Eski AİHM yargıcı Rıza Türmen, Anayasa Mahkemesi'nin tutuklu gazeteciler Şahin Alpay ve Mehmet Altan'la ilgili hak ihlali kararının ağır ceza mahkemelerince reddedilmesiyle ilgili olarak, "AYM kararının uygulanmamasıyla yeni ihlaller oluştu" dedi.
Deutsche Welle’ye konuşan Türmen, “Türkiye'de daha önce de Anayasa Mahkemesi’nin verdiği idari kararlar uygulanmadı. Fakat hiçbir zaman alt mahkeme ‘Ben Anayasa Mahkemesi’nin kararlarını tanımayacağım’ demedi. Bu bir ilk” diyerek bu tartışmanın bir “hukuk devleti tartışması” olduğunu vurguladı.
“Anayasa Mahkemesi kararlarının alt mahkeme tarafından bozulması gibi tuhaf bir durum sadece Türkiye’de görülebilir. Dünyada böyle bir örnek hiç hatırlamıyorum. Bu tartışma aslında bir hukuk devleti tartışmasıdır. “Türkiye bir hukuk devleti mi, değil midir?” Buna karar verecek. Burada iki eşit görüş ve iki eşit taraf arasında bir tartışmadan söz etmiyoruz. Buradaki mesele, hukuk devletinin varlığı ya da yokluğudur.”
“İç hukuk yolunun ne kadar etkisiz olduğu ortaya çıkacak”
AYM kararının ardından gazetecilerin hala tutuklu olmaları için hiçbir hukuki dayanağın kalmadığını söyleyen Türmen, gazetecilerin hukuksuz bir şekilde hapiste tutulduğunu, AYM kararının uygulanmamasının yeni hak ihlalleri doğurduğunu belirtti.
“Anayasa Mahkemesi’nin tespit ettiği ihlaller dışında yeni ihlâller oluşmuştur. İkincisi, 13. Ağır Ceza Mahkemesi, ‘Gerekçeyi okuduk serbest bırakıyoruz’ derse, bu gecikmenin doğurduğu hak ihlali vardır.
“Ayrıca Türkiye’de iç hukuk yolunun ne kadar etkisiz olduğu ortaya çıkacak. AİHM, ‘bireysel başvuru hakkı için önce Anayasa Mahkemesi’ne gidin’ diyordu. Ama bu yolun işlemediği görülüyor. Talimatla, birinci derece mahkeme, Anayasa Mahkemesi’ni dinlemiyor ve bu hak arama yolu etkisiz hale getiriliyor.
“Türkiye’de iç yargı yolunun etkili olmadığı ortaya çıkar. O zaman AİHM, ‘AYM’ye gitmeye gerek yoktur, direkt bana gelin’ diyecektir. Bundan sonra Anayasa’da tanınmış olan bireysel başvuru hakkı uygulanmaz hale gelir. Bireysel başvuru bakımından Anayasa Mahkemesi’nin hiçbir işlevi kalmadığı için AİHM, başvuruları direk kabul eder.”
