k) Tarım Sektörü Yeniden Ülkeyi Besler Duruma Getirilmelidir.
Tarım kesimine yıllardır "üvey evlat" muamelesi yapmaya devam edilmiştir. İzlenen yanlış politikalar sonucu, bir yandan satılamayan Tarım ürünleri üretimi özendirilirken, diğer yandan bazı temel gıda maddeleri dışardan alınır duruma gelmiştir. Tarım kesiminin ulusal gelirden aldığı pay ise sürekli gerilemektedir.
Hayvancılık önceki iktidarlar tarafından kendi kaderine terkedilmekle kalmamış, kasaplık canlı hayvan, et ve süt ürünlerine dışalım kapıları ardına kadar açılarak adeta gerilemeye zorlanmıştır.
* DSP iktidara geldiğinde, dışalım yerine dışsatımını özendirici bir Tarım ve hayvancılık politikasını uygulamaya koyarak, kalkınmayı köylüden başlatacak ve gerçek anlamda bir Tarım reformunu da yapacaktır.
l) Küçük Esnaf ve Sanatkârlar ile KOBİ'lere Sahip Çıkılmalıdır.
Önceki iktidarlar döneminde esnaf ve sanatkârlar ve genellikle küçük itletmeler kaderleriyle baş başa bırakılmış, Gümrük Birliğinin yaratacağı sıkıntılara ve sorunlara karşı korunmaları için gereken önlemler alınmamıştır.
Ülkemizdeki işletmelerin büyük çoğunluğunu oluşturan, toplam istihdamın yarıya yakınını, toplam yatırımın dörtte birini ve toplam üretimin yüzde kırkını sağlayan küçük ve orta boy işletmelerin (KOBİ) en önemli sorunu finansman olduğu halde, bu kesimin toplam kredilerden aldığı pay, yüzde beşi geçmemektedir.
Oysa küçük işletmeler, toplam kredilerin Fransa'da yüzde 48'ini, Japonya'da yüzde 50'sini, G.Kore'de yüzde 47'sini, A.B.D.'de yüzde 43'ünü, Hindistan'da yüzde 15'ini kullanabilmektedir.
Küçük ve orta boy işletmelere ve esnaf ve sanatkarlara, kredi vermek amacıyla oluşturulmuş bazı bankalar, kaynaklarını, çok zayıf güvencelerle, başka alanlarda, hatta yurt dışında kullandırmışlardır. Kısa yoldan köşeyi dönmeye yönelik bu tutumlar, ekonomimize büyük zarar vermiştir.
Kaynak sıkıntısı çeken bir ülkenin kaynaklarının amaç dışı kullanılması, yatırımcılara da, esnaf ve sanatkârlara da yapılabilecek kötülüklerin en ağırıdır.
Kendi gücü ile bugünkü büyüklüklere ulaşmış olan küçük ve orta boy işletmeler, geçmiş Hükümetler döneminde, destek bir yana, Gümrük Birliği nedeniyle ağır yaptırımlarla karşı karşıya bırakılmışlardır.
* DSP'nin iktidarda olduğu 20 aylık dönemde ise Halk Bankasının yönlendirilmesindeki farklılıktan da açıkça görüldüğü üzere, bu yanlışlığı temelinden düzeltmeye ve kaynakları, halkın ve üretken yatırımcıların yararına kullandırmaya başlanmıştır.,
ANAP Tarım Politikası
KÖY VE TARIM
Köylü memleketimizin efendisidir. Tarım hizmetleri zahmetli ve fedakârlık isteyen işler olduğu kadar; tarım ürünleri de iktisadî gelişme seviyesi ne kadar olursa olsun toplumun zaruri ihtiyaç maddeleridir.
Köylümüz sosyal yapımızın ana istikrar unsurudur.
Tarım üretimi ise iktisadî gelişmenin, özellikle sanayi sektörünün başlıca kaynağıdır.
Türkiye su, toprak ve iklim şartları itibariyle mevcut üretime göre çok daha fazla üretimin yapılabileceği bir potansiyele sahiptir.
Halen nüfusumuzun yarısı tarımla iştigal etmektedir. Milli gelirin dağılışı bakımından şehirlerde ve köylerde yaşayanlar arasında büyük fark görülmektedir.
Başta tarımın mekanizasyonu olmak üzere, muhtelif sebeplerle köyden şehire göçün önümüzdeki yıllar boyunca devam edeceği muhakkaktır.
Bu bakımdan tarım sektöründe hızlı bir gelişmenin sağlanabilmesi için ilkeler aşağıda belirtilmiştir:
* Başta yol, su elektrik olmak üzere, köy ve şehir arasındaki altyapı ve medeni imkân farklılıkları giderilmelidir.
* Tarım ve tarıma dayalı sanayi ilişkileri üretim pazarlama zinciri içinde bir bütün olarak ele alınmalıdır.
* Ormanlarımızda modern işletmecilik esasları uygulanması, orman ile orman köylüsü arasındaki iktisadî ilişkileri güçlendirecek tedbirlerin alınması gerekmektedir.
* Hayvancılığın ve buna dayalı et, süt ve diğer ürünler sanayi ile su ürünlerinin her yönüyle geliştirilmesi zorunludur.
* Tohumculuğun geliştirilmesi için gerekli bütün tedbirler ve teşvikler alınmalıdır.
* Gübre, tarım alet ve makinaları sanayi ve tarımsal ilaçlar konusunda yatırımlar teşvik edilmelidir.
* Yer altı ve yerüstü sulama faaliyetleri hızlandırılmalıdır.
* Tarım ürünlerinde kalite ıslahı, standardizasyon ve ambalajlama konularına büyük önem verilmelidir.
* Üretimin verimli bir şekilde yapılabilmesi için krediler yeterli seviyeye getirilmeli, teminat sistemi makul esaslara bağlanmalı ve kolaylaştırılmalı; tarım ürünlerinin en iyi şekilde değerlendirilmesi için kredi pazarlama desteği sağlanmalıdır.
* Tarımda teknolojik gelişmenin ve iktisadî verimliliğin dikkate alınarak, çiftçi ailesi gelirin aile başına ortalama millî gelir seviyesine yükseltilmesini öngören bir tarım reformunun yapılmasını faydalı buluyoruz.
* Tarımsal araştırma ve yayım hizmetlerine ağırlık verilmelidir.
* Tabii şartlar ve afetler dolayısıyla çiftçinin uğradığı zararların telafi edilmesini zorunlu görüyoruz.
BÜYÜK BİRLİK PARTİSİ TARIM POLİTİKASI 2
TARIM
Tarım politikamızın esası, tarımda çalışanların refah seviyelerini yükseltmek, ihtiyacımız olan gıdanın ve tarıma dayalı sanayiinin ihtiyaç duyduğu hammaddenin tamamını yurt içinde karşılamak, ihtiyaç fazlası ürünleri de ihraç ederek ülkemizin döviz gelirini arttırmaktır.
TARIMDA HEDEFLERİMİZ
* Tarımda arazi parçalılığı geniş oranda emek ve sermaye kaybına yol açtığı gibi rasyonel ve planlı işletmeciliği de engellediğinden bunun önlenmesi için gerekli hukuki ve tarımsal tedbirler alınacaktır.
* Çiftçilerimiz, kendi haklarını koruyabilmek, ürünlerini değer fiyatla satabilmek, ucuza üretim girdisi temin edebilmek ve kendi adlarına araştırma yapabilmek için kendi yönettikleri "Milli Çiftçi Birlikleri" kurulacaktır.
* Bu birlikte "sosyal iktidar" ve "sivil toplum" anlayışımızın bir icabı ve bir ürünü, aynı zamanda da devletin sektör üzerindeki bağlayıcı, kısıtlayıcı özelliğine alternatif teşkil edecektir.
* Çiftçi birlikleri, elde ettikleri ham ürünleri işleyen tesisler kurarak, hem tarım sektöründeki ihtiyaç fazlası işgücünü değerlendirmiş olacak, hem de tarım sektörünün dengeli olarak sanayileşmesine çiftçiler önderlik etmiş olacaktır.
* Devlete ait tahıl siloları, tarım işletmeleri, et kombinaları, süthaneler, çay fabrikaları, Tarım Kredi ve Tarım Satış Kooperatifleri ve benzeri tesisler üreticilerin ortağı durumundaki çiftçi birliklerine devredilecektir.
* Üretimin yapıldığı hammadde kaynağına yakın 10-20 kadar köy ve yerleşim merkezlerinin gelişmeye uygun olan bir merkez seçilip, tarımsal küçük sanayiinin ve diğer birçok hizmetlerin bu merkezde toplulaştırılmasıyla küçük ve orta ölçekli "Tarıma Dayalı Sanayi Merkezleri" kurulacaktır.
* Bu merkezlerin faaliyetleri soncunda da iç göç önlenecek, böylece sosyal denge sağlanacaktır.
* Hayvansal üretimde, besi kabiliyeti ve verimi fazla, bölge şartlarına uygun, melez hayvan materyalinin artması sağlanacak, canlı hayvan yerine işlenmiş hayvan ürünlerinin ihracatına önem verilecektir.
* Bozulan mera alanlarının ıslahı, yem bitkilerinin ekim alanlarının teşvikle arttırılması, hayvancılık politikamızın bir gereği olarak ele alınacaktır.
* Üç tarafı denizlerle çevrili, tabii akarsu ve göl kaynaklarınca zengin ülkemizde balık ve diğer su ürünlerinin arttırılması sağlanacaktır.
