Haberin İngilizcesi / Kürtçesi için buraya tıklayın
Diyarbakır’ın Sur ilçesinde 8 Ocak 2016’da öldürülen ve cenazesi ailesine verilmeyen Rozerin Çukur’un cenazesi tespit edildi.
Dicle Haber Ajansı’nın (DİHA) haberine göre DNA eşleşmesi sonucu Rozerin Çukur’un cenazesinin, Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde tutulduğu aileye bildirildi.
Aile cenazeyi aldıktan sonra önce Yeniköy Mezarlığı'ndaki morga getirecek, ardından yarın sabah (7 Haziran) saat 09.00'da defnetmek üzere Dicle ilçesinin Herîdan köyüne götürecek. Aile aylar öncesinden cenazenin gömüleceği mezarlığı hazırlamıştı.
Beş ay sonra tespit
16 yaşındaki Rozarin Çukur, Fatihpaşa Mahallesi'ndeki Süleyman Nazif İlkokulu yakınlarında öldürülmüştü. Çeşitli haber sitelerinde Çukur’un keskin nişancılar tarafından vurulduğu yazılmıştı.
Çukur ailesi, cenazeleri bulunmayan diğer ailelerle, Dicle Fırat Kültür Merkezi'nde nöbete başladı.
İlçeden Mayıs ayında cenazeler çıkarıldı. Çukur ailesi kan örnekleri verdi.
İstanbul Adli Tıp Kurumu'ndan 4 Haziran’da gelen DNA eşleşme sonuçlarına göre, şu ana kadar ilçenden çıkarılan 80'e yakın cenaze arasında Rozerin Çukur’un cenazesi çıkmadı.
Rozerin Çukur'un babası Mustafa Çukur DİHA’ya yaptığı açıklamada Pazartesi günü (6 Haziran) bir kez daha savcılığa başvuruda bulunacağını söyledi.
Savcılık’tan yanıt bugün geldi.
Ailesi anlatıyor
Gazeteci Semra Pelek'in hazırladığı videoda Rozerin Çukur'un annesi Fahriye Çukur'un cenazesinin kendisine teslim edilmesini talep ediyor, "Elinizden bir şey geliyorsa yapın" diyerek herkesten yardım istiyordu.
Fahriye Çukur, Diyarbakır'a barış nöbeti için giden kadınlarla gerçekleştirilen forumda şöyle diyordu:
"Buraya gelen tüm kadınları selamlıyorum. Rozerin, 16 yaşında lise öğrencisi genç bir kızdı. Hayali doktor olmaktı, psikolog doktor olacaktı. Onun hayalini yıktılar. Başka Rozerinlerin hayalleri yıkılmasın. Cenazemizi versinler istiyoruz. Onun suçu nedir? Suçu, Kürdüz... Şehit annesi tüm annelere saygı duyuyorum."
Gazeteci Vecdi Erbay, Rozerîn'in Evinde Uyku Unutulmuş başlıklı haberinde, Rozarin Çukur'un babası Mustafa Çukur'un kızının öldürüldüğü güne dair sözlerine yer vermişti.
"... Zaten hiç beklememişler barikatın arkasına geçmesini. Kızının arkadaşlarından ders notlarını almak üzere Sur'a gittiğini öğrendiğinde telefona sarılmış hemen. Telefona cevap veren olmamış önce, daha sonraki aramalarda telefon hep kapalıymış. Kalkıp Sur'a gitmiş, polis barikatındaki yetkililerle konuşmuş, 'Kızım Sur'da, izin verin gidip alayım' demiş. İzin vermemişler.
"Sonra o haberi okuduk.' Rozerîn'in vurulduğunu haberlerden öğrenmiş. Doğru mu değil mi duyduğu, kesinleştirmek için çalmadık kapı bırakmamış. 'Polis gibi sorular sordu bana' diyerek anlatıyor Valiyle yaptığı görüşmeyi. 'Vali, 'Bizde bilgi yok, siz yerini belirleyin, koridor açalım, gider alırısınız' dedi. Onlar bilmiyorsa biz yerini nerden bilelim? Sur'a onlar girebiliyor, kimi vurduklarını onlar biliyor. Biz haberi medyadan duymuşuz zaten."
"Sonra söylentiler duymuş Mustafa Çukur. 'Bir haber aldık ki cenazesi sokaktadır, sonra dediler ki devlet gizlice defnetmiş. Neye inanacağımızı şaşırdık. Onu telefonla arıyorum bazen. Belki yaşıyordur, çatışmalar devam ettiği için gelemiyordur. Belki şarjı bittiği için telefonu kapalıdır, bu nedenle bizi arayamıyordur. Böyle düşünüyorum. Uykuyu unuttum zaten, gece saat 3'te, 4'te arıyorum bazen, belki açılmıştır telefonu diye..." (BK)