Haberin Kürtçesi / İngilizcesi için tıklayın
Lyon 1 Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Tuna Altınel, bir barış akademisyeni.
Altınel, Şubat 2019’da Fransa’da “Cizre bodrumlarına ilişkin” düzenlenen bir konferansta simültane yaptığı çeviriden ötürü tutuklanarak Balıkesir Kepsut L Tipi Cezaevi’nde konuldu.
Doç. Dr. Altınel, tutukluluğunun 81. Gününde bugün Balıkesir 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde “örgüt üyeliği” suçlamasıyla hakim karşısına çıktı.
Altınel: Demokrasi dostları burada
Aralarında siyasetçi, gazeteci ve akademisyenlerin de bulunduğu çok sayıda kişi destek için Balıkesir Adliyesi'ne geldi. Doç. Dr. Altınel, duruşmadaki beyanında şunları söyledi:
“Bugün Türkiye’nin ve dünyanın çeşitli yerlerinden demokrasi dostları burada. Bakışlarını sırtımda hissediyorum, bu yüzden sırtım pek.
AKLRA, ya da Lyon ve Rhône-Alpes Kürt Dostluk Derneği’nin 21 Şubat 2019 tarihinde düzenlediği etkinliğe katıldığım için karşınızda bulunmaktayım. Terör örgütü üyeliğiyle suçlanmaktayım. Bu sonuca varmak için iddianame adlı metnin yazarı iki somut olguya dayanmaktadır: Bir adı geçen derneğe üyeliğim; iki sözü geçen etkinlik.
Bu iki olguya ayrı ayrı değinmek isterim. Dernekle başlayayım. Hakkımdaki bu davaya kaynak olan istihbarat yazısında üyesi olduğum AKLRA’nın ‘PKK/KCK terör örgütünün bir uzantısı’ olduğu iddia edilmektedir.
"Fransa yasalarına göre kurulmuş bir dernek"
Suç türümün örgüt üyeliği olduğunun ispatlanmaya çalışıldığı son paragrafta ise derneğin ‘PKK/KCK silahlı terör örgütü ile birlikte faaliyet yürüttüğü değerlendirilmektedir.
AKLRA Fransa yasalarına göre kurulmuş, yasal bir dernektir. 2013 yılında, şu anda da başkanı olan Fransa vatandaşı Thierry Lamberthod ve arkadaşları tarafından kurulmuştur. Yönetim kurulunun bütün üyeleri Fransızdır.
Belirli bir siyasi çizgisi olmayan derneğin amacı Kürt kültürünü tanıtmak, Kürt halkının haklarının tanınmasını sağlayacak platformlar oluşturmak, barış amaçlı ekonomik, sosyal, kültürel projelere katkıda bulunmaktır.
"Etkinliğin amacı farkındalık oluşturmaktı"
Uzun lafın kısası, böyle bir derneğin bir terör örgütünün uzantısı olması mümkün değildir. Herhangi bir terör örgütü ile olası bir bağının Fransa devleti tarafından görülmemesi veya görüldüğü takdirde buna müdahale edilmemesi de mümkün değildir.
Zaten ne Dışişleri Bakanlığı’nın istihbarat yazısında, ne de iddianamede, üyesi olduğum dernek ile PKK/KCK arasında bir bağ olduğuna dair somut tek bir bilgi ya da delil yoktur.
Gelelim sözü geçen etkinliğe. Etkinlik üyesi olduğum dernek tarafından düzenlenmiştir. Ben de derneğin bir üyesi olarak gerçekleşmesine katkıda bulundum.
Amaç tanıklıklara dayalı bir tartışma ve bellek çalışması yapmak, farkındalık, duyarlık oluşturmaktı. Hiçbir şekilde yasal ya da yasadışı herhangi bir örgütün propagandasını yapmak söz konusu değildi.
Faysal Sarıyıldız etkinlikte konu edilen olayların olduğu dönemde Şırnak milletvekili ve birinci elden tanığı olduğu için seçildi ve davet edildi. Lyon’a geldiğinde kendisine, etkinliğin bir siyasi propaganda çalışması olmadığı konusundaki hassasiyet açıkça anlatıldı.
Katkısı bu çerçevede oldu. Bir konuşma yaptı, görseller paylaştı, soruları yanıtladı. İddianamenin 9. sayfasında yazılı iddianın aksine etkinliği ne sunmuş ne de yönetmiştir. Bir fotoğraftan böyle sonuç çıkarılmasına ancak 2 günde çiziktirilen bir iddianamede rastlanır.