* İklim, toprak ve tarım tekniği ile ilgili gelişmişlik seviyeleri göz önüne alınarak, ülkemizin geri kalmış, düşük gelirli bölgelerindeki çiftçilerle gelişmiş bölgelerdeki çiftçilerin gelir farklılıkları arasındaki dengesizlik ortadan kaldırılacaktır.
* Kaynağı tarımsal ithalat ve ihracattan sağlanan "Tarım Fonu" kurulacak ve bu fon, sadece az gelişmiş bölgelerimizin çiftçilerini kalkındırmak için kullanılacak, böylece tarımda sosyal bir denge sağlanmış olacaktır.
* Sulanabilir tarım arazilerinin miktarı arttırılacak, sulama suyunun dengeli ve yeterli olarak kullanılmasına özen gösterilecektir.
* Tarım Sigortası Kanunu bir an önce çıkartılacaktır.
* Televizyondaki bir kanalın tarımla ilgili konulara tahsis edilmesi sağlanacaktır.
* Kırsal kesimlerde çeşitli el sanatlarının yaygınlaştırılması, dar gelirli çiftçi ailelerinin gelir seviyelerini yükseltmede uyguladığımız önemli bir politika olacaktır.
* Türk Cumhuriyetleri ile birlikte Ortak Tarım Teşkilatı kurulacaktır. Tarımda modern teknoloji ve politikaların, şartlara bağlı olarak uygulanması, tarımın gelişmesi açısından faydalı olacağı gibi, üründe; kalite ve çeşitliliği artıracağı gibi, dış pazarlarda rekabetimizi kolaylaştıracaktır.
CUMHURİYET HALK PARTİSİ TARIM POLİTİKASI 3
7.POLİTİKALAR VE UYGULAMA ARAÇLARI:
OLANAKLARI-KISITLARIYLA-GELİŞME EĞİLİMLERİYLE ORTAYA ÇIKAN TABLO:
· GELENEKSEL EĞİLİMLERİ AŞAN,
· YENİ-YENİLİKÇİ,
· ÇAĞI KAVRAYAN
· GERÇEKÇİ
· SOMUT, PROJECİ
· KİTLECE BENİMSENEBİLECEK
· KAPSAMLI
POLİTİKALARI-PROGRAMLARI GEREKTİRMEKTEDİR.
Olanakları-sorunları-kısıtları ve değişme eğilimleri ortaya koyulan Türkiye tarımının, öngörülen amaç öncelikleri doğrultusunda gelişmesi ve bu gelişmenin CHP görüşleri çerçevesinde yönlendirilmesi, bu hedefleri her boyutta kavrayan ve kapsayan, gerçekçi politika ve stratejilerin oluşturulmasına bağlıdır. RAPOR'un bu bölümünde bu beklentileri karşılayacak biçimde uzman gruplarca oluşturulmuş ve tanımlanan amaca uygun olduğu düşünülen politika önermeleri sunulmaya çalışılacaktır.
7.1. CHP PROGRAMI VE TARIM:
CHP programında tarım sektörü ve kırsal topluma yönelik politikalar üç ayrı başlık altında toplanmıştır.
"Tarım Üreticileri ve Destekleme Politikaları", "Tarım GAP ve Toprak Reformu" ve " Hayvancılık ve Su Ürünleri" ana başlıkları altında yer alan öngörüler, kapsam çerçevesi anlamında sektörün tüm boyut ve sorunlarını büyük ölçüde kavramaktadır.
"Sosyal adalete duyarlı, etkinliği gözeten gerçekçi politikalarla üreticilerin ekonomik ve toplumsal gelişmesini" temel amaç sayan program önermeleri, sol partiler için ileri sürülen "üretim ve gelişmeye yeterince yer vermemek" eleştirilerinin, CHP açısından yerinde olmadığı anlamında önemli bulunmuştur.
Ana Rapor Cilt-II'de madde madde ayrıntılı irdelemesi yapılan bu görüşlerin özünde yer alan, "üretim etkinliği ile üretenlerin yararlarını birlikte öngören" anlayış, altı çizilmesi gereken çağdaş bir bakış açısı olarak değerlendirilmiştir. Yalnızca paylaşın dengesini değil, üretim artışı - büyüme ve gelişmeyi de amaçlayan bu bakış açısının, aynı zamanda "örgütlenme - demokratikleşme - katılım" doğrultularını da öngörmesi, sosyal demokrat parti kimliği bakımından, aynı ölçüde anlamlı bulunmuştur.
Raporun, somut politika yaklaşımlarının açıklandığı 7 nolu alt başlığında yer alan önermelerin oluşturulmasında, Parti programı görüşleri de değerlendirilmiştir. Bu değerlendirme sırasında, program önermeleri daha somut ve ayrıntılı planda geliştirilmiş ve programın bir eylem planına dönüşmesine çaba gösterilmiştir.
7.2.ÇÖZÜMLEME İÇİN TEMEL ÇERÇEVE VE DOĞRULTU:
BELİRLEYİCİ ÇERÇEVE:
· İLKELERLE TUTARLI
· SORUNLARI AŞAN
· AMAÇLARI GERÇEKLEŞTİREN
· ÖNERMELERİ SİYASET BİLİNCİNE DÖNÜŞTÜREN BİR YAKLAŞIM
GÖZETİLECEK DOĞRULTU:
· GELECEĞİN TÜRKİYE'SİNDE TARIMIN YERİNİ
· TOPLUMUN TALEPLERİNİ
· EKONOMİNİN GEREKLERİNİ
· EKOLOJİNİN OLANAKLARINI
· DIŞ DİNAMİKLERİ
· BÜTÜNLÜKÇÜ BAKIŞ AÇISINI
KAVRAYAN BİR YAKLAŞIM
Gerçekleştirilen ortak çalışmalarla üzerinde görüş birliği sağlanan ilkesel yaklaşımların her politika ve araç önermesinde geçerli olması, bu bölümün yönlendirici doğrultusunu oluşturmaktadır. Öneri geliştirme süreci uzlaşılan ilkeler, giderilmesi gereken sorun ve kısıtlar, gerçekleştirilmesi düşünülen amaç öncelik ve doğrultularının birbirleriyle her boyutta ilişkilendirilmesiyle, gerçekleştirilmiştir. "Sorunlar" ve "Amaçlar" bölümlerinde geçerli kılınan fonksiyonel ve sektörel ayrışım, bu aşamada daha da ayrıntılandırılarak, çözümler gruplandırılarak tanımlanmaya çalışılmıştır.
7.3.SEKTÖR GENELİNE YÖNELİK GELİŞME POLİTİKA VE ARAÇLARI:
TARIM KALKINMADA ÖNCELİKLİ KESİM SAYILACAK, TÜM KALKINMA ÇABALARIYLA BÜTÜNLEŞTİRİLECEKTİR.
Sektör olarak tarım, katman olarak kırsal toplum, ekonomik-toplumsal tüm kalkınma süreçleriyle eklemleşip bütünleştirilecek, büyük oranda geçerli olan "küçük ve artık kendine bile yetmeyen işletme yapısı" - "dinamik bir ekonomik süreç" niteliğine dönüştürülecektir. "Kırsal toplum dokusu", "ekonomik sektör yapısına" kavuşturulacaktır.
Üretim etkinliği ile toplumsal dengeyi birlikte kavrayan bütünlükçü gelişme anlayışı, altyapıdan-üretime, pazarlamadan-işleme değerlendirmeye kadar, sürecin tüm evrelerinde SÜRDÜRÜLEBİLİR TARIM, SÜRDÜRÜLEBİLİR ÜRETİM maddi temeline oturtulacaktır.
· DOĞAL KAYNAKLARIN KORUNMASI-VERİMLİ KILINMASI
· İNSAN KAYNAKLARININ ETKİNLEŞTİRİLMESİ
· BİREYİN YAŞAM VE GELİR GÜVENCESİNİN SAĞLANMASI
SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİN SOMUT HEDEFLERİNİ OLUŞTURACAKTIR.
· Tarımın yapısal sorunlar korunarak gelişmesi mümkün olamayacağından, öngörülen gelişme YAPISAL DÖNÜŞÜM süreciyle, eş zamanlı olarak gerçekleştirilecektir.
-Gelişimin somut doğrultusunu, yeni yapıda ve sürdürülebilirlik temelinde YENİ ÜRETİM ve YENİ PAZAR YAPISI oluşturulacaktır.
Sektörde yaşanan sorunlar yalnızca tarımın bünyesinden kaynaklanmadığından, çözümleyici politikaların sadece sektör özeli ile sınırlı kalmaması, makro politikalar çerçevesinde hızlı sanayileşme ve diğer ekonomik kesimleri geliştirici stratejilerle BÜTÜNLEŞMESİ gerekmektedir.
Tarım politikalarının başarısının ön koşulu, bütünlükçü, tutarlı sosyo-ekonomik politikaların geliştirilmesidir. "Eşitlikçi-özgürlükçü-çağı paylaşan-demokrasiyi geliştiren-ekonomik büyümeyi, katılımı ve hakça paylaşımı gerçekleştiren "makro gelişme stratejisi BÜTÜNLÜKÇÜ YAKLAŞIM doğrultusunda, tarıma yönelik politikaların da belirleyici çerçevesini oluşturacaktır.
Tarım her boyutuyla KAYITLI SEKTÖR niteliğine kavuşturulacaktır. Sektörü, sayısal göstergelerle tanımlayacak, işletme bazında veri ve bilgilerden oluşmuş, kalıcı bir envanter niteliği taşıyan, sektörün ekonomik ve toplumsal boyutlarını birlikte sergileyen ve tarım politikalarının yöneleceği net hedef kitleyi somut alanda ortaya koyan bir KAYIT SİSTEMİ kesinlikle gerçekleştirilecektir.