"Yerel mahkeme gerekçeleri inandırıcı değil"
Ağır Ceza Mahkemesi’nin ret gerekçelerini “Hiç inandırıcı değil” diye değerlendiren Türmen, mahkemenin “AYM’nin yetki gaspı yaptığına” dair gerekçesine de şöyle karşı çıktı:
“AYM, üç gazeteciyle ilgili tutuklama kararının hukuka uygun olup olmadığına bakar. Bunu incelerken, AYM, bu kişilerle ilgili tutuklamaya yol açacak kuvvetli ve makul şüpheler olup olmadığına bakmak zorundadır. Kuvvetli şüphe şu demek; öyle deliller olacak ki, üçüncü tarafsız bir kişi, suçlanan kimselerin suç işlediğine ikna olacak. Buna karar verebilmesi için o delillere bakması lazım. Delillere bakmadan karar veremez. Bu ihlalin ya da şikayetin tabiatından ortaya çıkan bir durum. Ortada tutuklamayı gerektirecek, delil ya da kanıt yok. Sadece yazılar ya da konuşmalar var”
"Türkiye'nin hukuk devletinden ne kadar uzak olduğunun ilanı olur"
“AYM’nin dosyayı bilmediği yönünde gerekçe de son derece saçma bir argümandır” diyen Türmen, Avrupa Konseyi’nde AİHM’e taraf 47 ülkeden hiçbirinde hakimlerin “delilleri gizli tutuyorum” demediğini belirterek, “Delilleri açıklamazsa, ortadaki delillere göre, ona göre değerlendirme yapar. AİHM de buna göre değerlendirme yapacaktır. Açıklayamıyorsan, öyle bir delil yok demektir. Sadece bu yüzden ihlâl çıkar. Açıklanmayan delilin varsa, dosyada ne olduğunu bilmeden nasıl tutuklamaya itiraz edilecek?” diye konuştu.
“En ufak bir hukuk devleti kırıntısı varsa, mahkemeler AYM’nin kararını uygular ve tahliye kararı verir” diyen Türmen, AYM kararının yerine getirilmemesinin Türkiye’nin itibarı açısından ağır sonuçlar doğuracağını vurguladı.
Türmen “Türkiye’de yargının bağımsız olmadığı ve ülkenin hukuk devletinden ne kadar uzak olduğunu çok açık bir biçimde dünyaya ilan etmiş olursunuz” diyerek sözlerini şöyle bitirdi:
“AİHM, ihlal kararı verecek. Türkiye, AİHM kararını uygulamak zorunda. Uygulamak demek, ihlal nedenini ortadan kaldırarak, gazetecileri serbest bırakmak demektir.”
Rıza Türmen hakkındaHukukçu ve siyasetçi. Demokrasi için Birlik’te yer alıyor. Eski AİHM yargıcı (1998-2008) ve eski CHP Milletvekili. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde eğitim gördü, Kanada’da yüksek lisans eğitimi aldı, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'de doktorasını tamamladı. Dışişleri Bakanlığı'nda çeşitli görevlerde bulundu, 1985'te Singapur'a atanarak Türkiye'nin en genç büyükelçilerinden oldu. 1995-1996 yıllarında da Bern Büyükelçisi ve 1996-1998 yılları arasında da Avrupa Konseyi daimi temsilcisi oldu. |
Ne olmuştu?
AYM tutuklu gazeteciler Şahin Alpay, Mehmet Altan ve dokuz ay tutuklu kaldıktan sonra tahliye edilen Turhan Günay'ın bireysel başvurularında hak ihlali kararı vermiş ve Altan ile Alpay'ın tahliyelerine hükmetmişti.
AYM'nin “kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı” ve “ifade ve basın özgürlüklerinin” ihlal edildiği yönünde karar verdiği gazeteci Şahin Alpay için 13. Ağır Ceza Mahkemesi, Mehmet Altan için 26. Ağır Ceza Mahkemesi tutukluluğun devamına karar verdi.
AYM kararının ardından Alpay’ın avukatlarının yaptığı ikinci tahliye başvurusu da İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından “AYM'nin delil değerlendirmesi ve yerindelik incelemesi yapamayacağı”, “tutukluluk halinin devamını gerektirir olguların olup olmadığını takdir yetkisinin yerel mahkemede olduğu” gerekçesiyle reddetti.
Şahin Alpay, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından 27 Temmuz 2016'daki ilk gözaltı dalgasında gözaltına alındı. O zamandan beri tutukluydu.
Mehmet Altan ise 27 Temmuz 2016'daki ilk gözaltı dalgasında gözaltına alınmış ve 22 Eylül’de tutuklanmıştı.
Alpay Zaman davasında, Altan ise darbe girişimi medya davasında tutuklu olarak yargılanıyordu. (EA)