"Simültane çevirinin Fransızca - Türkçe bölümünü üstlendim"
Etkinliğin kapsamında bana Türkçe ve Fransızca dilleri arasındaki iletişim düştü. Bu iki dile aynı anda en çok hakim olan tek üye ben olduğum için simültane çevirinin Fransızca-Türkçe bölümünü üstlendim.
Ya da, iki günde çiziktirilen iddianameye bakılacak olursa ‘en görünür biçimde...’ rol oynadım. Yeniden vurgulamak isterim, Faysal Sarıyıldız’la birlikte sunmak diye bir şey söz konusu değildir.”
Zaten gece boyunca sahneye gelen insan sayısı dörttür. Bunlardan biri de dernek adına ilk konuşmayı yapan yönetim kurulu üyesi Gilles Lemée’dir. Faysal Sarıyıldız’ın katılımı ise tanıklıktan ibarettir.
Derneğin kültürel, toplumsal ilkeleri çerçevesinde bir sorun ortaya konmuş, hatırlatmalar yapılmış, tanıklıklar aktarılmış ve gelip izleyen herkes vicdanıyla baş başa bırakılmıştır.
"Bir ay boyunca her kapıyı çaldım"
Peki bunun ardından ne oldu? Ben hedef seçildim, yargısız infaza uğradım. Dışişleri Bakanlığı, Lyon Konsolosluğu hassas konulara dokunan bir etkinliğin düzenlenmesine katılan bir T.C. vatandaşı olduğum için hakkımda casusluk yaptı.
Sık sık geldiğim Türkiye’ye 12 Nisan 2019’daki son girişimde hiçbir açıklama yapılmadan pasaportuma el kondu. Sınırda beklerken beni sorgulayan sivil polisin ‘Ooo hocam, sizin hakkınızda çok şeyler var’ türünden saygısızlıklarından öteye bilgi verilmedi.
İstanbul’da bir ay boyunca aklıma gelen her kapıyı çaldım, hiçbir tatminkar yanıt alamadım. Sonunda kendi ayağımla Balıkesir’e geldim.
Balıkesir Valiliği pasaport tahdit şubesinde ‘boşuna gelmişsiniz’ diyerek bilgi vermeden beni başından savan memur bunun ardından ucuz bir numarayla beni valiliğe çağırdığında deyim yerindeyse koşa koşa gittim.
Sanki kaçma çabası içinde olan bir suçluymuşum gibi Balıkesir Valiliği önünde gözaltına alındım, hiçbir açıklama yapılmadan Terörle Mücadele Şubesi’ne götürüldüm. Ertesi gün olan 11 Mayıs’ta ‘terör örgütü propagandası’ yaptığım iddiasıyla tutuklandım.
Tutuklanmamın üzerinden birkaç saat geçmeden Balıkesir Valiliği her türlü masumiyet karinesini hiçe sayarak yayınladığı bir basın açıklamasıyla beni ‘terör örgütü propagandası yapan akademisyen’ olarak ilan etti.
"Valilik açıklamasıyla hazırlanan haber metni"
Yargısız infazım bununla da bitmedi, Yeni Akit gazetesi sanki valilik açıklamasını birisi kulağına üflemişçesine aynı gün saat 18.15’te ‘PKK propagandası yapan akademisyen tutuklandı’ başlıklı bir haber yaptı.
Haberin altbaşlığını aynen aktarıyorum: ‘Fransa’nın Lyon şehrinde eski HDP milletvekili Faysal Sarıyıldız’ın konuşmalarını anında Fransızca’ya çeviren PKK’lı akademisyen mahkemece tutuklandı’.
Haberin metni valilik açıklamasının aceleyle hazırlanmış bir kopyasıydı. Öyle ki Faysal Sarıyıldız’ın isminin yanındaki, parantez içindeki ‘aranıyor’ ibaresi, “Faysal Sarıyıldız’ın ‘Aranıyor’ konulu konuşması” diye aktarılmıştı.
Bu yargısız infaz ve hedef gösterme sürecinin sonunda talimatla yazılmış olduğu izlenimi veren bir iddianame iki gün içinde hazırlandı. Ama minare kılıfa sığmamıştı.
"Ben bir terör örgütünün üyesi değilim"
Tutuklanmam için başvurulan ‘terör örgütü propagandası’ suçlaması maruz kaldığım haksız ve önyargılı tutumu açıklamaya yetmiyordu. Vites büyütüldü. Herhangi bir dayanağı, tutarlılığı olmayan suçlamalarla sevk maddem ‘terör örgütü üyeliği’ne yükseltildi.