Tarımda somut gelişmenin ve üretim etkinliğinin maddi temellerinden önemli birisi de, TEKNOLOJİNİN SEKTÖRE EGEMEN kılınmasıdır. Yapısı çağdaş ölçütlere yöneltilmiş sektörün, üretim verimliliği ve etkinliğini sağlayarak, yaşayabilir ve yarışabilir özellikler kazanması, çağdaş teknolojinin tarıma entegre olması ile sağlanacaktır. Gelişmeci hangi yaklaşım öngörülürse öngörülsün, amaçlanan hedeflere ulaşılması, ancak teknoloji boyutunun bütünlenmesiyle gerçekleştirilebilecektir.
· Tarım politikalarının uygulanmasında DESTEKLEME en belirleyici EKONOMİK ARAÇ niteliğine kavuşturulacaktır. Değişimi-dönüşümü-somut gelişimi öngören amaçları ve araçları net, gerçekçi, YENİ SEÇİCİ DESTEKLEME anlayışı, kesinlikle geçerli kılınacaktır.
· Bütünlükçü anlayışla, "belgeli düzenle kayıtlanmış-örgütlenmiş-teknolojiyle buluşmuş-yeni destek yaklaşımıyla yönlendirilmiş" tarıma ilişkin politikalar, yeni bir koşul-olanak ve kısıt özelliği ile GATT ve AB ÖNGÖRÜLERİNİ DE GÖZETECEKTİR.
· Sektörle ilişkili YASAL, KURUMSAL, YÖNETSEL, TEKNOLOJİK ve FİNANSAL olanak, araç ve alt yapılar, eş zamanlı ve eşgüdüm anlayışıyla oluşturulacak ve kullanılacaktır.
· Politika planlama ve uygulamalarında ÜRETİCİ ÖRGÜTÜ-SANAYİCİ-TÜCCAR ve KAMU KESİMİ işbirliği ilke edinilecektir.
· Tarıma yönelik KAMU FONKSİYONLARI yeniden tanımlanacak ve bu yaklaşıma eş düşen KAMU YÖNETİMİ YAKLAŞIMI ve ÖRGÜTLENMESİ yaşama geçirilecektir.
· Tarımla ilgili kamu yönetimi sürecinde YEREL DİNAMİKLER etkin kılınacaktır.
· Sektöre yeni teknoloji ve sermaye aktarıcı YABANCI YATIRIM GİRİŞİMLERİ, verimlilik-ölçek ve kalite boyutunda yarışabilirlik doğrultusunda özendirilecektir.
· HAVZA ÖLÇEĞİNİ temel alan gelişme anlayışı somutlaştırılacaktır.
· Kırsal alanda TARIM DIŞI UĞRAŞLAR YAYGINLAŞTIRACAK, TARIMLA İLİŞKİLİ SANAYİLERİN kırsal alanda konumlanması yönlendirilecektir.
· Orman köylüsünün kalkındırılması, ORMAN YÖNETİMİ DIŞINDA KIRSAL KALKINMA ANLAYIŞINA oturtulacaktır.
· Tarım üreticileri ve işçileri SOSYAL GÜVENLİK KAPSAMINA alınacaktır.
· Bitkisel ve hayvansal üretimi bütünlükle kavrayan, altyapıdan-pazara uzanan süreci kapsayan bir SİGORTA SİSTEMİ kurulacaktır.
7.4.TARIMSAL YAPININ İYİLEŞTİRİLMESİ VE DÖNÜŞÜMÜNE YÖNELİK POLİTİKA VE ARAÇLAR:
TARIM POLİTİKALARININ ÖNCELİKLİ ALANI:"YAPISAL DÖNÜŞÜM"
Türkiye tarımının yapısal özellik taşıyan sorunlarını aşmadan, öngörülen gelişmişlik düzeyine ulaşması mümkün değildir. Köy populasyonu işletme dokusunun-ekonomik tarım işletmesi mantığına dönüşmesi, küçük-cüce işletme profilinin-optimizasyon doğrultusunda değişmesi ve yapının verimli üreten çağdaş bir anlayışa geliştirilmesi sağlanmadan, tarım politikalarının başarı şansı yoktur. Bütün bu nedenlerle, toprak-insan ilişkileri, üretim ilişkileri, pazar yapıları, tarımsal ve kırsal altyapılar,"insan odaklı gelişme anlayışı" doğrultusunda dönüştürülecek-geliştirilecektir.
7.4.1.ÖNCE TOPRAKLARIMIZA SAHİP ÇIKACAĞIZ:
Esasen çok zengin olmayan tarım topraklarının korunması, gelecek kuşakların kaygısını duyan TOPLUMCU YAKLAŞIMLA, ULUSAL BİR SORUMLULUK sayılacaktır.
Aynı anlayışla, ormanlar ve su kaynakları da ulusal nitelikli TEMEL BİR KAMU SORUMLULUĞU ile korunacaktır.
Anayasanın 45.maddesi doğrultusunda "tarım topraklarının amaç dışı kullanımı" yasal düzenleme ve kamu sorumluluğuyla önlenecektir.
Bir doğal yıkım niteliği taşıyan erozyona karşı mücadele, öncelikli kamu sorumluluğu sayılacaktır.
Toprak ve su kaynakları sayısal göstergelerle tanımlanacaktır.
Toprakların yeteneklerine göre kullanımını sağlayacak, KIRSAL İMAR PLANI ya da OPRAK KULLANIM PLANI yapılacaktır.
Mera, otlak, yaylak ve benzeri alanların korunması ve kullanımı, kamu denetiminde fakat katılımcı bir yaklaşımla sağlanacaktır.
Orman alanlarının sınırlanması ve amaç dışına çıkarılmasını kesinlikle önleyecek yasal düzenlemeler yapılacaktır.
Orman kaynaklarına zarar veren yeni yerleşimler önlenecektir.
7.4.2.KORUNAN DOĞAL ÜRETİM KAYNAKLARIMIZI ISLAH EDECEK, GELİŞTİRECEK VE VERİMLİ KILACAĞIZ:
Bu amacı gerçekleştirecek, yasal-kurumsal-yönetsel-örgütsel-finansal-teknolojik tüm düzenlemeler yapılacaktır.
Bölgelere göre doğal kaynak kullanım potansiyeli çıkarılacaktır.
Kaynakların üretim gücü, ıslah-geliştirmeyle artırılacaktır.
Kaynak kullanımının rasyonelliği sağlanacaktır.
Toprak yeteneğine uygun tarım teknikleri uygulanacaktır.
Sorumlu tarım alanları ıslah edilecektir.
Tarım topraklarının amaç dışı kullanımı, Kırsal İmar Planı doğrultusunda Yönlendirilecektir.
Toprak kullanım rasyonalitesi ve verimliliği için, tüm tarla içi geliştirme hizmetleri etkinleştirilecektir.
Çok parçalılık sorununun çözümü ve verimlilik açısından, TOPLULAŞTIRMA YENİ BİR ANLAYIŞLA, öncelik sayılacaktır.
Medeni Kanun'un mirasla ilgili hükümleri toprak parçalanmasını kesinlikle önleyecek doğrultuda değiştirilecektir.
Bu değişiklik, toprağı bütünlükle ve aile işbirliği ile verimli kullanabilecek örgütlülük ve ortaklık mekanizmalarıyla güçlendirilecektir.
Küçük su kaynaklarını geliştirecek yatırımlar hızlandırılacaktır.
Su kaynakları ekolojik havza anlayışına göre geliştirilecektir.
Sulama projeleri, çağdaş tarım yaklaşımıyla entegre edilecektir.
Sulama etkinliği-verimliliği ve ekonomisi için çağdaş denetimli sistemler uygulanacaktır.
Sulama sistemi, demokratik üretici örgütlenmesiyle yönetilecektir.
Tarla içi hizmetler tamamlanmadan, yeni alanlar sulamaya açılmayacaktır. Seçici desteklemeler sonucu tasarruf edilen finans kaynakları sulamaya yönlendirilecektir.
Islah ve geliştirme çabalarına, hizmetten yararlanacakların da maddi katkıları özendirilecektir. Sulama yatırımlarında "yatırıma katıl-işlet" anlayışı geliştirilecektir.
Toprak ve su kaynaklarının ülkesel düzeyde korunması-ıslah ve geliştirilmesi ULUSAL NİTELİKLİ BİR KAMU SORUMLULUĞU anlayışıyla, yeni bir KAMU ÖRGÜTÜ YAKLAŞIMINA oturtulacak, TOPRAKSU Genel Müdürlüğü yeni bir anlayışla kurulacaktır.
Toprak kullanımının yönlendirilmesi ve koşulları için ARAZİ PLANLAMA ve KULLANMA KURULU oluşturulacaktır.
7.4.3.TOPRAKLAR SAHİPSİZ BIRAKILMAYACAK, TOPRAK ONA SAHİP ÇIKANIN, İŞLEYENİN OLACAKTIR:
TOPRAK İNSAN İLİŞKİLERİ, ÜRETİM ETKİNLİĞİ VE DAĞILIM DENGESİ DOĞRULTUSUNDA DEĞİŞTİRİLECEKTİR.
· Toprak-insan ilişkileri, sürdürülebilirlik ve dağılım dengesini birlikte sağlayan bir yaklaşımla ele alınacak, TOPLUMCU SİYASET YAKLAŞIMI'nın SOMUT HEDEFİ olarak, öncelik alacaktır. İlişkiler EKONOMİK OPTİMUM ve DAĞILIM DENGESİ temelinde dönüştürülecektir.
· İşletme ölçekleri, ekolojik-ekonomik koşullara göre tanımlanacak, belirlenecektir.
