İş Mahkemesi, kriz bahanesiyle gazeteciyi işten çıkaran Radikal'i haksız buldu; gazetecinin işe iadesine karar verdi. Gerekçe, Radikal'in bağlı olduğu şirketin kâr etmesi, daha sonra üç muhabiri işe alması. Doğan grubu kararı temyiz etti.

Barış Meclisi sözcüleri Prof. Dr. Güleç ve Tahmaz, hükümetin Kürt sorunuyla ilgili koordinasyonu bir bakana vermiş olmasını, Atalay'ın diyalog taahhüdünü, "çözümün yönü demokrasidir" demesini olumlu buluyor; "Şu an paketin içeriğiyle ilgili bir açıklama beklemek yersiz" diyor.

DİSK'ten Okcan "Harçları protesto eden öğrencilerin dağıtılması yasadışı. Polis göstericilere siyasi görüşüne farklı davranıyor. Sisteme muhalefet eden sosyalist muhaliflere sert; sağ, İslami eğilimlilere 'müsamahalı' davranıyor" diyor.

Batmanlı siyasetçi Yaşar "Kimse 'PKK'yle görüş demiyor', ama DTP'yle niye görüşmüyorlar. Talepler kolay. Kürtçe eğitim, Kürtçe yayın, Kürtçe enstitüleri. Halk umut içinde bekliyor, hükümetin adım attığı yok. Öcalan 'Çekilin' desin, PKK ertesi gün çekilir" diyor.

Cumartesi İnsanları, kayıplar için eylemlerinin 226. haftasında, Hakkari'de öldürülüp Derecik Taburu arazisine gömüldüğü iddia edilen 14 kişinin dosyasının Ergenekon davası kapsamına alınmasını, dönemin tabur komutanı Yarbay Çamurcu'nun ve astsubay Akçay'ın yargılanmasını istedi.

Gazeteciler Şık ve Günel Radikal'e karşı açtıkları işe iade davasını kazandı. Ama tazminat hesabında Doğan grubu bir bölümünü telif olarak ödediği maaşlarını düşük gösterdi. İki mahkeme, telif gösterilen bu miktarların maaş olduğuna karar verdi. Doğan grubu temyize gitti.

Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Ensarioğlu "Öcalan'ın kitlesi üzerinde etkisi büyük. Çözüme katkı sunacaksa gözardı edilmemeli. Kürtler detaylarda ayrışsa da, temel hak talepleri ortak. Kürt sorununu çözerken PKK'ye de çözüm getirmek zorundasınız. Yoksa şiddet bitmez" dedi.

Diyarbakır Baro Başkanı Aktar, Öcalan'ın teklifinin büyük olasılıkla "ülke bütünlüğü içinde, kültürel haklar ve kimlik taleplerini" içereceğini, Erdoğan'ın "Kürt açılımı"nın "gecikmiş adımlar" olduğunu söylüyor.

Polis, Abdurrahman Sözen'in "polisin silahını parmaklıklar arkasından almayı başarıp kendini vurduğunu" iddia ediyor. "Kamera kayıtları?" sorusunun yanıtı: "Kamera var; kaydetmiyoruz, sadece izliyoruz." Bakan Atalay "Bütün polis merkezlerinde kamera kaydı yapılacak" demişti.

Avukat Aslan polis merkezindeki bir kameranın görüntülerinin hiç gelmediğini, diğer kamera görüntülerinin dağınık ve tekrarlar içerdiğini söyledi. Cezaevindeki tanıklar işkenceyi doğruladı; ikici müdür ve başgardiyanı işaret etti.

Prof. Dr. Gürsoy, PKK liderinin örgüt üzerindeki etkisinin açık olduğunu, çatışmaların durmasında da etkili olabileceğini söyledi. Gürsoy'a göre, "Çözüm için anahtar" dediği CHP'nin içinde Kürt sorununda çözüm isteyen kesimler var.

Barış Meclisi sözcülerinden ve Günlük gazetesi yönetmenlerinden Bilgen, "PKK'nin teslim olmasını ya da devletin doğrudan PKK'yle açık görüşme başlatmasını beklemek hayal kırıklığı yaratır. Psikolojik ortam buna hazır değil" diyor.

Eski Hakkari Milletvekili Canan "70 yaşındaki Yurtseven ve iki arkadaşını Yüksekova Taburu'ndan askerler aldı; bir daha haber alınamadı. Kayıplar sadece askerlerin işi değil. Başbakan Çiller dahil, bütün üst düzey yetkililerin bilgisinde oldu" diyor.

Albay Temizöz, korucu ve JİTEM'cilerin yargılandığı davada, Hasan Ergul cinayeti henüz yok. Aile davaya katılmak niyetinde. Avukat Elçi, davada ikinci bir iddianame daha bekliyor.

Avukat Elçi, JİTEM komutanı Temizöz'ün yargılandığı davada, gizli tanıkların ifadelerini geri çekmesine karşın, söylediklerinin kanıt olabileceğini söylüyor; "Ayrıca tek kanıt bu ifadeler değil" diyor. Dava 11 Eylül'de başlıyor.

Kayıpların akıbetinin bulunmasını ve faillerin yargılanmasını isteyen Cumartesi İnsanları, İHD Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon ve hak savunucuları davanın genişlemesini istemek için Silivri'ye otobüs kaldırıyor.

Yargı bağımsızlığı tartışılırken ne HSYK hükümetten bağımsız, ne de savcı ve hakimler HSYK'den. Şemdinli davası savcısı Sarıkaya'yı anımsayın. Darbecilerin "her yere egemen" modelinin parçası yüksek kurul, model değişmediği için güç mücadelesinin gerçekleştiği alanlardan biri.

Dokuz kez müebbet hapis istemiyle yargılanacak eski JİTEM komutanının adı Güçlükonak katliamında, diğer sanık JİTEM'ci Güven'le birlikte faili meçhul cinayetlerde ve Şemdinli sanığı Ali Kaya'yla birlikte geçiyor.

Şırnak ve Diyarbakır Baroları, 1993-1996 arası Cizre'deki faili meçhullerin ve işkencelerin peşine düşmek isteyenleri, davaya müdahil olmak üzere kendilerine başvurmaya çağırıyor. İHD Diyarbakır da davaya müdahil olmaya hazırlanıyor.

FINDIK-SEN'den Yaşar, hükümetin yeni düzenlemesinin fındığı çok düşük fiyatla alıp yüksek fiyatla satan çok uluslu şirketler için olduğunu söyledi; "Kendi toprağımızda sözleşmeli ırgat olacağız. Çözüm şeffaf, katılımcı kooperatifçiliği güçlendirmekte; uluslararası dayanışmada" dedi.