacağını ya da çok uzak bir ihtimal olduğunu varsayıyorlar.
Bu tam da o barış korkusu, yani alışılmış iktidar etme, hükümet etme, yönetme biçimlerini terk edecek olmanın yarattığı ya da alıştığı alışkanlıklar, alıştığı kategorizasyon gibi bir sürü şey çatışan taraflarda en ufak şeyde geriye dönme şeyini fitilliyor.
“AKP gidici, kahin olmaya gerek yok”
“AKP gidici. Bunun için kahin olmaya gerek yok. Yani bir okey tabiriyle söyleyeyim, çift joker çekse bile bu eli bitiremeyecekler. Ama beni orası ilgilendirmiyor, hani AKP cenahı üçe bölünmüş, 13’e bölünmüş, bunun bizi birinci dereceden ilgilendirmemesi gerektiğini düşünüyorum. Buradan bize bir fayda yok.
“AKP’ye oy veren seçmeni ikna etmeliyiz”
Akraba evliliği ile yürüyeceğimiz bir yol yok, Türkiye’de sol muhalefetin melezleşmesi lazım. AKP’ye oy veren seçmenlerden ne kadarını ikna edebileceğimizle yakından alakalı. Bu da onları kandırmaktan geçmiyor, onlara kendimizi doğru ve yeterli anlatmaktan geçiyor. Bizim bel bağlayacağımız alan burası olmalı.
Düşünce yoğunlaşmamızı buralara kaydırmamız lazım. Solda bunun eksikliği ve bir ihtiyaç olarak kabulü epeydir tartışılan bir konuydu. HDP bunun bir mikro örneğiydi. Kendi çeperi dışında oy alma pratiğine sahip tek partiyiz biz. Yani yüzde 5’lerden yüzde 13’e çıkarmak, kendini neredeyse üçe katlamak görmezlikten gelinecek bir deneyim değildir.” (RT)