· Gerçekçi ve uygulanabilir bir TOPRAK DÜZENLEMESİ yapılacaktır.
· Bu düzenlemenin temel doğrultusunu, ÇOK BÜYÜK TOPRAKLI ve ÇOK KÜÇÜK -CÜCELEŞMİŞ, VERİMSİZLEŞMİŞ YAPILARIN, EKONOMİK OPTİMUM ÖLÇEĞİNDE İŞLETMELERE DÖNÜŞMESİ oluşturacaktır.
· Süreç nedeniyle zorunlu olarak tasfiye olan ve toprakları tarıma elvermeyecek ölçeğe düşen üreticilerin, tarım dışı süreçlerde ekonomik uğraş vermeleri özendirilecektir.
· Toprak düzenlenmesi kapsamında, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da GERÇEKÇİ BİR TOPRAK REFORMU yapılacaktır.
· Toprak reformu, sadece dağıtım boyutunda kalmayacak, "YAŞAYABİLİR-GELİŞEBİLİR-YARIŞABİLİR" işletme yapıları kurulacaktır.
· Çok büyük topraklı ve çok küçük-cüce işletmeler dışında, toprak düzenlemesinin üçüncü bir evrenini, kente göçmüş ailelerin kullanmadıkları ve uzlaşmazlık yüzünden kullanılmayan topraklar oluşturacaktır.
· Hazine topraklarının da bu amaçla kullanımı öngörülecektir.
· Toprak düzenlenmesi sürecinde, tek yanlı-tek yönlü-pahalı ve katılımcılığı dışlayan kamulaştırma yerine, EKONOMİK ARAÇLAR etkin kılınacaktır.
· Bu anlayışla, TARIM DESTEKLERİ İLKECE OPTİMUM ÖLÇEKLİ İŞLETMELERE YÖNELECEKTİR.
· Çok büyük ve çok küçük yapılar, ÖZENDİRİCİ ve CAYDIRICI ARAÇLARLA optimuma yöneltilecektir.
· Özendirme ve caydırma için VERGİLENDİRME-BAĞIŞIKLIK, ALTYAPI SAĞLAMA, KREDİLEME ve benzeri araçlar kullanılacaktır.
· Çok büyüklerin ve çok küçüklerin toprakları gerekirse ve hoşnutluk durumunda Devletçe satın alınacaktır.
· Özendirmelerle optimizasyona yönelme, işletilmeyen ve kullanılmayanların satın alınması ve hazine mülklerinin toplamından, düzenlemede kullanılabilecek TARIM TOPRAĞI REZERVİ elde edilecektir.
· Bu amaçlar için özel yasa çıkarılacaktır.
· Arazi üretimi, birikimi, tarım amacıyla dağıtımı ve oluşturulacak işletmelerin yönlendirilmesi için katılımcı yapılı, özerk çalışabilecek TOPRAK EDİNDİRME OFİSİ kurulacaktır.
· Sağlanacak toprak rezervi, öncelikle topraksızlara dağıtılmayacak, AZ TOPRAKLI İŞLETMELERİN optimizasyonu için kullanılacaktır.
· Topraksız kalmış kitlenin tarım dışı alanlarda işlendirilmesine çaba gösterilecektir.
· Süreçte, TERKEDİLMİŞ TOPRAKLARIN ONU İŞLEYENLERCE SAHİPLENİLMESİ öngörülecektir.
7.4.4.GELİŞMEDE ÖNEMLİ KOŞUL:İŞLETME REFORMU
GELİŞEBİLİR-YARIŞABİLİR TARIMIN MADDİ TEMELİ: YAŞAYABİLİR İŞLETMELERİN SEKTÖRE EGEMEN OLMASIDIR.
· Köy populasyonunun küçük-geçimlik hane yapısı, ekonomik tarım işletmesi yapısına, ekonomik toplumsal ve teknolojik yaklaşımların bütünlüğü ile dönüştürülecektir.
· Bu anlamda bir İŞLETME REFORMU, "toprak ölçeği, üretim doğrultusu-üretim araçları" optimizasyonunu öngörecektir.
· Dönüşen ve optimize olan yeni yapı "YAŞAYABİLİR-GELİŞEBİLİR-YARIŞABİLİR" olma nitelikleriyle ortaya çıkacaktır.
· Küçük işletmeciliğin gelişmeyi önleyen yapısı, hem optimizasyon ölçeğine yönelen süreç, hem de üretici örgütlenmesiyle eş zamanlı olarak geliştirilecektir.
· Bölge, ekoloji, ürün, teknoloji düzeni ve benzeri ölçütlere göre işletme tipleri tanımı yapılacaktır.
· Reform sürecinin temel önceliğini, "toprak düzenlemesi" oluşturacaktır.
· Bir önceki bölümde tanımlanan toprak düzenlemesi ve miras hükümlerinin düzeltilmesinin eş zamanlı gerçekleştirilmesi ile yeni tarım işletmeleri türetilmeyecek, İŞLETME SAYILARI AZALACAKTIR.
· Tüm destekleme uygulamaları, yeni yapıyı özendirecek optimal ölçeklere yönlendirilecektir.
· Optimizasyon süreci, fiziki olanakların yönlendirilmesi, toprak düzenlemeleri yanında, bu olanağı bulunmayan KÜÇÜK İŞLETMELERİN ÖRGÜTLENMESİ BOYUTUYLA DA GERÇEKLEŞTİRİLECEKTİR.
· Tarımdan vazgeçenlerin ve topraklarını terk etmiş ailelerin, istemleri halinde topraklarının yanında üretim araçları da TOPRAK EDİNDİRME OFİSİ tarafından satın alınacaktır.
· Tüm özel ve kamusal hizmet sistemleri toprak varlığına göre değil, işletme niteliğine göre işletilecektir.
· İşletme reformunun önemli bir boyutunu, arazi toplulaştırması oluşturacaktır.
· İşletmeler düzeyinde kayıt sistemi öngörülecektir.
· Reform süreci, hem İŞLETME SAYISININ hem de TARIMSAL UĞRAŞAN NÜFUS'un azalmasını öngörecektir.
· Bu sürecin başarılmasıyla, uluslararası oluşumlara uyum sorunları da azaltılacaktır.
· İşletme sayısı az, kitlesi kayıtla belirlenmiş bir sektör yapısına DESTEKLER ve KAMU HİZMETLERİ daha kolay ve etkili olarak götürülecektir.
· Optimal ölçütlere kavuşmuş yeni yapı ile tarım toprakları daha doğru ve verimli kullanılacaktır.
· Yeni tarımsal yapı, kırsal altyapı etkinlikleriyle bütünlenecektir.
· Kırsal altyapı ödevli kamu hizmeti yeniden tanımlanacaktır.
· Bu hizmetler "ilçe-il-havza" yaklaşımına oturtulacaktır.
· Kırsal ulaşım geliştirilecektir.
· Kırsal yerleşme, hizmet etkinliğinin artırılacağı yerleşme politikalarına dayandırılacaktır..
· İşletme reformu ve kırsal yapıların gelişmesi süreci kesinlikle, demokratik-
katılımcı anlayışlarla desteklenecektir.
7.5.TARIM KAYITLI SEKTÖR OLACAK VE KAYITLI EKONOMİNİN OLANAKLARINDAN YARARLANACAKTIR:
· Belge düzeni ile tarım tüm boyutlarıyla KAYITLI SEKTÖR haline getirilecektir.
· Sektörü tanımlayıcı bütün veri ve bilgiler değerlendirilerek, ekonomik-ekolojik-toplumsal-demografik-teknolojik tüm unsurları bütünleyen sistem oluşturulacaktır.
· Kayıtlı sistem sadece, çiftçi kütüğü niteliğinde kalmayacak işletmelerin ekonomik yapılarını da yansıtacaktır.
· Kayıtlı sistemle, destek ve hizmetlerin açık-net evreni belli olacaktır.
· Sistemle, korunup-desteklenmesi gereken üretici kitlesi ortaya çıkacaktır.
· Sistem, üretici örgütlenmesinin maddi tabanını belirleyecektir.
· Sistem, sektöre yöneltilmiş kaynakların amaç dışına çıkışını azaltacaktır.
· Kaynak aktarımı ve hizmet sunumunda dengeli ve adil davranma olanağı sağlanacaktır.
· Desteklenmesi gerekmeyen alan ve hedef kitleler ayırt edilecektir.
· Seçici anlayışlara dayandırılacak, destek uygulamaları kolaylaşacaktır.
· Tarımsal yapı dönüşüm doğrultuları somutlaşacaktır.
· Optimizasyon için kullanılacak özendirici ve caydırıcı araçların kullanımı kolaylaşacaktır.
· Tarımın diğer sektör ve kesimlerle eklemleşmesi hızlanacaktır.
· Sistem, tarımın gerek duyduğu kaynak ihtiyacının, tarım ürünü piyasalarından
sağlanmasına önemli katkı yapacaktır.
· Sistemin oluşması için önce "hukuki-ekonomik-toplumsal ve teknik" boyutlarıyla TARIM İŞLETMESİ tanımı yapılacaktır.
· Sistemin kurulması için ilçe düzeyi baz alınarak, katılımcı yapıda kurullar oluşturulacaktır.
· Kurul aracılığıyla ve muhtarlar katkısıyla tarımla uğraşanlar işletme bazında saptanacaktır.
· Yapılan saptamalar, kamu kesimi verileriyle test edilecektir.
· Saptama sırasında, geçimini yalnızca tarımdan sağlayanlarla, tarım yanında
başka uğraş ve gelirleri olanlar ayırt edilecektir.
