"Kozana söyleyin bu yıl akmasın,
Akıp akıp yüreğimi yakmasın,
Benden selam edin nazlı beldeye,
Bu yıl da gelemem yola bakmasın."(1)
Emin Ağa, 19. yüzyıl boyunca Anadolu ve Rumeli'deki nazlı beldelerini bırakıp imparatorluk başkentine gelmiş binlerce gurbetçiden sadece biridir. Kimi kendine ait bir işyeri açan kimi de işçilik veya seyyar satıcılık yapan bu insanlar İstanbul'un ekonomik hayatında çok önemli bir rol oynamıştır. Nüfusu yüzyılın başında yaklaşık 300.000 iken 1885 yılında 875.000'e ulaşmış olan bu devasa kentte iş gücünün önemli bir bölümünü onlar oluşturmaktadır. (2)
Osmanlı Devleti tarafından muhtemelen 19. yüzyılın başında Haliç ve Boğaz'ın Avrupa yakasında gerçekleştirilen detaylı bir sayıma göre bu iki bölgedeki toplam 3.970 işçi ve seyyar satıcının yüzde elli altısı göçmendir. Bu sayıma göre bazı meslekler göçmen işçiler tarafından neredeyse tekel altına alınmıştır.
Örneğin, ekmek fırınları ile hamamlarda çalışan Hıristiyan ve Müslüman işçilerin büyük çoğunluğu Anadolu'dan gelmiş göçmenlerdir. Yüzyılın ortasına gelindiğinde İstanbul 90.000 göçmen emekçiye ev sahipliği yapmakta ve bu insanlar kentteki erkek nüfusunun yüzde otuz dokuzunu oluşturmaktadır. ı88o'lerin başında ise kentin sadece işyerleri ve hanlarında 61.000 göçmen yaşamaktadır. (3)
19. yüzyıl boyunca ve 20. yüzyıl başında İstanbul'a gelmiş göçmen işçiler, seyyar satıcılar ve zanaatkarlar kente nasıl uyum sağlıyorlardı? Nasıl iş buluyorlardı? Nerelerde kalıyorlardı? Kentteki diğer toplumsal aktörler ve siyasi örgütlerle ilişkileri nasıldı? Bu yazı söz konusu sorulara cevap aramakta ve göçmenlerin hem iş hem de barınacak yer bulmalarında hemşerilik ilişkilerinin önemli bir rol oynadığını vurgulamaktadır.Hemşerilik ilişkileri ve kentte iş tutma
Kentte yatacak bir yer bulma
Fırınlar ve kentteki diğer işyerleri, seyyar olarak çalışan veya boşta kalmış göçmenler için de barınak olmuştur. Bazı seyyar satıcılar gece konaklama karşılığında, kaldıkları işyerlerinin ürünlerini satmaktadır. Bu kişilerden biri 19. yüzyılın sonunda Beşiktaş'ta seyyar ciğercilik yapmakta olan Kosovalı Arnavut Rado'dur. Kızarmış ciğerin yanında çarşıdaki fırının ekmeklerini satmakta, buna karşılık fırında yatmaktadır. (15)
Kasımpaşa'daki bahçe ve bostanlarda ise Manastır ve Resneli yüzlerce Bulgar küfeci kalmaktadır. Örneğin, semtteki Debbağhane Meydanı'nda bulunan Faik Efendinin bostanı 1905 yılı yaz aylarında otuz bir Bulgar kü-feciye ev sahipliği yapmaktadır. Bu küfecilerden altısı Manastırlı, yirmi beşi Resnelidir. Semtin Hacı Ahmed Mahallesinde Karamanlı Niko'nun sahip olduğu bostanda ise on altısı Manastırlı, biri Resneli olmak üzere toplam on yedi küfeci yatmaktadır. (16)
Bu küfeciler gündüz saatlerinde muhtemelen Kasımpaşa ve civar semtlerin sokaklarında dolaşmakta ve kaldıkları bahçelerin-bostanların ürünlerini satmaya çalışmaktadırlar. (17)
