Fotoğraf: Halil Sağırkaya - Washington/AA
Haberin Kürtçesi / İngilizcesi için tıklayın
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve ABD Başkanı Donald Trump, Beyaz Saray'da gerçekleştirdikleri 1 saat 15 dakikalık görüşmenin ardından ortak basın toplantısı düzenlediler.
Erdoğan ve Trump konuşmalarında ağırlıklı olarak iki ülke arasındaki ekonomik ilişkiler ve Suriye’deki gelişmeler üzerine değerlendirmelerde bulundu.
Trump: Ticaret hacmimizi 100 milyar dolara çıkarmak istiyoruz
İlk olarak söz alan Trump özetle şunları söyledi:
“Türkiye çok iyi ürünler yapıyor, biz de iyi ürünler yapıyoruz.
“Türkiye ile şimdilik 20 milyar dolar olan yıllık ticaret hacmimizi 100 milyar dolara çıkarmak istiyoruz. Bunu hızlı bir şekilde yapabiliriz.
“S-400'ler hakkında konuşacağız, F-35'lerden bahsedeceğiz.
"Türkiye şu anda IŞİD'li savaşçıları yakından izliyor. Yaklaşık bir ay önce oraya girdiklerindeki durum oldukça karışıktı.
“Sonunda IŞİD'in liderini bulduk. Şimdi yeni liderlerinin peşindeyiz. Şu an iyi bir performans sergilediğimizi düşünüyorum.
“Ben göreve geldiğimde çok farklı bir durum vardı, binlerce IŞİD'li vardı. Yakın zamanda Türkiye 100'den fazla IŞİD'liyi yakaladı. Türkiye'ye büyük saygı duyuyoruz.
“Türkiye, NATO’da ABD’den sonra en büyük ikinci ülke ve ABD’den en fazla silah alan ülke. En ileri teknoloji silahları kullanıyorlar ve güçlü bir orduları var.”
“Ferhat Abdi Şahin’in muhatap alınmasına üzüldüm”
Erdoğan ise özetle şunları dedi:
"Trump ile milli güvenliğimizi tehdit eden terör oluşumlarıyla mücadele konusunda karşılıklı irademizi teyit ettik.
"Suriye'deki krize kalıcı çözüm için ABD ile mutabakatımıza bağlılığımızı sürdürüyoruz.
"Terör örgütlerine sempati besleyen birtakım çevrelerin bundan rahatsızlık duyduklarını, dezenformasyonla kamuoyunun algısını bulandırmaya çalıştıklarını, ilişkilerimizi bozmaya çalıştıklarını da görüyoruz.
"Ferhat Abdi Şahin, yüzlerce insanımızın öldürülmesine vesile olan bir teröristtir ve cezaevinde olan Apo'nun da manevi oğlum dediği bir teröristtir.
"Ferhat Abdi Şahin denilen teröristin Amerika gibi bir ülkenin Başkanı tarafından muhatap alınmasını üzüntüyle karşıladım.
"CIA'in bu Mazlum Kobani’nin terörist olduğuna dair belgesini de kendilerine takdim ettim. CIA bunun terörist olduğunu belgelemiş.
“Geri dönüşler başladı”
"Cerablus'ta 365 bin Suriyelinin kendi topraklarına dönüşünü sağladık. Barış Pınarı Harekatı'yla şehir ve köylere geri dönüşler başladı.
"2015'te G20 Antalya Zirvesinde yaptığım Güvenli Bölge oluşturma çağrısı zamanında hayata geçmediği için on binlerce masum hayatını kaybetti.
“Temsilciler Meclisi’nin kararı milletimizi üzdü”
"104 yıl önce savaş şartlarında yaşanmış bir meselede karar vericiler siyasetçiler değil, tarihçiler olmalıdır.
"Temsilciler Meclisi'nde 29 Ekim'de alınan kararların Türk milletini incittiğini, ilişkilerimize gölge düşürme gayesi güttüğünü paylaştım.
"Bu konuda alnımız ak, başımız dik, özgüvenimiz tam. Türkiye bu konuda diyalogdan ve özgür tartışma ortamından yana.
“Şartlar uyarsa Patriot alırız”
"S400 sistemi ve F35 programı başta olmak üzere bu alanda karşılaştığımız sınamaların üstesinden ancak diyalogla gelebiliriz.
"Sayın Başkan'a, istenilen şartlarda teklif verilmesi halinde Patriot satın alabileceğimizi tekrar söyledim ve söylüyorum.
“Umarım o teröristi bize verirler”
"FETÖ, Türkiye'nin anayasal düzenini başarısız bir darbe girişimiyle ortadan kaldırmaya kalkışmış bir terör örgütüdür.
"Görüşmelerimizde, FETÖ'nün ABD'deki mevcudiyetinin sona erdirilmesi yönündeki talebimizi ve beklentilerimizi bir kez daha vurguluyoruz.
"FETÖ’nün iadesi için birçok belgeleri özellikle bu seyahatimizde de takdim ettik.