· Geçimini yalnızca tarımdan sağlayan işletmelerin, tanımlayıcı işletme varlık ve olanakları belirlenecektir.
· Bu veri ve bilgilere göre, küçük-orta-büyük işletme tipi tanımları yapılacaktır.
· Belirlenen işletmelere TARIM ÜRETİCİSİ BELGESİ ya da KİMLİĞİ verilecektir.
· İşletme varlıklarında oluşacak değişimler, kurullara bildirilecektir.
· Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, yeni yapısı ve yeni hizmet yaklaşımı ile tarımın kayıtlı sektör halinde tanımlanmasını sağlayacak bu süreci bir SEFERBERLİK yaklaşımıyla yaşama geçirecektir.
7.6.TEKNOLOJİ TARIMA EGEMEN KILINACAKTIR:
· Çağdaş tarım teknolojisi, sektör yapısının çağdaş ölçütlere dönüşmesi süreciyle eş zamanlı olarak, alt yapı üretim-işleme ve değerlendirme sürecinin bütününe egemen kılınacaktır.
· Türkiye, tarımda ileri bilim ve teknik gelişmelerini, yalnızca izleyen ve aktaran konumda tutulmayacaktır.
· Gelişmeler karşısında yarışmak için zorunlu ön koşul niteliği taşıyan ÇAĞDAŞ TARIM TEKNOLOJİSİ'nin SEKTÖRE EGEMEN KILINMASI, BİR ULUSAL SEFERBERLİK ANLAYIŞI
ile kesinlikle gerçekleştirilecektir.
· Tarıma teknoloji, üretken teknik eleman etkinliği eşliğinde aktarılacaktır.
· Tarımsal yapı, teknolojiyi bedel ödeyerek alma noktasına gelince, bilgi aktarımı anlamındaki eğitim-yayım çalışmaları, özel organizasyonlar ve üretici örgütlerine devredilecektir.
· Devlet, kendi dışındaki teknoloji üretimi ve aktarımı süreçlerini
özendirecektir.
· Araştırma-geliştirme (ARGE) etkinlikleri, sürecin başlangıcında TEMEL DEVLET SORUMLULUĞU sayılacak, yeterli alt-yapıların oluşmasına bağlı olarak üretici kuruluşlarının, meslek kuruluşlarının ve özel sektörün araştırıcılık çabaları desteklenecektir.
· Temel araştırmalar üniversiteler ve TÜBİTAK, uygulamalı araştırmalar Bakanlıkça yapılacaktır.
· Çarpıcı-etkin sonuçlarını tarımda veren BİYOTEKNOLOJİ, üretim sürecine
kesinlikle yansıtılacaktır.
· Türkiye kendi koşullarına uygun teknolojileri üretecek araştırmaları, ulusal olanaklarıyla yapacaktır.
· Araştırmaların, sorun çözücü olmaları gözetilecek ve araştırma programlarında üreticilerin söz hakkı bulunması sağlanacaktır.
· Biyolojik ve kimyasal girdi kullanımında, doğal dengeyi bozmayan, organik girdilerin kullanımı etkin kılınacaktır.
· Araştırmalar, uluslararası araştırma süreçleriyle entegre edilecektir.
· Devletin yayım sorumluluğu, geleneksel eğilimi aşan bir iddia ve dinamiğe kavuşturulacak, etkin kılınacaktır.
· Kırsal kadın ve gençlik teknoloji aktarımında özel öncelik alanı olacaktır.
7.7.TARIMSAL ÜRETİME YÖNELİK POLİTİKA VE ARAÇLAR:
ÜRETİM YAPISI TOPLUMSAL VE EKONOMİK AMAÇLARI BİRLİKTE KAVRAYACAK DOĞRULTULARDA YÖNLENDİRİLECEKTİR.
Türkiye tarımının, "verimli kaynak kullanımını, toplumun beslenmesini, sanayi ve ihracatın gereksindiği ürün sağlanmasını, dalgalanmaların en aza indirilmesini, katma değeri ve pazarlanma niteliği yüksek üretim deseni oluşturulmasını ve sektörün ekonomik ve toplumsal katkısının en üst düzeye çıkarılmasını" sağlayacak GERÇEKÇİ-UYGULANABİLİR BİR ÜRETİM YÖNLENDİRMESİ kesinlikle gerçekleştirilecektir. Bu süreç, sektörle ilişkili tüm yarar kesimlerinin katılımcılıklarıyla ve demokratik yönlendirme yaklaşımıyla yürütülecektir.
· Yönlendirmenin temel ilkesini, KENDİNE YETERLİK ve KARŞILAŞTIRMALI ÜSTÜNLÜK KOŞULLARININ, ortaklaşa öngörülmesi oluşturacaktır.
· Üretici geliri ve tüketici besin güvenliğini amaçlayan TOPLUMSAL ÖNCELİK ile yeterlilik ve karşılaştırmalı üstünlük öngörülerini kavrayan EKONOMİK DOĞRULTU birlikte sağlanacaktır.
· Tüm geliştirici-dönüştürücü-destekleyici politika araçları, gelişmesi gereken üretim dallarına yöneltilecektir.
SAADET PARTİSİ TARIM POLİTİKASI 4
IV. 9. Tarım ve hayvancılık
Türkiye'de bugün nüfusun yüzde 45'i geçimini tarım sektöründen sağlamaktadır. Buna karşılık tarım kesimi, milli gelirden ancak yüzde 14 pay almaktadır. Bu gösterge, çiftçinin ve köylünün Türkiye ortalamasının çok altında bir gelir düzeyine sahip olduğunun kanıtıdır.
Tarımda istihdam ediliyor gibi görünen, çoğu sosyal güvenceden yoksun kendi yağıyla kavrulan bu gizli işsizlerin büyük bir bölümünün kademeli olarak başka sektörlere kaydırılması zorunluluğu vardır.
Son yıllarda uygulanan yanlış politikalar neticesi bitkisel ve hayvansal üretimde büyük düşüşler yaşanmaktadır. İlk defa iki bin yılında tarımsal ürün ithalatı, tarımsal ürün ihracatından fazla olmuştur. Ayrıca ülkenin dengeli ve yeterli beslenmesi ile ilgili bir sektör olan tarım, stratejik bir öneme sahiptir. Saadet Partisi iktidarında tarım ve hayvancılıkta ihracatçı hale gelinecektir.
Tarımsal ürünlerde dışa bağımlılığın önlenmesi hayati önem taşımaktadır. Bu yüzden tarım sektöründeki üretim iç ve dış ihtiyaca göre planlanacaktır.
Kota ve kısıtlamalar kaldırılacak, üretim iç ve dış ihtiyaca göre teşviklerle yönlendirilecektir. AB ülkelerinde olduğu gibi "üretim ve yönlendirme fonu" kurulacaktır.
Üretimin teşvik edilmesi amacıyla, çiftçilere ucuz kredi imkanı sağlayan çiftçi bankacılık sistemi kurulacaktır.
Verimliliğin gelişmiş ülkeler düzeyine çıkarılması için, tarımda ileri teknoloji özendirilecek, bu amaçla kurulan, teşkilatlar desteklenecektir.
Dünya piyasalarında rekabet edilebilecek şekilde, girdi destekleri dahil, AB ortak tarım politikalarında kullanılan bütün argümanlar kullanılacaktır.
Türkiye iddia edildiği gibi tarımsal toprak zengini bir ülke değildir. Tarımsal amaç için kullanılan 27 milyon hektar arazinin ancak 12 - 13 milyon hektarı verimli topraktır. 16 milyon hektarlık alan ise değişik düzeyde erozyona maruzdur. Verimli alanların büyük kısmı tarımsal amaç dışı kullanımlar için talan edilmektedir. Toprağı koruyan bir yasa veya bir kurum yoktur. En kısa zamanda yasal alt yapı oluşturularak tarımsal arazilerin amaç dışı kullanımı engellenecektir. Tarım arazilerinin keyfi bir şekilde tarım dışı kullanılması önlenecektir.
Yer altı ve yer üstü su kaynaklarımızı kullanabilmemiz için gerekli proje ve yatırımlara öncelik verilecek, teknik ve ekonomik bakımdan sulanabilir sayılan 8,5 milyon hektarlık tarım arazisinin tamamının, makul olan en kısa sürede sulanır duruma getirilmesi sağlanacaktır. Bu cümleden olmak üzere son yıllarda yavaşlatılan GAP bir an önce tamamlanacaktır.
Hayvancılığın geliştirilmesine özel önem verilecek doğal ve teknik alt yapısı hazır olan bu sektör süratle canlandırılacak, fiyat, girdi desteği ve teşviklerle yatırımcılar için cazip hale getirilecektir.
Yanlış politikalar neticesi atıl hale gelmiş olan kamuya ve özel sektöre ait tarımsal sanayi kuruluşlarına el atılacak, öncelikle teşvik edilecektir. Türkiye'nin ve komşu ülkelerin tarımsal alet ve ekipman ihtiyacını karşılayacak kapasitede olan bu sektörümüz mutlaka ayağa kaldırılacaktır.
Denizlerden ve iç su kaynaklarından elde edilen su ürünleri üretiminin arttırılması ve pazarlanması için, üreticilere her türlü destek sağlanacaktır.
Bitkisel üretim, meyve, sebze ve hayvancılıkta teknolojik gelişmeyi, kaliteyi ve pazarlamayı geliştirmesi ve yatırım ve işletmeye finansman desteği ve üretimde fiyat istikrarı sağlanması amacıyla sözleşmeli tarım faaliyeti desteklenecek ve teşvik edilecektir. Tavukçulukta kazanılan tecrübe başta büyük ve küçükbaş hayvancılık olarak diğer alanlarda da değerlendirilecektir.
