Türkiye ve AB’den Karşılıklı Vize Resti

Haberin Kürtçesi / İngilizcesi için tıklayın

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Avrupa Birliği’nin (AB) Türkiye’ye vize serbestisi vermemesi halinde Geri Kabul Anlaşması’ndan çekilebileceklerini söyledi.

Alman Frankfurter Allgemeine Zeitung gazetesine konuşan Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, vizesiz seyahat hakkının tanınmaması durumunda, AB ile mülteciler konusunda 18 Mart’ta imzalanan anlaşmanın dikkate alınmayacağını ifade etti.

“Şayet vize serbestisi sağlanmazsa, geri kabul anlaşması ve 18 Mart mutabakatından geri adım atmak zorunda kalacağız. Bu ekim ayı başı ya da ortası olabilir, fakat biz kesin bir tarih bekliyoruz."

Yunan adalarına geçen yasa dışı göçmen sayısındaki düşüşle ilgili değerlendirmesi sorulan Çavuşoğlu, 18 Mart’ta AB ile Türkiye arasında yapılan anlaşmanın bu rakamın düşmesine yol açtığını belirtti.

"Hem insan kaçakçıları hem de onlara para verenler, başka bir değişle kurbanları şunu gördü: Adalara gitseler bile geri gönderilecekler. Ayrıca, kaçakçılarla mücadele dahil olmak üzere Türkiye’de çok ciddi tedbirler aldık.

"Kaçakçılığa teşebbüs etmeyen insanlara, AB ülkelerine doğrudan yerleştirilme umudu verilmiş olması da rakamların azalmasını sağladı. Ege’deki NATO misyonu da belirli ölçüde psikolojik etki yaratmış olabilir ancak belirleyici unsur bu değildi."

TIKLAYIN - "1'E 1 MÜLTECİ DEĞİŞİM" UYGULAMASI 4 NİSAN'DA BAŞLIYOR

Çavuşoğlu Türkiye’nin beklentisinin bir tehdit olarak algılanmaması gerektiğini de belirtti.

"2013 yılında Geri Kabul Anlaşması ile bağlantılı olarak vize serbestisine ilişkin anlaşmayı imzalamıştık. Ayrıca mart ayında AB ile Türkiye’ye geri getirilen her Suriyeli karşılığında başka bir Suriyelinin bir AB ülkesine yerleştirilmesinin öngörüldüğü anlaşmayı imzaladık. Bu formül işliyor.

"Ancak bunların hepsi vize serbestisine bağlı. Bu husus da 18 Mart tarihli anlaşmanın bir parçası. Bu bir tehdit değil. Eğer vize serbestisi uygulanmazsa, biz de Geri Kabul Anlaşması'nı ve 18 Mart’ta imzaladığımız anlaşmayı bir kenara bırakmak zorunda kalacağız."

Komisyon: Şartları kabul ettiniz

Çavuşoğlu'nun sözleri üzerine AB Komisyon sözcüsü, vize muafiyetinin sadece tüm koşulların yerine getirilmesi durumunda tanınacağını vurguladı.

Türkiye'nin vize muafiyeti için kararlaştırılan 72 koşulu kabul ettiğini hatırlatan sözcü, "Avrupa Komisyonu, Türkiye'den yükümlülüklerini yerine getirmesini beklemektedir" açıklaması yaptı. Sözcü, komisyonun uzmanlarının Türk hükümetini bu konuda desteklemeye hazır olduğunu da belirtti.

Almanya'dan tepki

Almanya Başbakan Yardımcısı ve Sosyal Demokrat Parti (SPD) Genel Başkanı Sigmar Gabriel de "Almanya ve Avrupa hiçbir şekilde şantaja boyun eğmez" dedi.

Gabriel, vize muafiyeti için Türkiye'nin öncelikle gerekli standartları yerine getirmesi gerektiğini belirterek, "Vize muafiyeti tanınıp tanınamayacağı Türkiye'ye bağlı" diye konuştu.

Türkiye'deki idam tartışmalarına da değinerek, idam cezasının AB Temel Haklar Şartına aykırı olduğunu belirtti.

"İdam cezasını yeniden yürürlüğe sokma yoluna giren bir ülke, Avrupa'dan tüm üyelik müzakerelerini lüzumsuz kılacak ölçüde uzaklaşmış olur."

Almanya Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Martin Schäfer de vize muafiyeti için koşulların yerine getirilmesi konusunda değişen bir şey olmadığını belirtti, vize muafiyetinin ancak bu şekilde sağlanabileceğini vurguladı.

Tartışmanın geçmişi

Daha önce Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başkanı Jean - Claude Juncker 12 Mayıs 2016 günü , Türkiye'nin kriterleri yerine getirmemesi durumunda, "göçmen göçmen anlaşmasının çökeceğini" söylemişti.

AB Komisyonu'nun, Türkiye ile Birlik arasında Vize Serbestisi Diyaloğu kapsamında yol haritasının uygulanmasına ilişkin üçüncü raporunu 4 Mayıs 2016 günü yayınlamış ve beş eksik kriterin tamamlanması gerektiği vurgulanmıştı.

Bu kriterler parmak izi bilgisinin de yer aldığı biyometrik pasaportların çıkarılması, Geri Kabul Anlaşması'nın uygulanmasına başlanması, terörle mücadele ve organize suçlarla mücadele kanunlarının temel haklara dikkat edilerek AB'ye uygun bir şekilde düzenlenmesi, yolsuzlukla mücadele, kişisel bilgilerin korunması, tüm üye ülkelerle işbirliği çalışmaları, EUROPOL ile artan işbirliği yapılması olarak sıralanmıştı.

(YY)