Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD), Gazi katliamının üzerinden 14 yıl geçmesine rağmen sorumluların yargılanmadığını; Ergenekon davasının da şu ana kadar bu yönde ilerlemediğini söyledi.
ÇHD, katliamın sorumlularının dönemin yöneticileri olduğunu belirtti. Dönemin İşçişleri Bakanı Nahit Menteşe, İstanbul Valisi Hayri Kozakçıoğlu, Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar ve Emniyet Müdürü'yse Necdet Menzir'di. Son üç isim de daha sonra milletvekili seçildi; Menzir İçişleri Bakanlığı da yaptı.
Olaylarda göstericileri öldürmekten hüküm giyen ve olaydan yaklaşık 11 yıl sonra, meslekten ihraç edilen polis memuru Adem Albayrak, "operasyonun başında Menzir'in, Kozakçıoğlu'nun ve Ağar'ın olduğunu söylemiş, "Emri onlar vermişti. Ama hapiste yatan biz olduk" demişti.
Ağar hakkında Susurluk skandalı ardından "silahlı örgüt kurmak" suçlamasıyla açılan dava geçtiğimiz günlerde başladı.
Ergenekon iddianamesinde Gazi olayları
Ergenekon iddianamesinin 254. sayfada "9 No'lu gizli tanık (...) Gazi Mahallesindeki Kahvehane taramasının Veli Küçük'le birlikte hareket eden Osman Gürbüz'ün gerçekleştirdiğini, aynı oluşum içinde Sedat Peker'in de olduğunu beyan etmiştir" deniyor.
260. sayfada Sedat Peker'in "Bunlar cahil, Bunlar birkaç kişi o Ayhan Çarkın, Korkut Eken, Semih filan. Böyle sağda solda birkaç kahveye mahveye ateş edip ortalığı karıştırıp. Gazeteci diyordu ki amaç ortalığı karıştırmak. Öyle üç beş tane faili meçhul cinayet yapacağız. Ortalık karışacak. Bir de bunların sonu kötü olacak" dediğine yer veriliyor.
22 kişi öldürüldü
12 Mart 1995'te Alevilerin yoğun olarak yaşadığı Gazi Mahallesi'nde kimliği belirlenemeyen kişiler üç kahvehane ve bir işyerini taramış, bir kişiyi öldürmüştü.
Polisin müdahale etmemesini protesto için toplananların üzerine polis ateş açtı; bir kişi öldü onlarca kişi yaralandı.
Ertesi gün süren gösterilerde 15 kişi öldürüldü. Sokağa çıkma yasağı ilan edildi. 15 Mart'ta Ümraniye'de yapılan gösteride de polisin müdahalesi üzerine beş kişi öldü.
Olayların ardından yapılan yargılamada sadece iki polis mahkum oldu; 2002'de yattıkları süre nedeniyle serbest kaldılar. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Türkiye'yi yaşam hakkı ve yargıya etkin başvuru hakkının ihalalinden toplam 510 bin avro tazminata mahkum etti.(EÜ)