Tarım ürünleri ve hayvancılık borsaları desteklenecek ve üretici birlikleri ile işbirliği yapılacaktır.
Tarım ve hayvancılık sektöründe teknolojiyi, kaliteyi ve pazarlamayı geliştirmek, ürünleri rekabete hazırlamak ve yatırım ve işletmelere finansman kaynağı sağlamak üzere yabancı sermaye yatırımları teşvik edilecektir.
AK PARTİ Tarım Politikası 5
3.9-TARIM, HAYVANCILIK VE ORMANCILIK
Tarım sektöründe verimliliğin ve üretimin artırılması, üretici gelirlerinin istikrara kavuşturulması, bu kesime yönelik teşviklerin rasyonel kullanılması temel amacımızdır.
Bu amaca ulaşmak için;
* Tarım sektöründe ekonomik anlamda işletmeciliğe geçiş sağlanacaktır.
* Kırsal kesimde verimliliği artıracak ve girdi maliyetlerini azaltacak teknoloji kullanımı özendirilecektir.
* Tarımsal üretimin yoğun olduğu bölgelerde ürün borsaları oluşturulacak ve bu borsalarda vadeli işlemler yapılması sağlanacaktır.
* Tarımdaki fazla istihdamın diğer sektörlere sağlıklı şekilde aktarılmasını sağlayacak politikalar geliştirilecektir.
* Tarımsal ürünlerin dünya pazarlarında değerlendirilmesi için ihracat şirketleri desteklenecektir.
* Geliştirilecek olan tarım sigortası yoluyla çiftçilerimiz, doğal afetlerdeki kayıplarına karşı korunacaktır.
* Ekolojik tarım ve yüksek kaliteli tohum üretimi özendirilecektir.
Hayvancılıkla ilgili olarak;
* Yüksek verimli kültür ırk hayvanlarının genel hayvan popülasyonu içindeki oranı artırılacaktır.
* Ülkemizin coğrafi yapısı dikkate alınarak su ürünlerinin üretimi özendirilecektir.
* Ülkemizin ekonomik yapısı dikkate alınarak yem bitkilerinin üretimi özendirilecektir.
* Canlı hayvan borsaları yeniden yapılandırılacak ve vadeli işlemler yapabilecek hale dönüştürülecektir.
* Hayvancılık potansiyeli yüksek olan Doğu ve Güney Doğu Anadolu Bölgeleri'nde bu sektörün yeniden canlanması sağlanacaktır.
Ormancılıkla ilgili olarak ise;
* Değişen dünya ve ülke koşullarına uygun olarak belirlenecek bir ulusal ormancılık politikası doğrultusunda en az 50 yılı hedef alan bir "Ormancılık Ana Planı" hazırlanacaktır.
* Orman bölgelerinde yaşayanların, ormanların korunmasında söz sahibi olmaları sağlanacaktır.
* Mülkiyet hakkı devlette kalmak kaydıyla orman köylüsüne, özellikle ağaç dışındaki orman ürünleri üzerinde kullanma hakkı ve muhafaza sorumluluğu verilecektir.
* Özel ormancılık desteklenecek; meyve, tohum ve çiçeklerinden faydalanılan ağaçların uygun ekolojide ve özel sektörce yetiştirilmeleri teşvik edilecektir.
SOSYAL DEMOKRAT HALK PARTİSİ TARIM POLİTİKASI 6
ÜRETİMDEN, BÜYÜMEDEN VE HAKÇA PAYLAŞIMDAN YANAYIZ
Türkiye olabildiğince yüksek ama sürdürebileceği bir büyüme hızıyla kalkınacaktır. Bu yalnızca ulusal refah düzeyini yükseltmek ve paylaşılabilir iktisadi fazla elde etmek için değil, ülke güvenliği ve bölge barışı için de gereklidir.
Türkiye kalkınmasını; kendi insanı ve tüm insanlık için önem taşıyan değerlerini ve çevresini tahrip etmeden, tersine onları geliştirerek sağlayacaktır.
SHP için kalkınma ve sosyal adalet eşzamanlı olarak işleyecek süreçlerdir. Toplumsal yapıyı tahrip etme pahasına iktisadi büyüme kabul edilemez.
İktisat siyasetimizin temelinde; iktisadi büyümeyi eşitlikçi hedeflerle bağdaştırmak ve o yolla iktisadi büyümenin yüküne katlanmada ve sonuçlarından yararlanmada işlevsel ve adaletli çözümler hazırlamak, uluslararası pazarlarda daha büyük paylar elde etmek, tüketiciyi korumak, doğa kaynaklarının yok edilmesine engel olmak, toplumun bugünü kadar geleceğini de düşünmek gibi temel tercihlerimiz vardır.
SHP çalışandan ve üretenden yanadır. Tüm iktisadi kararlarda tercihini bu kesimlerden yana kullanır. SHP piyasa ekonomisini ve üretim araçları üzerinde özel mülkiyeti, Sosyalist Enternasyonelin anlayış ve ilkelerine uygun olarak kabul eder. SHP için önemli olan üretimin ve özellikle istihdamın artması, gelir dağılımının iyileştirilmesidir. Piyasa ekonomisi bu ve benzeri yollarla toplumsallaştırılacaktır.
SHP devletin piyasa ekonomisine gerektiğinde müdahale edebilmesini savunur. Müdahalenin koşulları,tekelleşmenin önlenmesi, gelirin sınıfsal ve bölgesel paylaşımının iyileştirilmesi gibi toplumsal yararlar ve ülkenin stratejik çıkarlarıdır.
Yatırımlarda devletin yerinin ve payının belirleyicisi, teknik ve toplumsal altyapı yaratmak ve gelirin sınıfsal ve bölgesel dağılımını iyileştirerek toplumsal istikrarı sağlamaktır. Dünyadaki ekonomik ve teknolojik gelişmelere paralel olarak, Türkiye'nin çıkarları ve gereksinimleri doğrultusunda yüksek teknoloji gerektiren, özel sektörün girmediği alanlarda yeni kamu kuruluşlarının oluşturulması öngörülmektedir. Toplumumuza son yıllarda yeni bir özgüven kazandıran Bor ve Trona gibi stratejik madenlerimiz bu anlayış içinde değerlendirilecektir.
Özelleştirmeler SHP için bir amaç değildir. SHP için özelleştirme, kamu iktisadi kuruluşlarında ekonomiye katkının, verimliliğin arttırılmasının ve katma değer yaratılmasının bir aracıdır. Özelleştirme politikalarının oluşturulmasında iktisadi rasyonellik arayışı ile stratejik ve toplumsal değerlendirmeler belirleyici olacaktır. SHP özelleştirmenin mülkiyetin tabana yayılması doğrultusunda yapılmasını tercih eder, çalışanların haklarının korunmasını temel ilke olarak benimser.
SHP, iktisadi kalkınmamızın planlanmasında artık tıkanmış olan sektörel ve parasal planlama anlayışını terk ederek, ulusal stratejik planlama anlayışına geçecektir. İşçi ve işveren örgütlerinin, esnaf ve sanatkar kuruluşlarının, meslek odalarının, tarım odalarının, çevreci örgütlerin içinde yer alacağı yönlendirici nitelikte bir üst düzey kurul, hükümet temsilcileri ile birlikte ulusal stratejik plana yön verecektir. Yeni planlama anlayışı içinde ayrıca bölgesel ve fiziksel planlama uygulaması yapılacaktır. Bu uygulama yalnızca kaynakların daha etkin ve daha verimli bir biçimde kullanılmasını, projelerden daha başarılı sonuçlar alınmasını ve katılımcı bir yönetimi sağlamakla kalmayacak, aynı zamanda imar planlarıyla ilişkilendirilerek beldelerin ve kentlerin yüksek çevre standartlarıyla donatılmasını da sağlayacaktır.
SHP, tarım kesimini ve kırsal yerleşim alanlarını yeni idari, iktisadi, toplumsal ve fiziksel kurumlarla geliştirecektir. Bu süreçte kendileri de yeni bir anlayışa kavuşturulacak olan kooperatifler ve üst örgütleri en temel dayanağımız olacaktır. Tarım kesiminde nitelikli ve rekabet fiyatlarına dayalı üretimin arttırılması, kırsal gelir paylaşımının iyileştirilmesi, köylülüğün üreticiliğe dönüştürülmesi, kırsal yerleşimin düzenlenmesi temel amaçlarımızdır. Çiftçilerimiz desteklenecek ve bu destekleme zaten subvansiyonlu olan " dünya fiyatları" mantığına terk edilmeyecektir. SHP, özel sektörün tarıma girmesini özendirecek ve destekleyecektir. Toprak Reformu, pazar ekonomisi koşulları içinde uygulanacaktır. Ancak toprak reformu bizim için artık yalnızca feodaliteyi tasfiye ve yeter gelirli işletmeler oluşturmak değil; güçlü, arazisi bütün, örgütlü, pazar koşulları içinde rekabet edebilen, köylülükten çıkmış ve üretici olmuş işletmelerin kurulmasıdır. Bu çerçevede SHP, toprak reformunu salt toprak dağıtımını öngören değil, onun yanısıra tarımda yeniden yapılanmayı sağlayacak bir siyaset olarak düşünmektedir. Toprak reformu özellikle sulama projeleri izlenerek, toprak toplulaştırılması ile birlikte rekabetçi işletmelerin yaratılması için kullanılacaktır.
Ziraat Bankası özerk bir kurum olarak örgütlenecek; üreticiler, kooperatifler ve özel sektörün bitkisel üretim, hayvancılık, balıkçılık projelerinde öncü bir rol üstlenecektir.