İstanbul'da henüz iş bulamamış ya da işinden ayrılmış bazı göçmenler ise mağaza ve dükkânlarda hemşeri ilişkileri sayesinde kalabilmekteydiler. Kentin bu işsiz göçmenlerinden biri Sivas vilayetine bağlı Karahisar-ı Şarki'den 1879 yılında gelmiş olan Varak'tır. İstanbul'a altmış beş yaşında gelen bu Ermeni ihtiyar iki seneden fazla ekmekçi olarak çalışmış ancak daha sonra işsiz kalmıştır. İşsiz kaldığı dönemde Üsküdar'da bir ekmek fırınındaki hemşerilerinin yanında yatıp kalkmıştır. (18)
Göçmenlerin işyerleri dışında kalabilecekleri diğer mekânlar hanlar, bekâr odaları, hamamlar ve kahvehanelerdi. Bu mekânlar arasından yatıp kalkacakları yerleri belirlerken çoğunlukla hemşerileriyle birlikte hareket etmişlerdir. Örneğin, Kasımpaşa'da Yüzbaşı Emin Efendiye ait (Taş Han namıyla anılan) bekâr odalarında 1905 yılı yazında onüç Resneli Bulgar küfeci yaşamaktaydı. (19)
Sivaslı göçmenlerin 19. yüzyılın sonlarında kaldıkları mekânlardan biri Sultanahmet'teki Haseki Hamamı'nın külhanıydı. Bazı göçmenler ise hemşerileri tarafından işletilen kahvehanelerde geceliyordu. Mesela Galata'daki Muşlu Sarkis'in kahvehanesinde 1882 yılında en az dört Muşlu göçmen kalmıştı. (20)
İstanbul'a gelip iş ve barınacak yer arayan birçok göçmenin asıl derdi kazançlarını biriktirip memlekete para yollayabilmek veya parayla dö-nebilmekti. İşyerlerinde, bekâr odalarında, hamamlarda ve kahvehanelerde yatıp kalkmaları bu yüzdendi. İş bulamadıklarında ya da karşılarına daha fazla para kazanma fırsatı çıktığında ise içlerinden bazıları yeni göç planları yapıyordu. 19. yüzyılın son çeyreğinde İstanbul'un farklı semtlerinde Mısır ve Balkanlar'daki büyük altyapı projelerinde çalışmak üzere işçi yazılmaktaydı. Yüksek ücret vaat edilerek toplanan bu işçiler arasında hatırı sayılır sayıda göçmen vardır. (21)
Örneğin, 1880'li yılların hemen başında İngiliz hükümeti memurları tarafından toplanıp Mısır'a çalışmaya yollanan 102 işçinin seksen dördü taşra vilayetlerinden farklı zamanlarda İstanbul'a gelmiş (yarısı bir iş sahibi yarısı işsiz gezen) Ermenilerdir. (22)
1887 yılı yazında ise bir İtalyan ve iki Osmanlı vatandaşı tarafından Süveyş Kanah'nda çalışmak üzere 400 işçi yazılmıştır. Bu iki Osmanlı vatandaşından biri yukarıda bahsi geçen Taş Han'da mukimdir ve topladığı işçiler arasında muhtemelen aynı handa geceleyen göçmenler de vardır. (23)
Hamallar, yeniçeriler ve siyasi partiler
İstanbul'da geçim mücadelesi veren bazı göçmen işçi, seyyar satıcı ve zanaatkârlar kentin önemli toplumsal ve siyasi aktörleriyle yakın ilişkiler kurmuşlardır. Bu ilişkileri kullanarak zaman zaman ekonomik çıkarlarını korumaya çalışmış zaman zaman da politik taleplerini ifade etmişlerdir. Kentteki toplumsal ve siyasi aktörlerle en yoğun ilişki halinde olan gruplardan biri hamallardır. Yazının bu son bölümünde onların 19. yüzyıl Istanbul'undaki hikâyesi anlatılacaktır.
