Fotoğraf: Hikmet Adal/bianet - Mart 2020'de sınırların açılacağı açıklamasından sonra Edirne'ye giden mülteciler.
Haberin İngilizcesi için tıklayın
Türkiye'de şu anda 15 milyona yakın genç yaşıyor. Bu gençlerin 1.7 milyonunu genç mülteciler oluşturuyor.
Genç mültecilerin yüzde 55'inden fazlası eğitimlerine Türkiye'de devam etmek ve burada çalışmak istiyor.
Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA), Dünya Gençlik Günü'nde gençlerin, herkes için daha iyi bir gelecek inşa etme mücadelesinin ön saflarında yer aldığının altını çiziyor.
Koruma, sağlık, eğitim, istihdam ve sosyal uyum gibi konularda haklara ve hizmetlere erişimde sorunlar yaşayan genç mülteciler, Türkiye'deki en dezavantajlı gruplar arasında yer alıyor. COVID-19 salgını ile birlikte mültecilerin ihtiyaç ve endişe seviyelerindeki artış, genç mültecilerin savunmasızlıklarını da derinleştiriyor.
Dört Gençlik Merkezi
UNFPA Türkiye, Japon Hükümeti'nin finansal desteği ve Sağlıkta Genç Yaklaşımlar Derneği iş birliğiyle yürütülen "Gençleri Mültecilerin Refahının ve Sosyal Uyumunun Desteklenmesi Projesi" kapsamında Ankara, Diyarbakır, Hatay ve İzmir'de faaliyet gösteren dört Gençlik Merkezi ile genç mültecilere sağlık, koruma ve güçlenme alanlarında destek sağlıyor.
Gençlik merkezlerinde, cinsel sağlık ve üreme sağlığı , toplumsal cinsiyete dayalı şiddet ve psikososyal destek hizmetlerinin yanı sıra, genç mültecilerin kişisel gelişimlerine ve güçlenmelerine katkıda bulunmak, sağlıklı, güvenli ve daha iyi yaşamlar sürebilmeleri ve ev
sahibi topluluklarla uyumlarını desteklemek için de farkındalık çalışmaları düzenleniyor.
15-30 yaş arasında 1.7 milyon mülteci
UNFPA, 12 Ağustos Dünya Gençlik Günü nedeniyle şu bilgilendirmeyi yaptı:
"Yaklaşık 4 milyon mülteci ile dünyanın en büyük mülteci nüfusuna ev sahipliği yapan Türkiye'de bugün 15-30 yaş arasında 1.7 milyon genç mülteci bulunuyor. Suriyeliler Barometresi'ne göre, genç mültecilerin %55'inden fazlası eğitimlerine Türkiye'de devam etmek ve burada çalışmak istiyor ve ülkelerine geri dönmek istemiyor. Çalışmaya göre, bunun en önemli sebeplerinden biri mülteci gençlerin Suriye yerine Türkiye'yi anavatanları olarak tanımlaması. Bu durum, genç mültecilerin Türkiye'deki entegrasyonunu, sosyal uyumunu ve hizmetlere erişimini sağlamanın ne kadar hayati olduğunu gözler önüne seriyor.
"Son 10 yıldır devam eden ulusal ve uluslararası çabalara karşın; Türkiye'deki genç mülteciler hala, hakların kullanımı ve hizmetlere erişime dair zorluklar da dahil olmak üzere, günlük yaşamlarını ve gelecek beklentilerini olumsuz yönde etkileyen pek çok engelle karşılaşıyor. Araştırmalara göre, özellikle mülteci kadınlar ve kız çocukları, karşılanmamış aile planlaması ihtiyacı, toplumsal cinsiyete dayalı şiddet (TCDŞ) ve çocuk yaşta, erken ve zorla evlilikler (ÇYZE) gibi zararlı uygulamalara karşı yüksek risk altında yaşıyor.
"Öte yandan, UNFPA'in verilerine göre, aile içi şiddet, cinsel şiddet ve çocuk yaşta evlilikler de dahil olmak üzere TCDŞ kadınların ve kız çocuklarının, özellikle de ergenlik dönemindeki gençlerin, yaşamlarını etkilemeye devam ediyor. Ergenlik dönemindeki Suriyeli gençlerle ilgili bir başka UNFPA çalışması, toplumsal cinsiyete dayalı şiddet ve çocuk yaşta evliliklerden kaynaklı, depresyon ve erken gebelik gibi sağlık komplikasyonları da gençlerin eğitim ve kişisel gelişme fırsatlarını kaybetmesine neden oluyor."
(AÖ)