"Bu olayların faili birinin ABD'de, 400 dönüm arazide yaşayarak dünyadaki diğer yerleri idare etmesi kabul edilebilir değil
"Temenni ederim belgeler ışığında, nasıl teröristler istendiği zaman biz veriyorsak, onlar da bu teröristi bize verirler.
Soru-cevap bölümü
Trump'tan Hilal Kaplan'a: Haber yaptığınıza emin misiniz?
İki başkanın konuşmasının ardından soru-cevap kısmına geçildi. ABD Başkanı Trump, Türkiye'den “sadece dost canlısı” gazetecilerden soru alınacağına belirterek, "Sadece dost canlısı gazeteciler, onlardan çok fazla yok zaten" ifadelerini kullandı.
Ardından Erdoğan'dan birini seçmesini istedi ve Cumhurbaşkanı'nın tercihi Sabah gazetesi yazarı Hilal Kaplan oldu. Kaplan'ın kendisine yönelttiği sorunun ardından bir soru da Cumhurbaşkanı Erdoğan'a sormasını isteyen Trump, Kaplan'ın duraklamasının ardından da şunları "Haber yaptığınıza emin misiniz? O soruyla Türkiye için çalışmıyor musunuz” diye konuştu.
"Mektupları sayın Başkana takdim ettim"
Soru-cevap kısmında öne çıkanlar şöyle:
9 Ekim’de size Trump mektup gönderdi. Orada sert cümleler vardı. Siz bu mektubu dikkate almayarak Kuzey Suriye’de askeri operasyonu başlattınız.
ERDOĞAN: Bu mektupları sayın Başkana takdim ettim. Ferid Abdi Şahin gibi bir teröristin Amerikan başkanı tarafından muhatap alınmasını üzüntüyle karşıladım. Yüzlerce insanımızın öldürülmesine sebep olan, şu anda cezaevinde Apo’nun ‘benim manevi oğlum’ demiştir. Bu şahsın ABD tarafından karşılanması bizi üzmüştür. Aynı şekilde Rusya tarafından karşılanmıştır. Terörizmle mücadelede zora giriyoruz. Bugün bize yarın bir başkasına. O bakımdan konudaki hassasiyetimiz devam ediyor. Bunlarla ilgili de belgeleri verdim. CIA’nın bu adamın terörist olduğuna vermiş olduğu belgeyi de kendilerine bugün takdim ettim. CIA da bunun terörist olduğunu belgelemiş. Sayın Başkana aynen takdim ettik. Gelen mektubu da aynı şekilde kendilerine verdik.
"Kürtlerle sorunumuz yok"
Kürdistan ve peşmerge için IŞİD’le mücadele verdiğiniz için teşekkür ederim. Benim görüştüğüm senatörler Kürdistan’ın azınlıkları koruduğunu söylüyorlar. Sizin Kürtlerle ilgili net politikanız nedir? Siz neden Kürtlerle müzakerelerle Irak’ta müzakere etmiyorsunuz?
TRUMP: Kürtlerle harika bir ilişkimiz oldu. IŞİD’e karşı mücadeleyi yürüttük. Çok başarılı olduk. Daha önce de söylediğim gibi yüzde 100 oranında yakalayabildik. Askerimiz çok hızlı şekilde yüzde 100’e ulaştı. Kürtlerle harika ilişkimiz var. Bence sayın Cumhurbaşkanının da Kürtler içerisinde harika ilişkileri. Çok sayıda Kürt Türkiye’de çok iyi yaşıyor. Mesela sağlık gibi konularda.
ERDOĞAN: Bir şeyi birbirinden ayırt etmemiz lazım. Bizim Kürtlerle bir sorunumuz yok. Bizim sorunumuz terör örgütleriyle. Kürtlerin içinden çıkan bir kısım teröristler. Kim bunlar? YPG/PYD ki bunlar PKK’nın uzantılarıdır. Nasıl ki Kuzey Irak’taki Kürt kardeşlerimizle bizim münasebetlerimiz gayet iyiyse Kuzey Suriye’deki Kürt kardeşlerimizle de bizim bir sorunumuz yok. Esed’in Kuzey Suriye’deki Kürtleri kabul etmediği dönemde ben o zaman Esed’e ‘Yanlış yapıyorsun, pasaportlarını ver’ demişimdir. Benim böyle bir konumum var.
İki, çok daha önemlisi, şu anda bilmeni isterim Parlamentoda benim partimin 50’yi aşkın Kürt milletvekili vardır. Bizim Kürtlerle sorunumuz yok. Bizim sorunumuz teröristlerle. Herhalde teröristlere sizler de sahip çıkmazsınız. Kim olursa olsun. Bunda ayrım yapmayacağız. Bizim mücadelemiz dediğim gibi tamamen teröristlerledir. Çünkü teröristin ırkı, milleti, dini, vatanı olmaz. Terörist teröristtir. Eğer mücadeleyi vermezseniz, bedelini yarın çok ağır ödersiniz. (EKN)
* Bu haberde Anadolu Ajansı, Voice of America ve BBC Türkçe'den yararlandık.