Haberin İngilizcesi için tıklayın
Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde katıldığı panelde kendisine soru soran öğrencilere açılan soruşturmayla ilgili CNN Türk Genel Müdürü Erdoğan Aktaş’ın bilgisine başvuruldu.
Aktaş, “Ankara Üniversitesi gibi köklü bir üniversitemizden, bir mahkeme celbi şeklinde çağrı almayı doğru bulmamakla birlikte, akademik dünyanın olması gereken özgürlükçü anlayışına da yakıştıramadım” diyerek öğrencilerden şikayetçi olmadığını belirtti.
Öğrencilere soruşturma
Kolektifler.net’te yer alan habere göre Aktaş, 13 Aralık 2016’da Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde İletişim Araştırmaları ve Uygulamaları Merkezi’nin düzenlediği “15 Temmuz ve Medya” başlıklı etkinliğe konuşmacı olarak geldi.
Öğrenciler Aktaş’a CNN Türk’ün yayın politikalarıyla ilgili sorularını yönelterek protesto etti. Aktaş salondan ayrılırken bir üniversiteli “Sizin kariyerinizin dönüm noktası 15 Temmuz olabilir. Bizim en acı günümüz 10 Ekim” diyerek Aktaş’a DİSK Basın-İş’in hazırladığı “Medyada 10 Ekim Katliamı” raporunu verdi.
Aktaş’a soru soran öğrenciler hakkında Ankara Üniversitesi Rektörlük makamının yazısı üzerine soruşturma açıldı.
Aktaş: Mahkeme celbi şeklinde çağrı almayı yakıştıramadım
Mulkiyehaber’de Aktaş’ın soruşturmayı yürüten Prof. Dr. Gürol Seyitoğlu’na gönderdiği mektup yayınlandı.
Mektupta Seyitoğlu’nun “söz konusu etkinlikte konuşmanızın engellenip engellenmediğini, fiziksel saldırı boyutunun olup olmadığı, sözlü protestoların konuşma/tartılma hakkınızı engelleyip engellenmediği bilgilerini” istediği belirtildi.
Haberde Aktaş’ın yanıtı şöyle yer aldı:
“Ankara Üniversitesi gibi köklü bir üniversitemizden, bir mahkeme celbi şeklinde çağrı almayı doğru bulmamakla birlikte, akademik dünyanın olması gereken özgürlükçü anlayışına da yakıştıramadım. Bu ülkenin bir vatandaşı olarak ben de bu tavrı protesto ediyorum.
“O mektupta bana fiziki bir saldırı olup olmadığını soruyorsunuz. Oysa fiziki bir saldırı olmadığını siz de biliyorsunuz. Çünkü aynı salonda çok sayıda öğretim görevlisi ve üniversite çalışanı da vardı. Fakat yine de 'saldırı' olup olmadığını soruyor olmanızı gerçekten anlayamıyorum. Bu soru şekli böylesi bir disiplin soruşturmasının klişe sözü müdür bilemiyorum. Fakat öyle bile olsa soruşturmayı yürüten sizler açısından bir önyargının olduğunu ortaya koymaktadır. Lütfen aklınızdan söz konusu öğrencilere ceza vermek geçiyorsa bundan hemen vazgeçin.
“Çünkü... O gün bir grup öğrenci medyayı protesto ettiğini belirterek, çeşitli sorular sormuş ve nihayetinde alkışla protesto etmiştir. Her ne kadar sorulara yanıt vermeye hazır da olsam, kısa sürede konuşmanın sağlıklı yürümeyeceğini anlayarak salondan ayrıldım.
“Yukarıda da belirttiğim gibi herhangi bir fiziki saldırı olmadı.Bazı öğrenciler tepkisini göstererek protesto etti ve ben de salondan ayrıldım. Bunun ardından dinlemeye gelen öğrencilerin bir kısmı ile dekanlık toplantı odasında 15 Temmuz ve Medya başlıklı etkinliği gerçekleştirdik.
“Yani protesto ettiğini söyleyen öğrenciler, söz konusu etkinliği engellememiştir. Sadece konuşma zemini görmediğim için ben salondan ayrılarak başka bir odada etkinliği gerçekleştirdim.
“Ayrıca şunu da belirtmek isterim ki, elbette öğrenciler protesto hakkını kullanacak. Elbette herkes gibi düşünmeyecek ve elbette tavrını koyacaktır. O gün beni üzen en önemli nokta, 'ülkemizdeki konuşma zemininin artık üniversitelerde bile olmadığını yaşayarak anlamam' ve alternatif medya olduğunu belirten bazı yayın kuruluşlarının açık açık ve göz göre göre yalan haber yazması oldu.
“Fakat bu memleket bizim, bu çocuklar da bizim çocuklarımız.
“Özetle...
1- Tarafıma fiziki bir saldırı olmamıştır.
2- Konuşma hakkım engellenmemiştir.
3- Eleştiri sınırını aşan herhangi bir sözlü saldırıya ta tanık olmadım.
4-Bu kapsamda hiçbir öğrenciden şikayetçi değilim." (BK)
* Fotoğraf: Mulkiyehaber