SHP, sanayileşme hareketine yeniden hız verecektir. Sanayileşmeye ilişkin birikimimizi ve artan sanayici sayısını en büyük güvence olarak görmekteyiz. Yalnızca göreceli olarak başarılı olduğumuz sektörlerle yetinilemez. Uluslararası pazarlarda sıçrama yapabileceğimiz, özgün tasarımlar geliştirebileceğimiz, markalar yaratabileceğimiz yeni sektörlere de girmeliyiz. Bu amaçla yeni girişimciler, yeni iş alanları ve yeni teknolojiler desteklenecektir. Bunun için yalnızca kendi kaynaklarımızla yetinmemiz söz konusu olamaz. Yabancı sermayenin de sabit sermaye yatırımlarına girmesini sağlayacak politikalar geliştirilecektir.
Üretimin en önemli girdisi olan enerji, ülkemizde giderek pahalılaşmaktadır. Yerel kaynaklarımızı iktisadi boyutlarda olanaklı olan en üst düzeyde kullanmak, yenilenebilir enerji kaynaklarımızı geliştirmek, ithalatta ise ülke ve kaynak çeşitlendirmesi yaparak enerji güvenliğini sağlamak kararlılığındayız.
Türkiye'nin ulaşım şebekesi yeniden tasarlanacak ve bunun içinde özellikle deniz ulaşımı ve raylı sisteme öncelik tanınacaktır. 1930'ların demiryolu coşkusu hızlı trenle yeniden yaşatılacaktır.
KOBİ'ler büyümenin, istihdamın, eğitimin ve yeni iktisadi yapılanmaların temeli olarak alınacaktır. Halk Bankası başta KOBİ'ler, esnaf ve sanatkarlarımız olmak üzere bu kesimlerin finansmanı için özerk bir yapıya kavuşturulacaktır.
SHP, ülkemizin en önemli sorunlarından biri olan kayıt dışı ekonominin kayıt altına alınmasını ve buna neden olan sorunların giderilmesini bir zorunluluk olarak görmektedir. Bunu vergi adaletinin sağlanmasının ve vergi yükünün hafifletilmesinin en önemli adımı olarak değerlendirir.
Gelir dağılımının bozulmasının en önemli nedenlerinden biri olan yüksek enflasyon, ülkemizde neredeyse yirmi beş yıldır kökleşmiştir. Kamu ve özel sektör işletmelerinin iktisadi yapılarında tahribat yapan enflasyonun yükünü azaltabilmek amacıyla yeni kurumsal düzenlemelere gidilmesi sağlanacaktır.
SHP, Türkiye ekonomisinin başarısını, yalnızca mali piyasalarla, borsa endeksleriyle değil; üretim düzeyiyle, yatırım hacmiyle, enflasyon oranlarıyla, işçi ücretleri ve memur maaşlarıyla, çiftçinin eline geçen fiyat endeksleriyle, KOBİ'lerin durumuyla ve gelir dağılımının iyileştirilmesiyle izleyecektir.
SHP olarak en temel taahhütümüz, gelirin sınıfsal ve bölgesel paylaşımının iyileştirilmesidir.
SHP'nin hedefi, uğruna siyaset yaptığı kesimlerin toplumsal refahtan aldıkları payın düzenli ve sürekli olarak arttırılmasıdır.
EMEĞİN PARTİSİ EKONOMİ (TARIM) POLİTİKASI 7
B) Ekonomik ve Sosyal Alanda: 1) Emperyalist tekellere, Gümrük Birliği'ne, IMF ve Dünya Bankası'na verilmiş ekonomik imtiyazların kaldırılması; emperyalist borç ödemelerinin durdurularak iptal edilmesi,
Özelleştirme ve işletme tasfiyelerinin durdurulması; başta sanayi, dış ticaret, bankacılık, madencilik, tarım, ulaştırma ve haberleşme sektörleri olmak üzere, emperyalistlerin ve işbirlikçilerin elinde bulunan tüm işletmelerin, ulusallaştırılarak, işçi denetimine ve halkın yönetimine verilmesi,
? Yeraltı ve yerüstü zenginliklerinin ulusallaştırılması,
? Tarımda devlet çiftlikleri ve büyük kapitalist işletmelerin, işçi denetimi ve halkın yönetimi altındaki kollektif çiftlikler olarak işletilmesi,
? Yarı feodal toprakların köylü birliklerine devredilmesi, kooperatifler kurulmasının teşvik edilmesi,
2) Bütün ücretli işçiler için dört kişilik bir ailenin ihtiyaçları üzerinden hesaplanan genel asgari ücret tespit edilmesi,
? Zorunlu mesailerin yasaklanması; ücretlerde indirime gidilmeksizin, iş gününün sekiz ve iş haftasının 40 saatin altına indirilmesi,
? İşçi sınıfının kazanımlarını yok eden ve sömürüyü yoğunlaştıran "esnek çalışma"ya kesinlikle son verilmesi; hür türlü angarya ve ücretsiz izin uygulamasının yasaklanması,
? Cinsiyet ve yaş durumundan bağımsız olarak, eşit işe eşit ücret kuralı uygulanması,
? Taşeron işçilik, işten atma ve hak gaspının yasaklanması,
? İşsizliğin önlenmesi ve iş güvencesi sağlanması,
? Sigorta özelleştirilmelerinin durdurulması,
? Tüm halkın sağlık ve sosyal güvenlik kapsamına alınması, hizmetin giderlerinin bütçeden karşılanması ve kaynakların emekçilerin denetimine açık olması; sağlık ve sosyal güvenlik kurumunun yönetimini kurum emekçilerinin seçtikleri temsilcilere devredilmesi,
? Sendikasız ve sigortasız işçi çalıştırmanın yasaklanması,
? İşyeri disiplin kurullarını işçiden yana değiştiren, kazanılmış hakları
koruyan, iş koşullarının iyileştirilmesini ve sağlık ve sosyal güvenlik hakkını güvenceye alan yeni bir iş yasasının yapılması,
3) Kamu emekçilerine adil bir ücret sistemi getirilmesi; sendika, toplusözleşme ve grev hakkının tanınması;
? Sürgün ve kıyımlar durdurularak, muhataplarının bütün zararlarının tazmin edilmesi,
? Gizli sicil sistemi ile keyfi despotik atama ve terfi sisteminin kaldırılması,
? İş yaşamının demokratikleştirilmesi; kamu emekçilerine kamu kurumlarında hizmetlerin planlanması ve yürütülmesinde söz ve karar hakkı ile yöneticilerini seçme ve geri alma hakkı tanınması, kamu emekçileri üzerindeki siyasi yasakların kaldırılması ve siyasal mücadele özgürlüğünün tanınması,
4) Köylünün, banka ve tefecilere olan borçlarının iptal edilmesi;
? Topraklar üzerindeki her türden ipotek kaldırılması, uluslararası ve yerli tekellerin köylülük üzerindeki sömürü ve baskısının kırılması,
? Kota sisteminin kaldırılması, tarım ve hayvancılık ürünleri ithalatının yasaklanması,
? Küçük üretici ve az topraklı köylüye ucuz kredi desteği sağlanması,
? Üreticilerin sendikalaşması önündeki engellerin kaldırılması,
? Baş fiyat uygulaması kaldırılarak, üretici sendikalarının ve köylü birliklerinin de söz sahibi olduğu taban fiyat politikası uygulanması; destekleme alımlarının yaygınlaştırılması,
? Az topraklı ve topraksız köylüye iş ve karşılıksız toprak verilmesi,
? Feodal ve yarı feodal ilişkiler kaldırılarak köylülüğün, toprağa ve özgürlüğe kavuşması,
5) Temel tüketim mallarına ve toplu ulaşım araçlarına zammın yasaklanması,
6) Başta KDV olmak üzere, tüm dolaylı vergilerin kaldırılması;
? Asgari ücretin vergi dışı tutulması,
? Kapitalist işletmelerin karlarının denetim altına alınması; lüks tüketimin vergilendirilmesi, gelirle artan oranlı vergi sistemi uygulanması, istisna ve muafiyetlerin kaldırılması,
? Yoksulluğu meşrulaştıran ve kişiyi aşağılayan "fon"ların kaldırılması,
7) Kır ve kentte herkese uygun konut, evsizlere ev sağlanması,
8) Yetersiz beslenme ve açlığa karşı zorunlu önlemler alınması;
? Halk sağlığında koruyucu sağlık sisteminin esas alınması; ana-çocuk sağlığı, beslenme, çevre sağlığı ve sağlık eğitimi bütünleştirilerek, koruyucu sağlık hizmetlerinin yaygınlaştırılması ve tedavi edici hizmetlere olan aşırı yüklenmenin azaltılması,
? Özel sağlık kurumları kamulaştırılması; kamu sağlık kurumlarında özel muayene, teşhis, tedavi hizmetleri ve part-time çalışma yasaklanarak tam gün çalışmaya geçilmesi,
? En küçük yerleşim birimlerinden başlanarak, yaygın ve geniş bir sağlık istasyonları ağı kurulması, her kademede ücretsiz sağlık hizmetleri verilmesi,
? Birinci basamak sağlık hizmeti birimlerinin, altyapı, insan gücü ve araç-gereç bakımından güçlendirilerek yaygınlaştırılması,
? Bütün halkın, sağlık ve yaşlılık sigortasından yararlanması,
? İşçi ve emekçilerin, bütün sağlık giderleri, hastane ve ilaç masraflarının devlet tarafından karşılanması,
? İlaç üretiminin devlet tarafından üstlenilmesi ve fahiş ilaç fiyatlarına son
vermek üzere özel ilaç fabrikalarının devletleştirilmesi,
? Tıp eğitiminin, toplumun temel sağlık sorunları öncelikli ve bilimsel gelişmeleri yakından izleyen niteliğe kavuşturulması,
TÜRKİYE KOMUNİST PARTİSİ TARIM ....8
3. Ekonomik Yapı
1- Üretim araçlarının mülkiyetinde ücretli emek sömürüsüne temel olan bütün biçimler tasfiye edilir.
