"Konut İşçisi" Kadınların Mücadelesinde İlk Adımlar
Esma Gözaçık (48) 14 senedir 19 daire ve bir dükkândan oluşan apartmanın temizlik, servis ve ısıtma hizmetlerini görüyor; sigortası yok, ayda 150 TL ücret alıyor. Hamide Gedik de (55) de sekiz senedir bir apartmanda apartman görevlisi olarak çalışıyor ve sigortası yok, 150 TL ücret alıyor. Hamide Gedik’in sigorta ve tazminat talebiyle dava açması üzerine Esma Gözaçık da benzer bir hukuk mücadelesine başlıyor.
Gedik, dava sürecinde taciz ve tehditle karşılaştığını belirtiyor. Esma Gözaçık ise tazminat talebi üzerine apartman yöneticisinin kendisine “sen ne iş yaptın ki” dediğini söylüyor. Gözaçık’ın talepleri de olumsuz karşılanmış, Gözaçık, eşinin başka bir işten dolayı sigortalı olması dolayısıyla “nasıl olsa kocanın sigortası var, kadının sigortası mı olurmuş?” sözleriyle karşılaşmış.
İş yükü arttıkça kadın kayıt dışı iş gücü olarak devreye giriyor
DİSK Genel-İş’e bağlı İstanbul Konut İşçiler Şubesi Başkanı Nebile Irmak Çetin, site yerleşimlerinden önce konut işçilerinin önemli bir bölümünün kadın olduğunu söylüyor. Bu konuda kesin rakamlar yok çünkü kadın konut işçileri sigortasız ve kayıt dışı olarak çalıştırılmış. Site yerleşimlerinin yaygınlaşması ile konut işçilerinin sorumlu olduğu daire sayısı ve hizmet yükü artıyor. Bu yüzden site yerleşimlerindeki konut işçileri asgari ücretle ve sigortalı olarak çalışıyor; çalışanların büyük bir kısmı erkek ancak kadınlar “eş statüsüyle” çalışıyorlar.
Konut işçisi olarak işe alınan erkeğin eşi ve çocuklarının “yardımcı” olarak ücretsiz, sigortasız çalıştırılması birçok işveren gözünde “doğallaşmış” durumda. “Karın da sana yardım eder” diye başlayan cümleler, konut işçiliğinde kadın emeğinin erkeğin emeğinin ayrılmaz bir parçası olarak görüldüğü ve kadının emeğine ücret vermek istenmediğini ortaya koyuyor.
Nebile Irmak Çetin, konut işçilerinin 1974 yılında iş kanunu ve sosyal sigortalar kanunu kapsamına alındığını söylüyor. Konut işçisi- apartman görevlisi- sahip olduğu haklar itibarıyla uzun yıllar sigortasız çalışmış olsa da iş ilişkisi kesilmeden sigorta hakkı için şikayetçi olabilir, iş yeri aleyhine tespit davası açabilir. Çetin, işverenin iş ilişkisini sonlandırmak istemesi durumunda konut işçisinin kesinlikle yazılı ve noter vasıtasıyla iş akdini fesh etmesini istemesi gerektiğini belirtiyor, böylece işverenin işçiliği resmi olarak kabul edilmiş oluyor ve mahkeme süreci kolaylaşıyor.
Her sabah süt ve ekmek getiren, apartmanı temizleyen, merkezi ısıtma sistemini çalıştıran, akşamları evlerin çöplerini toplayan ve türlü hakaretlere maruz kalan konut işçilerinin görülmek istenmeyen emekleri başlayan bu hukuk mücadeleleriyle “kayda alınmak” zorunda kalacak. (GY/ŞA)