Sayın hakimler, ben herhangi bir terör örgütünün üyesi değilim. Tek yaptığım ve 3 aya yakın bir süredir tutuklu olmamın nedeni yasal bir derneğin yasal bir etkinliğinin düzenlenmesine katkıda bulunmuş olmaktır.
O günlerde yaşananlar 2015 yılının ortalarından itibaren ulusal ve uluslararası hak örgütlerinin raporlarına, AİHM’ninkiler başta olmak üzere yargı kararlarına konu olmuştur.
"Beraat kararı verilmesini talep ediyorum"
Son olarak AYM Genel Kurulu tarafından, imzacısı olduğum ve yine aynı dönemdeki hak ihlallerini tartışan ‘Bu Suça Ortak Olmayacağız’ başlıklı metni imzalayan akademisyenlerin cezalandırılmalarının hukuka aykırı olduğuna karar verilmiştir. Görünen o ki, siyasi iktidar bu konunun konuşulmasından, sorgulanmasından ve böylece aydınlığa çıkarılmasından rahatsızdır.
Halbuki gerçekler karşıt fikirlerin yasaksız biçimde ifade edilmesiyle ortaya çıkar. Açık, hoşgörülü, demokratik bir toplum haline gelmek istiyorsak en rahatsız edici gerçekleri bile aydınlığa çıkarmak için çaba sarf etmekten, bu gerçeklerle yüzleşmekten başka yol yok.
O halde, bu yolu yürümeye çalışanlardan neden korkuluyor? Neden onlara isnat edilecek suçlar üretilmeye çabalanıyor? Aksine, önleri açılmalı, desteklenmelidirler.
Çünkü, gerçeklerle yüzleşmek demokrasileri güçlendirir, zenginleştirir, yüceltir. Benim gerçekleri araştırma çabalarımsa, desteklenmekten geçtim, bana karşı alçakça bir kumpasın hazırlanmasını tetiklemiştir.
Mahkemenizin hakkımda kopartılan bu gürültüye itibar etmemesini, bu haksızlığa alet olmamasını ve derhal beraat kararı vermesini talep ediyorum.
"Kaçmak gibi niyetim olsa Türkiye'ye gelmezdim"
Tutuklanmam için gösterilen nedenlerden bir tanesi kaçma şüphesiydi. Bu konuda emniyet ifademin iddianameye itinayla alınmayan bir cümlesini hatırlatmak isterim: ‘Türkiye’yi aşağılamak isteseydim kesinlikle Türkiye’ye gelmezdim.
Kaçma şüphesi iddiasına karşı aynı cümleyi biraz değiştirerek yinelemek istiyorum: ‘Kaçmak gibi bir niyetim olsaydı, Türkiye’ye gelmezdim. Sözün özü, özgürlük talep ediyorum.”
TIKLAYIN - Tutuklu Akademisyen Tuna Altınel'in İlk Duruşması 30 Temmuz'da
Avukatlar: Dünya genelinde 6500 imza toplandı
Duruşmada Doç. Dr. Altınel’in ardından avukatları söz aldı. Avukatlar özetle şunları söyledi: “Çok sayıda uluslararası matematik derneği de Tuna’nın neden tutuklu olduğunu sormaktadır.
Dünya genelinde toplanan 6500 civarı imza var. Müvekkilin serbest kalması için toplanan imzalar, mahkemeye sunulmak üzere bize iletildi. Çok değerli kurum ve kişilerin imzaları var bu metnin altında.
"Derhal beraatini talep ediyoruz"
Müvekkilimiz 81 gündür bekliyor. Biz de lafı uzatmayacağız. Şimdilik işin esasına girmeyeceğiz. Derhal beraatini istiyoruz. Arkadaşımızı buradan alıp gitmek istiyoruz, bize verilmesini talep ediyoruz. Siz bir karar verdiğinizde bütün dünya mahkemeleri adına bir karar vermiş olacaksınız.
Bu değerli matematikçi bir toplantıya katıldığı için terör örgütü üyesi olarak değerlendirilebilir mi? Dosyada örgüt ilişkisine dair hiçbir şey yok. Ceza yargılaması delile dayanır. Derhal beraatini talep ediyoruz.”