19. yüzyılın başında İstanbul'daki en önemli toplumsal ve siyasi aktörlerden biri Yeniçeri Ocağıydı.Yeniçeriler 17. yüzyıldan itibaren başta İstanbul olmak üzere Osmanlı kentlerindeki ekonomik yaşama tüccar, zanaatkâr ve işçi olarak aktif bir şekilde katılmaktaydılar. Bu durumun bir sonucu olarak ocak mensupları ile bazı işçi ve zanaatkâr grupları arasında oldukça güçlü ilişkiler kurulmuştu. (24) Örneğin, İstanbul'daki çoğu Türk ve Kürt hamal ocağa kaydolmuştu. (25)
Başkentteki en önemli silahlı güç ile yakın ilişkilerde bulunmak hamallara hem Osmanlı devleti hem de İstanbul ahalisi ile olan ilişkilerinde koruma sağlıyordu. Ancak 1826 yılı Haziranında Yeniçeri Ocağının kanlı bir şekilde ortadan kaldırılmasıyla Türk ve Kürt hamalların hayatları radikal bir şekilde değişmiştir.
Osmanlı devlet elitleri, Yeniçeri Ocağının ortadan kaldırılmasına karşı güçlü bir muhalefeti engellemek için, özellikle İstanbul ve Edirne gibi belli başlı kentsel merkezlerde, baskıcı uygulamalara girişmişlerdir. (26) İstanbul'daki Kürt ve Türk hamalların birçoğu bu durumdan nasiplerini almıştır. Bazıları Yeniçeri Ocağının yerine kurulan yeni orduya katılmalarına rağmen öldürülmüş, bazıları da memleketlerine sürgün edilmiştir. Peki, öldürülen ve sürgün edilen hamalların yerini kimler almıştır?
1820'li yıllarda İstanbul'daki hamal nüfusunun önemli bir bölümünü Ermeniler oluşturmaktadır. Kürt ve Türk hamallardan boşalan pozisyonlara da,devlet elitlerinin isteğiyle, Doğu Anadolu'dan gelmiş Ermeni göçmenler yerleştirilmiştir. Sultan II. Mahmud ve üst düzey Osmanlı bürokratlarının İstanbul'da kendilerine en sadık gördükleri unsur muhtemelen Ermenilerdir. (27)
Ermeni göçmenler 19. yüzyılın son yıllarına kadar İstanbul'daki hamal nüfusunun çoğunluğunu teşkil etmiştir. 1895 ve 1896 yılları, bu kalabalık emekçi kitlesinin kentteki varlığı için bir dönüm noktası olmuştur. 1895 yılı Eylül ayında Hınçakyan Partisi, Anadolu'daki Ermeni nüfusu hedef alan katliamları protesto etmek ve Ermenilerin yoğun olarak yaşadığı vilayetlerde ekonomik ve idari reformlar talep etmek üzere bir gösteri düzenleyeceğini duyurmuştur. (28)
30 Eylül günü gerçekleşecek gösteri Kumkapı'daki Ermeni kilisesinden başlayacak ve Bab-ı Ali'de son bulacaktır. Gösteriye katılan kalabalık kitlenin çoğunluğunu taşralı yoksul Ermeni emekçiler, özellikle de hamallar oluşturmuştur. Bu insanlar Hınçakyan'ın gösteriye katılım çağrısına olumlu cevap vermişlerdir zira memlekette bıraktıkları aileleri için endişelenmekte ve reformların gerekliliğine inanmaktadırlar. (29)
Başkentte Eylül 1895'te gerçekleşen büyük gösteri ile artan gerilim, bir yıl sonra Taşnaksutyun Partisi militanlarının Galata'daki Osmanlı Bankası binasını basmasıyla zirveye ulaşmıştır. (30)
Baskın haberinin duyulmasıyla birlikte, başını alt sınıflardan Müslüman ahalinin çektiği çeteler Ermenilere saldırmaya başlamıştır. Olaylar durulduğunda binlerce Ermeni hayatını kaybetmiştir. Ölenler arasında çok sayıda hamal da vardır. Hayatta kalan Ermeni hamallar ise memleketlerine geri gönderilmiştir. Onların yerini Türkler ve yine Doğu Anadolu vilayetlerinden gelmiş Kürt göçmenler almıştır. Böylece İstanbul'daki hamalların etnik ve dini profili ikinci defa köklü bir değişime uğramıştır. (31)
Ancak bu değişim, aynı ilkinde olduğu gibi, ortaya uysal bir emekçi kitlesi çıkarmamıştır. 1896 sonrası dönemde, göçmen hamallar hem limandaki altyapı yatırımlarının tehdit ettiği işlerini korumak için uzun soluklu bir mücadele vermiş hem de kentteki bazı önemli toplumsal hareketlere öncülük etmişlerdir. (32)1920'li yılların başında kaleme alınan İngiliz raporlarında onlardan hâlâ kentin en örgütlü işçi grubu olarak bahsedilmektedir. (33) (CN/NV)
* Bu yazı Toplumsal Tarih Dergisi'nin 245. mayıs ayı sayısından alındı. Bu sayıda, Türkiye işçi sınıfı tarihyazımına dair dosya, Enver Paşa ve Naciye Sultan Aleyhine Bir Dava, Sofya Wittowa Potocka başlıklı yazılar yer alıyor.
