Click here to read the article in English / Haberin ingilizcesi için buraya tıklayın.
Cumhuriyet gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ile Ankara Temsilcisi Erdem Gül’ün MİT TIR’ları haberi nedeniyle yargılandığı dava 1 Nisan’a ertelendi.
Gizlilik kararı verilen davanın duruşmasında milletvekillerinin salonu terk etmemesi mahkeme heyeti duruşmayı 1 Nisan'a erteledi. Vekiller hakkında yasal işlem yapılması kararlaştırıldı.
Biz milletvekillerinin salondan çıkmaması nedeniyle duruşma 1 Nisana ertelendi.Ayrıca hakkımızda suç duyurusunda bulunulmasına karar verildi
— Ali Haydar Hakverdi (@Av_Hakverdi) March 25, 2016
Çağlayan’daki İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen dava bugün başlamıştı. Gazetecilere destek için gelen çok sayıda izleyicinin takip ettiği duruşmada, mahkeme heyeti savunma avukatlarının itirazına rağmen, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Milli İstihbarat Teşkilatı’nın müdahilliğini kabul etmişti. Heyet ayrıca, savcılığın talebi üzerine davanın kapalı görülmesine karar vermişti.
İzleyiciler “Ne saklıyorsunuz” diyerek karara tepki göstermişti.
Ne olmuştu?
29 Mayıs 2015’te “İşte Erdoğan’ın yok dediği silahlar” manşetiyle yayınlanan MİT TIR’ları haberi hakkında “devletin güvenliğine ilişkin bilgileri temin etme”, “siyasi ve askeri casusluk”, “gizli kalması gereken bilgileri açıklama”, “terör örgütünün propagandasını yapma” suçlamalarıyla soruşturma başlatıldı.
TIKLAYIN - CUMHURİYET, ADANA'DA DURDURULAN TIR'LARDAKİ SİLAHLARIN GÖRÜNTÜLERİNİ YAYINLADI
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan MİT TIR'ları haberinin ardından TRT'de katıldığı canlı yayında isim vermeden Can Dündar'ı tehdit etti. Erdoğan, "Öyle zannediyorum bu özel haberi yapan kişi bunun bedelini çok ağır ödeyecek. Öyle bırakmam onu" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ayrıca, Cumhuriyet ve Dündar'dan kişisel olarak da şikayetçi olmuş, şikayet dilekçesinde “Devletin menfaatlerini gerçeğe aykırı görüntü ve bilgileri yayınlamak suretiyle hedef alan şüphelinin bu eylemi kesinlikle gazetecilik olarak değerlendirilemez” demişti.
Erdoğan’ın dilekçesinde Dündar’ın Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 312, 327, 328, 330, 220, 285 ve 289. maddeleri uyarınca bir kez ağırlaştırılmış müebbet, bir müebbet ve 42 yıl hapsi cezası ile cezalandırılması istenmişti.
Can Dündar ve Erdem Gül, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü soruşturma kapsamında 26 Kasım 2015 tarihinde tutuklandı.
Sulh Ceza Hakimliği, tutuklama gerekçesi olarak “silahlı terör örgütüne üye olmaksızın bilerek ve isteyerek yardım etme”, “devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal ve askerî casusluk amacıyla temin etme” ve “devletin güvenliğine ilişkin gizli kalması gereken bilgileri casusluk maksadıyla açıklama” suçlarını gösterdi.
Dündar ve Gül’ün avukatları, 6 Aralık 2015’te anayasanın 19. ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 5. ve 10. maddelerinde yazılı “kişi güvenliği ve özgürlüğü” ile “ifade özgürlüğü”, anayasanın ise 26. ve 28. maddelerinde düzenlenen “düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğü” ile “basın özgürlüğü” haklarının ihlal edildiğini belirterek Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulunmuştu.
Cumhuriyet Başsavcı Vekili İrfan Fidan imzalı ve 27 Ocak 2016 tarihli iddianamede her iki gazeteci için birer kez ağırlaştırılmış, birer kez de müebbet, 30 yıla kadar da hapis talep edildi.
TIKLAYIN - İDDİANAMENİN DİLİ YOK
AYM Raportörünün hazırladığı raporunda, iki gazetecinin yaptıkları haber nedeniyle tutuklanmasını “hak ihlali” olarak nitelendirmesi üstüne Anayasa Mahkemesi Birinci Bölümü, 17 Şubat’ta yaptığı toplantıda başvuru dosyasını Genel Kurul’a sevk etti.
26 Şubat'ta AYM'nin iki gazetecinin tutukluluğunun hak ihlali olduğuna ilişkin kararının ardından Dündar ve Gül serbest bırakıldı. Kararın ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan "Saygı duymuyorum, karara uymuyorum" açıklaması yapmıştı.
25 Mart'ta İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davadan iki gün önce duruşma savcısı değişmişti. (EA)