Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Almanya, Hamburg'daki G20 Zirvesinin ardından basın toplantısı düzenledi.
Erdoğan’a, Türkiye Direktörü İdil Eser’in de gözaltında bulunmasıyla ilgili Uluslararası Af Örgütü’nün yayınladığı ve Erdoğan’ın şiir okumasının ardından ona verdikleri desteği hatırlattığı videosu soruldu.
TIKLAYIN - BÜYÜKADA'DA GÖZALTINA ALINAN HAK SAVUNUCULARI KİMDİR
"Büyükada'daki otelde niçin toplanmışlardı?"
Cumhurbaşkanı Erdoğan bu soruyu şöyle yanıtladı:
“İnsan hakları savunucusu dediklerinin benimle ilgili yapmış oldukları açıklamanın neticesi neydi acaba, ne oldu, bunu biliyor musunuz? Neticesi ben hapse girdim, 4 ay 10 gün hapiste yatmış olmamdı. Yaptığım sadece bir şiiri okumaktı.
“Şu anda söyledikleriniz acaba Büyükada'daki otelde niçin toplanmışlardı? Onlar adeta 15 Temmuz'un devamı niteliğinde bir toplantı için bir araya gelmişlerdi. İstihbaratın aldığı duyum üzerine polis teşkilatı oraya bir baskın yapmıştır, bu baskın neticesinde gözaltına almıştır, tutuklamamıştır.
“Bu gözaltı neticesinde ne olur onu bilemem, bu da bir yargı sürecini başlatabilir, onu bilemem. Daha yargıya falan gitmiş değil. Gözaltına alınmalarının sebebi olduğu için polis teşkilatımız böyle bir uygulama yapmıştır.
“Onların yapmış oldukları çağrıyı, şu anda da sağolsunlar başarılı bir şekilde yapıyorlar. Siz de bu soruyu sorarak bu çağrıya destek veriyorsunuz. Ama benim bu konuda tasarruf noktasında yetkim yok. Polis teşkilatı ellerindeki belgeleriyle ifadelerini alacaktır, yargıya gönderilmeleri gerekiyorsa gönderecektir, yargı da kararını verecektir.”
Af Örgütü "Size destek vermiştik" dedi |
Uluslararası Af Örgütü, aralarında Türkiye Direktörü İdil Eser’in de bulunduğu insan hakları savunucularının gözaltına alınmasının ardından Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a bir videoyla seslendi. Erdoğan’ın 1998’de İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu dönemde okuduğu bir şiir yüzünden cezaevine girdiği hatırlatılan videoda, “Uluslararası Af Örgütü serbest bırakılmanız için kampanya yürüttü” dendi. |
“Wall Street Journal ağzıyla konuşursanız...”
Erdoğan, bir gazetecinin, insan hakları savunucularına yönelik tavrın eleştiri aldığını hatırlatması üzerine de şöyle konuştu:
“Kim o aktivist kim? ByLock'çuları mı, Eaggle'cıları mı, terör örgütüne silah taşıyanları mı, terör örgütlerine her türlü desteği verenleri mi söylüyorsun?
“Şimdi bilmeden de bunu söylemeyin, bilin de söyleyin. Haberi doğru kaynaktan alın, onun üzerine gerekli olan çalışmayı yapın. Haberi doğru kaynaktan almaz da Wall Street Journal ağzıyla konuşursanız sizi yanlışa düşürürler.”
Demirtaş’a “terörist” suçlaması
Iraklı Kürt bir gazetecinin “Selahattin Demirtaş ve tutuklu HDP'lileri ne zaman serbest bırakacaksınız?” sorusunu da şöyle yanıtladı:
“Bir defa teröristleri cezaevlerinden bırakma yetkisi bizim değildir. Türkiye bir hukuk devletidir. Söylediğiniz kişi bir teröristtir ve öyle bir terörist ki, bütün benim Kürt kardeşlerimi sokağa döküp, ondan sonra sokağa döktüğü Kürt kardeşlerimi yine Kürtlere öldürten birisidir.
“Bu suçlarından sadece birisidir. Buna benzer daha nice suçları vardır.