Savcı adli kontrolle tahliye istedi
Duruşma savcısı birleştirme uyuşmazlığından ötürü dosyanın Yargıtay 5. Daire’ye gönderilmesi ve Altınel'in tutuklu olduğu süre göz önünde bulundurularak adli kontrolle tahliye edilmesi yönünde mütalaa verdi.
Duruşmalardan vareste tutuldu
Balıkesir 2. Ağır Ceza Mahkemesi, tutuklu barış akademisyeni Doç. Dr. Tuna Altınel’in adli kontrol tedbiri uygulanmaksızın tahliyesine karar verdi. Altınel, sonraki duruşmalardan da vareste tutuldu.
1996'dan beri Lyon'da
Doç. Dr. Altınel, 1996'dan beri Fransa başta olmak üzere yurtdışındaki üniversitelerde birçok başarıya imza atmış bir akademisyen.
İstanbul Boğaziçi Üniversitesi'nde matematik ve bilgisayar bilimlerinden mezun olduktan sonra, doktora derecesini Rutgers Üniversitesi'nden ( New Jersey, ABD ) Gregory Cherlin başkanlığında aldı.
Alexandre Borovik ve Gregory Cherlin ile birlikte, Cherlin-Zilber düşüncesinin önemli bir örneğini kanıtladı.
Alanında yayınlanmış 26 makalesi olan Altınel, Grup teorisi ve matematiksel mantık konusunda uzman.
Altınel’in serbest bırakılması için çağrılar
Altınel’in serbest bırakılması için bugüne kadar gerek Fransa hükümeti gerek görev yaptığı üniversiteden dostları çok sayıda girişimde bulundu.
* Lyon 1 Üniversitesi’nden akademisyenler Tuna Altınel Destek Komitesi’ni oluşturarak Fransa’da eylemler düzenledi. Komite Altınel’in serbest bırakılması için imza kampanyası başlattı.
* Fransa Ulusal Yüksek Eğitim ve Araştırma Konseyi (CNESER) Fransa’nın Avrupa Birliği, Yükseköğretim ve Dışişleri bakanlarından Türkiye’de akademisyenlerin ifade özgürlüğüne saygı duyulması için yapılması gereken ne varsa yapılmasını talep etti.
* Fransa Yükseköğretim Bakanı Frédérique Vidal ise konuya ilişkin 16 Mayıs’ta yaptığı konuşmada Türkiyeli meslektaşı için derin endişe duyduğunu belirterek Altınel’in bir an önce Fransa’ya dönüp görevinin başına geçmesi gerektiğini söyledi.
* Avrupa Matematik Derneği’nden 14 Mayıs günü açıklama yapılarak insan haklarına yönelik bir ihlal olduğunu söyledi. Altınel’in derhal serbest bırakılmasını ve öğretime ve araştırmaya devam etmek için Fransa'ya dönmesine izin verilmesini talep etti.
* Fransa Dışişleri Bakanlığı da, yazılı bir açıklama yaparak, Altınel'in Türkiye'de tutuklanmasından “kaygı duyduklarını” belirtti.
* Fransa Üniversite Rektörler Birliği (CPU) , Fransa'daki Türkiye Büyükelçiliği ile görüşerek Altınel’in serbest bırakılmasını istedi.
* Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian, Ankara’ya yapacağı ziyaret öncesi Altınel’in durumundan “büyük endişe duyduklarını” ve görüşmelerde bunu gündeme getireceğini söyledi.
TIKLAYIN - Fransalı ve Türkiyeli Akademisyenlerin Ortak Talebi: Tuna Hoca Serbest Bırakılsın
Türkiye'den çağrılar
* Galatasaray Liseliler Altınel'in düşüncelerini özgürce ifade etme hakkını savunmak için imza kampanyası başlattı.
* BirAraDa Derneği ve Barış İçin Akdemisyenler Altınel’e kartpostal yolladı.
* Barış İçin Akademisyenler Altınel'in serbest bırakılması için Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi önünde birçok kez eylem düzenledi.
* Üniversite Öğretim Üyeleri Derneği, yayımladıkları yazılı açıklamayla Altınel'in serbest bırakılmasını istedi.
Barış akademisyeni olarak da yargılanıyor
“Bu Suça Ortak Olmayacağız” bildirisinde de imzası bulunan Altınel, 16 Temmuz'da, 29. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen son duruşmasına tutuklu bulunduğu cezaevinden SEGBİS ile bağlanmıştı. (DB)
Fotoğraf Twitter'dan alınmıştır.