DİPNOTLAR
1 Hagop Mıntzuri, Î&tanbul Anılan (1897-1940) (İstanbul: Tarih Vakfı Yurt Yayınlan, 2012), s. 72.
2 Cengiz Kırlı, "A Profile of Labor Force in Early Nineteenth-Century Istanbul," International Labor and Workin$-Cla6â Hiötory, no. 60 (2001): 125-140, 125; Cem Behar, A Neighborhood in Ottoman litanbui. Fruit Vendon and
Civil Servantü in the Ka&ap İlya/> Mahalle (Albany: State University of New York Press, 2003), s.51.
3 Kırlı, "A Profile of Labor Force in Early Nineteenth-Century Istanbul," s.134 ve 137; Florian Riedler, "Armenian Labour Migration to istanbul and the Migration Crisis of the 1890s," The City in the Ottoman Empire: Migration and the Making oj Urban Modernity içinde, der, Ulrike Freitag, MalterFuhrmann, Nora Lafive Florian Riedler (New York: Routledge, 20u), s.160-176, 163 ve 165.
4 Krikor Zohrab, "Postal," Ermeni Edebiyatı Numuneleri-1912 İçinde, der. Sarkis Srents (İstanbul: Aras Yayınları, 2012), s. 68-103. İzmit'ten İstanbul'a hizmetçilik yapmaya gelen Ermeni kadınlar için ayrıca bkz. BOA, ZB. 429/129 (16 Ağustos 1323/ 29 Ağustos 1907),
5 Donald Ouataert, "The Port Worker Guilds and the Istanbul Quay Company," Social Di&integration and Popular Reâiâtance in the Ottoman Empire, i88i-tgc8: Reactiom to European Economic Penetration içinde (New York: New York University Press, 1983), s. 95-120, 976 Mıntzuri, lötanbul Anılan, s, 109.
7 Behar, A Neighborhood in Ottoman lötanbul, S.U4.
8 BOA, Y. PRK, ZB. 36/11, Lef:i (28 Temmuz 1321-10 Ağustos 1905). Bu yazıda bahsi geçen Bulgar göçmenlerin tümü Osmanlı vatandaşıdır.
9 Behar, A Neighborhood in Ottoman l&tanbul, s.114-116.
10 Ouataert, "The Port Worker Guilds and the Istanbul Quay Company." s. 98-100.
11 BOA, ZB. 6/17. Lef:8 (20 Nisan 1291-8 Nisan 1874).
12 Kırlı, "A Profile of Labor Force in Early Nineteenth-Century Istanbul," s.133.
13 Mıntzuri, lötanbul Anıları, s, 101.
14 BOA, Y. PRK. ZB. 36/u. Lef:i (28 Temmuz 1321-10 Ağustos 1905).
15 Mıntzuri, lötanbul Anılan, s. 15.
16 BOA, Y. PRK. ZB. 36/11. Lef:i (28 Temmuz 1321-10 Ağustos 1905).
17 İstanbul'daki bazı hamallar ise mağaza ve dükkânlarda bekçi olarak yatıp kalkmaktadır. Bu hamallardan biri olan Mıgırdiç 1880 yılında Sivas'tan İstanbul'a gelmiş ve Galata'da hamal olarak çalışmaya başlamıştır. Geceleri ise Galata'daki bir manifatura tüccarının mağazasında bekçi olarak kalmaktadır. Bkz. BOA, Y. PRK. ZB. 2/22, Lef:i (21 Eylül 1298-3 Ekim 1882).
