Akşener, gazetecilere Denizli'den gelen Çivril elması dağıttı. (Fotoğraf: Ali Balıkçı/AA)
Haberin İngilizcesi için tıklayın
Meclis'te partisinin grup toplantısında konuşan İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Siyasi gerginlik stratejisiyle milleti kutuplaştıran anlayış, artık işe yaramıyor. Tüm siyasi aktörlerin bu hatadan dönmesi gerekiyor. Milletimizin beklentisi ve mesajı budur" dedi. Akşener, konuşmasında özetle şunları söyledi:
"Halk kutlayınca saray da kutladı"
(29 Ekim Cumhuriyet Bayramı) 25 yıl sonra yönetimi el değiştiren, İstanbul, Ankara gibi büyükşehirler, büyük organizasyonlarla Cumhuriyet’i kutlayınca gördük ki, her zamankinden farklı olarak, saray da kutlama yapıyor. Millet kutlayınca, saray da kutluyor. İşte bu, normalleşmenin ta kendisidir.
"Kaybeden Erdoğan oldu"
(Barış Pınarı Harekatı) 480 kilometre uzunlukta, 30 km derinlikte bir alanı güvenli bölgeye dönüştürmek amacıyla başlayan harekat, yeni bir vizyonsuzlukla yarım kaldı. Uyarmış ve demiştim ki; “Umarım sahada kazandığımızı, masada kaybetmeyiz.” Bugünkü tabloya baktığımızda görüyoruz ki; 480 kilometrelik hedefin sadece 120 kilometresinde varız. Sınırımızın dörtte üçü hala tehdit altında olmasına rağmen, iktidar bunu bir başarı gibi sunuyor…
Rusya önümüze dikildi. Şam yönetimi bölgenin büyük bir kısmında kontrolü ele geçirdi. Amerika, maaşlı teröristlerini alıp geriye çekildi.
Peki iktidardakiler ne yapıyor? Dostum Trump‘ın mektubunu, tweetlerini, Amerikan senatörlerinin tehditlerini yutup, “Kaç milyon Suriyeliye, daha kaç milyar dolar harcayıp ev yaparız?” diye, müteahhitlerle hesap kitap yapıyorlar. Esad kazandı, Putin kazandı, İran kazandı, Trump kâra geçti. Kaybedense, dünya lideri Recep Tayyip Erdoğan…
Hal böyle olunca, bugüne kadar sopa gibi gösterilip çekilen bazı tasarılar, birer ikişer ülke parlamentolarından geçmeye başladı. Neden? Çünkü Türkiye’yi güçsüz görüyorlar. Bu gelgitleri gören batı ülkeleri de, 100 yıl önceki Ermeni tehciri üzerinden, Türkiye’yi iyice sıkıştırmak için adımlar atıyor.
"Boğaziçi milletindir"
Büyükşehir Belediyesi’nin İstanbul Boğazı’ndaki yetkilerini gasp etmeye hazırlanıyorlar. İstanbul Boğazı, dünyanın en güzel yerlerinden biridir. Aynı zamanda tarih mirasıdır. İstanbul’u betona boğan iktidar, milletin rahatsızlığını gördüğü andan itibaren, Boğaziçi İmar Kanunu’nda bazı değişiklikler yaptı.
Belediyenin ellerinden gideceğini gördüğü için, yetkiyi Ankara’ya almaya dönük adımlar attı. İstanbul Boğazı ve çevresi kanunsuz dikilen binalarla dolu.
Bu binalara, yıllarca İstanbul’u yönetmiş belediye başkanının aile şirketinin binası da dahil. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin elindeki yetkiyi almak istiyor. Buradan uyarıyorum; Dünyanın incisi Boğaziçi’nin sahibi Türk Milleti’dir. Sayın Erdoğan; milletle inatlaşma. Milletin, kötü yönettiğiniz için elinizden alıp, Ekrem İmamoğlu’na verdiği yetkiyi, gasp etmeye kalkma.
"Saygı duymaya öğren"
Milli iradeyle, milletle inatlaşmanın sonu hayır değildir. Öyle olsaydı; 27 Mayıs ihtilalinden sonra rahmetli Demirel iktidar olamazdı. Aynı Demirel 12 Mart Muhtırası’ndan sonra yeniden iktidara gelemezdi.
Milletle inatlaşmak sonuç verseydi, 12 Eylül’den sonra cuntanın partisi yerine, rahmetli Turgut Özal iktidara gelemezdi.
Milletle inatlaşmak işe yarasaydı, bir şiir yüzünden seni hapse atanların iktidarı devam eder, sen iktidara gelemezdin, Sayın Erdoğan. Sana bütün kapıları açan milletinin iradesine artık saygı duymayı öğren." (DB)