2- a) Toprak da dahil olmak üzere bütün üretim araçları, doğal kaynaklar ve yeraltı zenginlikleri kamu mülkiyetindedir.
b) Üretim araçlarında kamu mülkiyetinin dışındaki biçimlerin tasfiye sürecinde, üretimin sürekliliğinin sağlanması ve emekçilerin siyasal ve ideolojik inisiyatifinin tasfiyenin temel gücü olması için
parti önderlik rolünü üstlenir.
c) Değişik mülkiyet biçimlerinin birarada varolacağı kısa bir geçiş dönemi boyunca ekonominin sosyalist unsurları yasalar ve siyasal iktidarın gündelik politikalarıyla diğerlerine göre ayrıcalıklı hale
getirilir, diğerleri karşısında korunur.
3- Hizmet sektörü başta olmak üzere bütün ekonomik etkinlikler toplumsal denetime açık hale getirilir ve toplumsal kaynakların israfı, rüşvet, suistimal, disiplinsizlik ve tembellik gibi olgulara karşı
etkin idari, ideolojik, ekonomik ve hukuki önlemler alınır.
4- Bankalar, sigorta şirketleri ve tüm diğer finans kuruluşları kamulaştırılır.
5- Dış ticaret devlet tekelindedir.
6- a) Ekonomik gelişme, işçi sınıfı iktidarında planlanabilir bir süreçtir. Sınıf çelişkilerinin tasfiyesi sürecinde ekonominin bütün öğelerinin uyumlu birlikteliğini ve üretimin toplum için gerçekleşmesini sağlayacak olan planlamadır.
b) Planlama, tabandan başlayarak, emekçi inisiyatifinin gelişmesi ve üretim sürecinin demokratikleşmesi ile birlikte hayata geçer.
c) Sosyo-ekonomik olayların bilimsel analizi ve çağdaş tekniklerin üretim sürecinde kullanımı sayesinde ülkenin kendi gücüne dayanarak ayakta kalması sağlanır.
7- a) Sosyalist ekonominin kendi gücüne dayanarak ayakta kalması onun içe kapanması anlamına gelmez. Ekonominin bağımsızlığı, onun sınıf karakteriyle ve emperyalist dünyanın bir parçası olmaktan çıkması ile sağlanır. Bağımsızlığın ve ülkedeki sınıf çıkarlarının gözetildiği dış ekonomik ilişkiler, sosyalist ekonominin gelişimine hizmet edecek biçimde düzenlenir.
b) Emperyalist ülkelerle yapılmış, ülkemiz emekçilerini büyük bir borç yükü altına sokan, ülkeyi bağımlı hale getiren bütün anlaşmalar geçersizdir, tek taraflı olarak feshedilir.
c) Diğer sosyalist ülkelerle kalıcı, uyumlu ve enternasyonalizmin ruhuna uygun bir ekonomik bütünleşme sürecinin gerçekleşmesi için çaba gösterilir.
8- Sosyalist ekonominin temel amacı, tüm toplumun refah içerisinde yaşaması, yurttaşların maddi, kültürel ve fiziki yaşama koşullarının her geçen gün iyileştirilmesidir.
9- Herkesten yeteneğine göre, herkese emeğine göre ilkesi, kamu-birey ilişkilerinde, sınıfsız toplumun kuruluşuna kadar tümüyle aşılamayacak olan bir ilkedir. Sosyalist ekonomik yapıda emekçilerin ücretleri, üretilen toplam toplumsal üründen emekçi gelirleri olarak planlanarak ayrılmış bir fondan yapılan ödemedir. "Herkese emeğine göre" ilkesi, sosyalizmin ileriki evrelerine
ulaşabilmek için tarihsel bir zorunluluk olarak ortaya çıkar. Ancak, başta tüm toplumun kullanımına sunulan hizmetler aracılığıyla ol mak üzere, asıl hedef olan "herkese ihtiyacına göre" ilkesinin
giderek öne çıkmasına çalışılır.
10- Çalışma saatlerinin azaltılması yeni insanın yaratılmasında en önemli araçlardan ve sosyalist toplumun temel hedeflerinden biridir.
11- Sosyalist ekonomide tüm yurttaşlara iş güvencesi ve çalışma hakkı sağlanır. Devlet bu iki temel hakkı hiçbir durumda ortadan kaldıramaz.
12- a) Sendikalaşma ve grev hakkı tüm emekçileri kapsayan bir biçimde yasalarla güvence altına alınır.
b) Sendikalar ve işyerlerindeki iktidar organları, çalışma koşullarının iyileştirilmesi, işçilerin dinlenme, kültür ve spor olanaklarının genişletilmesi için yetkilidirler.
13- a) Toprakta özel mülkiyetçi ideolojiyi besleyen her tür dinamiğe karşı mücadele edilir.
b) Tarım emekçilerinin özgür çiftçiler olarak kolektif çiftliklerde ve tarım
proleterleri olarak devlet işletmelerinde toplanmaları için siyasal ve ideolojik mücadele verilir. Kollektif çiftliklerin kamu
mülkiyetine uyumlu ve onunla çelişmeyecek biçimler bulması sağlanır.
14- Parti, ekonomik politikaların kafa ile kol emeği ve kentler ile kırlar arasındaki ayrımları azaltma hedefi ile uyumlu olmasına dikkat eder.
15- Üretim sürecinde ortaya çıkan her tür yabancılaşmaya, özellikle işçi-
teknoloji, işçi-ürün yabancılaşmasına karşı önlem alınır.giderek öne çıkmasına çalışılır.
HALKIN DEMOKRASİ PARTİSİ TARIM POLİTİKASI 9
4- DEMOKRATİK VE KATILIMCI EKONOMİ
Türkiye ekonomisine, uluslar arası ve onlarla işbirliği yapan yerli tekeller egemendir. Yabancı ve yerli tekellerin çıkarlarına göre yürütülen ekonomik politikalar, sanayiyi çöküntüye götürmüş, sanayinin gelişmesini önlemiş, yatırımları azaltmış, enflasyonu azdırmıştır. Türkiye, her alanda telleşmeye göz yuman ülkelerden biridir. Tekeller, iletişimden siyasete kadar başka pek çok alanı da denetleyebilecek, yönlendirebilecek ve örgütleyebilecek bir güce ulaşmıştır.
İç tekeller, dış tekellerle de işbirliği yaparak, hem güçlerini arttırmakta, hem de toplumun dış denetimine kanal açmaktadırlar. Bu gelişmeyi denetim altına alacak düzenlemelerin projelendirilmesine ihtiyaç vardır.
Ekonomik sorunların giderek artması, işsizlik, yüksek enflasyon, pahalılık gibi sorunların çözüme kavuşturulamamasının altında yatan en önemli nedenlerden biri ise, ekonominin geniş halk yığınlarının çıkarları doğrultusunda ve onlar tarafından demokratik bir biçimde yönlendirilememesidir.
Sömürü, talan ve savurganlığa dayalı ekonomik sistem, enflasyon adı altında, devlet eliyle yönlendirilmektedir. Uygulanan politikalar kitlelerin soyulması işini çığırından çıkarılıştır. Bu nedenle, Türkiye'deki ekonomik düzen, adil ve demokratik bir yönde yeniden temellendirilecek; ekonomik karara açıklık, önceden bilinirlik, tutarlılık, nesnellik ve toplumsallık kazandırılacak; ekonomi bürokratik engellerden arındırılacak; bunları başarabilmek için de demokratik, katılımcı ve yönlendirirci plan ve programla toplum içinde oluşan fiyat ve piyasa işleyişine ilişkin projeler yapılacak ve hayata geçirilecektir.
Bu anlayışla yabancı sermayeye karşı, ülkenin gerçek anlamda kalkınmasına hizmet edebilecek, toplumun tümünü kucaklayabilecek bir refahın ve kalkınmanın sağlanabilmesi hedeflenecektir.
Ekonomik yaşama, yoksul halk yığınlarından yana müdahale edilecek ve köklü değişiklikler yapılacaktır. Tekellerin oluşması ve güçlenmesi önlenecek, ekonomik yaşamın planlanmasında sivil toplum örgütlerinin ve yerel yönetimlerin katılımcılığı ve denetime sağlanacaktır.
KİT'ler, çalışanların, yerel yönetimlerin, üretici ve tüketici temsilcilerinin de katılma sağlanarak, demokratik ve özerk bir yönetim yapısına kavuşturulacaktır. KİT'ler aracılığıyla az gelişmiş bölgelerin talan edilmesi önlenecek; bu kuruluşlar, az gelişmiş bölgelerin kalkındırılması ve kalkınmaya yönelik yatırımların yapılanması yönünde değerlendirilecektir.
Sömürüye, talana, yağmaya ve savurganlığa dayanan ekonomik sistem içinde oluşan asalak ve yapay sömürücü sınıfların KİT'ler kanlıyla beslenmesi engellenecek, bu kuruluşlar, siyasi partilerin arpalığı olmaktan çıkarılacaktır.
Sanayileşmede, çevrenin kirlenmemesi ve doğal dengenin bozulmaması, tarıma elverişli arazilerin tahrip edilmemesi hedefi gözetilecektir. Sanayileşmede bölgeler arası dengesizlikler gözetilerek, yatımın birçok