18 BOA, Y. PRK. ZB. 2/22, Lef:i (21 Eylül 1298-3 Ekim 1882).
19 BOA, Y. PRK. ZB. 36/u, Lef:i (28 Temmuz 1321-10 Ağustos 1905),
20 BOA, Y. PRK. ZB. 2/22, Lef:i (21 Eylül 1298-3 Ekim 1882).
21 Yeniköy'de meyve satıcılığı yapmakta olan Sarandi'nin 1888 yılında verdiği ifade işçilere önerilen yüksek ücretler hakkında ipuçları vermektedir. Bu ifadeye göre İspiro isimli biri Köstence'de gemilerden trenlere buğday yükleme işinde çalışacak kırk sekiz işçi toplamıştır, İspiro İstanbul'un Boğaz köylerinden topladığı bu işçilere vapura bindiklerinde iki lira vermeyi vaat etmiştir. Köstence'de ise beş frank gündelik ücret ödenecektir. BOA, Y. PRK. ZB. 4/19 (17 Temmuz 1304-29 Temmuz 1888).
22 BOA. Y, PRK. ZB. 2/22, Lef-ı (21 Eylü! 1298- 3 Ekim 1882). Mısır'a çalışmaya giden seksen dört Ermeni arasında İstanbul'da uzun yıllar geçirmiş olanlar da vardı, sadece birkaç ay önce gelmiş olanlar da. Örneğin, Muşlu Toros başkentte on beş yıl yaşamıştı, yine Muşlu olan İsan ise sadece iki ay Önce gelmişti.
23 BOA, DH. MKT. 1435/20 (20 Temmuz 1303-1 Ağustos 1887).
24 Yeniçerilerin toplumsal ve ekonomik yaşamdaki rolü için bkz. Mehmet Mert Sunar," 'When
grocers, porters and other riff-raff become soldiers:' Janissary Artisans and Laborers in the Nineteenth Century Istanbul and Edirne," Kocaeli Ünivemteöi Soâyal Bilimler Enötitüöü Dergi&i, no. 17 (2009): 175-194.
25 Donald Ouataert, "Labor Policies and Politics in the Ottoman Empire: Porters and the Sublime Porte, 1826-1896," Humaniöt and Scholar. Eâ&ayâ in Honor oj Andreaö Tietze içinde, der. Heath W. Lowry ve Donald Ouataert (İstanbul: The Isis Press, 1993). s. 59-69, 63.
26 Yeniçeriler ile tabakhane esnafı arasında sıkı ilişkilerin olduğu Edirne'de, ocağın kaldırılmasından bir süre sonra tabakhanelere yaklaşık 100 sekban askeri yerleştirilmiştir. Bkz. Sunar, "Janissary Artisans and Laborers in the Nineteenth Century Istanbul and Edirne," s.190.
27 Ouataert, "Labor Policies and Politics in the Ottoman Empire," s.64-65.
28 Hınçakyan Partisi 1887 yılında Cenevre'de kurulmuştu. Bir diğer önemli Ermeni siyasi örgütü olan Taşnaksutyun ise 1890'da Tiflis'te kurulmuştu.
29 Akın Sefer, "The Docks of the Revolution: The Struggles of the Port Workers of Istanbul in the Late Nineteenth and Early Twentieth Century" (Master Tezi, Boğaziçi Üniversitesi, 2009), s.113-119.
30 1895 yılındaki gösteri sırasında ve izleyen üç gün boyunca İstanbul sokaklarında Ermeni ve Müslüman ahali arasında kanlı çatışmalar yaşanmıştır. Bu çatışmalarda çoğu Ermeni olmak üzere birkaç yüz kişi ölmüş ve yaralanmıştır. Age.,116.
31 Ouataert, "Labor Policies and Politics in the Ottoman Empire," s. 66-67.
32 Hamalların Öncülük ettiği toplumsal hareketlerden biri Avusturya-Macaristan'a karşı Ekim i9o8-Şubat 1909 arasında gerçekleşen boykottur. Bu boykot için bkz. Y. Doğan Çetinkaya, 1908 O&manit Boykotu: Bir Toptumâal Hareketin Analizi (İstanbul: İletişim Yayınları, 2004).
33 Ouataert, "The Port Worker Guilds and the Istanbul Quay Company," s. 120.