“Bizim arkamızda PKK var, PYD var, YPG var, gibi meydan okuyan bir kişidir. Şu anda zaten yargıdadır, yargı onlarla ilgili ne karar verirse o karar bizim başımız gözümüz üstündedir.”
G20’de “terörle mücadele” zirvesi
Erdoğan’ın konuşmasından diğer satırbaşları şöyle:
“Geçtiğimiz bir yılda tüm dünyayı derinden sarsan terör saldırılarına hep birlikte şahitlik ettik. Bu sebeple zirvenin en önemli konularından biri de terörle mücadeleydi ve özel gündemle terörle mücadeleyi aramızda müzakere ettik.
“Terör örgütlerine karşı çifte standardı bırakmadan, uluslararası işbirliği ve dayanışmayı sağlamadan bu konuda mesafe kat edemeyeceğimizin altını çizdik.
“Özellikle de G20 Zirvesinde Alman polisinin ortaya koyduğu fedakarlığı bir kenara koymak mümkün değil. Alman polis teşkilatına da göstermiş olduğu bu gayretleri sebebiyle özellikle teşekkür ediyorum.”
15 Temmuz darbe girişimi
“Bugün Türkiye DEAŞ'ından [IŞİD] PKK'sına FETÖ'sünden PYD'sine, DHKPC'sine kadar dünyanın en canlı terör örgütleriyle yoğun bir mücadele yürütüyor.
“Çoğu zaman ülkemiz kendi vatandaşları yanında tüm dünyanın huzur ve güvenliği için yürüttüğü bu mücadeleyi tek başına sürdürmek zorunda kalıyor. PKK terör örgütü ve uzantıları birçok Avrupa ülkesinde her yıl 10 milyonlarca Euro haraç toplayabiliyor.
“Daha da vahimi ülkemizde cinayet işlemiş, terör eyleminde bulunmuş, masum insanların kanını dökmüş şahısların himaye edildiğini, korunup kollandığını görüyoruz.
“Bunun en acı örneğini maalesef ülkemizden kaçan FETÖ'cü teröristler konusunda yaşıyoruz. Geçen yıl 15 Temmuz gecesi ülkemizde kanlı bir darbe teşebbüsünde bulunan ve 250 vatandaşımızı hunharca şehit eden, 2 bin 193 vatandaşımızı da yaralayan FETÖ'nün militanları Batı ülkelerini kendilerine güvenli liman olarak görüyorlar.
“Bu tablonun özellikle 15 Temmuz gecesi demokrasiye canı pahasına sahip çıkan milletimizi rahatsız ettiğini, daha da ötesi rencide ettiğini özellikle belirtmek isterim. Buradaki toplantı ve görüşmelerimizde teröristlere cesaret veren bu tavrın yanlışlığına bir kez daha dikkat çektik.
“Sınırlarımızın yanı başında terör örgütlerinin desteklenmesi, silahlandırılması, bölgede terör adacıklarının oluşturulmasına kesinlikle sessiz ve tepkisiz kalmayacağız. Ülke güvenliğimizi tehdit eden oluşumlara karşı meşru müdafaa hakkımızı kullanmakta tereddüt göstermeyeceğiz.
“Terör örgütlerine verilen silahları, topraklarımızda yapılan eylemlerde ele geçiriyor olmamız, sorunun şimdiden mevcut sorunlarının dışına taştığına işaret etmektedir. Dün bölgede dağıtılan ve bugün namlusu bize dönen silahların yarın dünyanın başka yerlerindeki eylemlerde kullanılmayacağının garantisi yoktur.”
Katar krizi
“Bu bölgedeki terör sorunu ve insani krizler çözülememişken Körfez'de yeni krizlerin kapısının aralanmasını da kesinlikle istemiyoruz. Katar'a yönelik ithamları haksızlık olarak değerlendiriyor, yaptırımları da doğru bulmuyoruz.
“Dünyadaki her ülke gibi Katar'ın egemenliğine de saygı duyulmalıdır. Türkiye'nin Körfez bölgesindeki bütün ülkelerle çok yakın dostluk ve kardeşlik bağları vardır.
“Körfezdeki bütün ülkelerin huzuru, güvenliği en az kendimizinki kadar önemlidir. Bunu tehlikeye atacak adımlardan imtina edilmelidir.
“Bu konuda bölgenin büyüğü olarak gördüğümüz Suudi Arabistan başta olmak üzere tüm ülkelerin makul bir çözüm üzerinde anlaşmalarını istiyoruz.”
Deniz Yücel'in tutuklanması
“Basın mensupları herhalde sınırsız özgürlüğe sahip değildir. Basın mensupları da suç işler. Öyle olursa da yargı gerekli değerlendirmeyi yapar.
“Ben şiir okuduğum için cezaevine girmiş bir insanım. O yüzden fikir özgürlüğünü iyi bilirim. Bunu bilseydiniz bu soruyu bana sormazdınız. Fikir düşünce ifade özgürlüğü konusunda hassasım. Bütün yasalarımız buna göre ayarlanmıştır.
“Bu basın mensupları diye tanıdıklarınızın büyük bir çoğunluğu teröre yardım, yataklık eden kişilerdir. Yargı değerlendirmesini yapar, gerekli kararları verir. Nasıl ki burada siyasetçiler bize 'bu konu yargının işidir' diyor; ben de bunun yargının konusu olduğunu söyleyeyim.”
“Adalet Yürüyüşü”
“Şu anda Türkiye'de, işte neredeyse 20 günü aştı, anamuhalefet partisinin düzenlemiş olduğu sözde bir adalet yürüyüşü var. Devam ediyor.
“Halbuki sözde adalet yürüyüşünü yapanlar partilerinin içinde genel başkanlığa aday olanlara adaylık hakkı vermiyorlar. Bu tür gariplikleri yaşıyoruz fakat bunların hepsini aşacağız.”
Fırat Kalkanı ve Afrin
“Bizim siyasetimiz kavmiyetçilik üzerine değildir, ırkçılık üzerine hiç değildir. Bizim muhatabımız her zaman insandır. Eğer bizim sınırlarımızda bizi tehdit eden bazı oluşumlar olursa, biz bu oluşumlara karşı haddini bildiririz.
“Eğer Kuzey Suriye'de sözde bir Kürt devleti kurma gayreti olursa biz buna müsaade etmeyiz. Nitekim Kuzey Suriye'de böyle bir girişim oldu ve biz bu girişimi durdurduk, engelledik. Bundan sonra da buna yine asla müsaade etmeyiz. Oradan ülkemize olan tehditleri asla affetmeyiz.
“Fırat Kalkanı Harekatı işte bunun bir ifadesidir. Şimdi Fırat Kalkanı Harekatı'nda ülkemizi kimler tehdit etmiştir? Bir, DEAŞ, iki, özellikle bu illegal Kürt örgütü ki bunlar PYD, YPG'dir. Bunlar tehdit etmiştir. Bizim bunlara karşı sessiz kalmamız mümkün değildi.
“Gaziantep'te DEAŞ'ın bir saldırısı oldu, 53 vatandaşımız şehit oldu. Ölenlerin hemen hemen tamamına yakını Kürt’tü, öldürenler DEAŞ'lı. O ana kadar biz hep sabrettik, bundan sonra sabredilmez dedik ve Cerablus'a girdik ve DEAŞ'ı sildik attık. Arkadan Rayih'e girdik, DEAŞ'tan temizledik; Dabık'ı temizledik, ardından El Bab'ta neredeyse 170 gün süren mücadeleden sonra orayı da DEAŞ'tan temizledik.
“2 bin kilometrelik bir alanı DEAŞ'tan temizleyerek, Suriyeli dostlarımızın kendi topraklarına dönmesinin imkanını hazırladık. Afrin konusu bizim için bir tehdittir.
“Oradan devamlı Kilis'e devamlı bir tehdit var. Bu tehdit devam ettiği sürece biz angajman kurallarını uygulamak suretiyle Afrin'dekilere de gerekli dersi vermeye devam edeceğiz. Olay bu kadar.” (AS)