Bir Osmanlı şehzadesinin adı, anılarda da olsa Yunan komünistlerinin yaşadıklarıyla nasıl kesişir? Biraz akademik kaçacak belki ama konu mekânsal bellekle ilgili.
Osmanlı tarihinin son dönem şehzadelerinden Yusuf İzzettin Efendi’nin ilginç bir yaşam öyküsü var. Şehzadenin yaşamına ilişkin bilgileri geçenlerde Okan Çil’in bianet’te yayınlanan “Başkatip” başlıklı yazısında bulabilirsiniz. Halit Ziya Uşaklıgil’in Saray ve Ötesi adlı kitabına ilişkin yazı, son dönem Osmanlı Sarayında olup bitenlere ve bu arada İzzettin’in öyküsüne ışık tutuyor.
İzzettin, son padişahlardan Abdülaziz’in oğlu, 1857’de doğmuş ve tahtın varisi yani veliaht. Padişahlık sırası Vahdettin’den önce onda, ama saraydaki gergin ortam İzzettin’in akıl sağlığına hiç iyi gelmiyor. Gerilimli yıllar içinde geçen yaşamına 1916’da son veriyor. Alışılmışın dışında aykırı denilebilecek bir politik yaşamı olan, hatta Çanakkale cephesini ziyareti sırasında Enver’e herkesin önünde posta atan İzzettin’in öldürüldüğüne ilişkin görüşler de var.
1645’te Osmanlı yönetimine geçen Girit, 19. yüzyıl boyunca isyanlarla çalkalanmış, 1898’de otonom Girit Devleti’nin kurulmasıyla adada Osmanlı egemenliği sona ermiş. Abdülaziz 1867’de adanın Hıristiyan halkı için bazı iyileştirici önlemler getirdiyse de başarılı olamamış. İşte veliahdın adı verilen kale bu dönemde, 1870’lerin başında Rauf Paşa’nın valiliği sırasında inşa edilmiş.
* Kalede hapishane giriş kapısı
İzzettin Kalesi Hanya kentinin 15 kilometre doğusunda, Kalami’nin Suda Körfezine bakan kıyısında, bir tepe üzerinde bulunuyor. Başlangıçta denizden gelecek saldırılara karşı askeri amaçlarla inşa edilen kale, Osmanlılardan sonra hapishane olarak kullanılıyor. Kalede yatanlar üzerinden Girit’in ve Yunanistan’ın yakın tarihini okumak olanaklı.
Daha sonra Başbakan olacak ve Anadolu seferini başlatacak olan Venizelos’un bile İzzettin Kalesinde yatmışlığı var. 1925-1926 yıllarında Yunanistan’ı diktatörlükle yöneten Theodoros Pangolos döneminde kale siyasal mahkûmlar için kullanılıyor. İşin ilginci, Pangolos da iktidarda düştüğünde 2 yıl bu kalede hapsediliyor.
* Siyasi tutuklular kalenin avlusunda (1950’ler)
İkinci Dünya Savaşı yıllarında İzzettin kalesi Almanya işgal kuvvetleri tarafından kullanılıyor. 1948’den itibaren İç Savaş’ta yenik düşen solcuların tutulduğu, işkenceye uğradığı, ölüm cezalarının infaz edildiği bir hapishane olarak ünleniyor. 1967-1974 yılları arasında Yunanistan’ı yöneten Albaylar Cuntası da siyasal mahkûmların bir bölümünü bu kalede tutuyor.
İzzettin Kalesi’nin, yüz yıllık geçmişi ile Yunanistan halkının belleğinde önemli bir yeri var. Kale, ülkenin yakın tarihine ilişkin filmlere konu oluyor. Ünlü yönetmen Pantelis Voulgaris’in “Taştan Yıllar” (1985) ve “Son Not” (2017) adlı filmlerinin bazı bölümleri bu mekânda çekiliyor. Bir başka ünlü yönetmen Theo Angelopoulos’un 1972’de çektiği ve Albaylar Cuntası dönemi sansüründen ustaca geçirdiği “1936 Günleri” filmi de bu kalede geçiyor.
Yunan komünistleri İzzettin Kalesi anılarını canlı tutuyor. Kalede değişik etkinlikler düzenliyorlar. Kalenin restore edilerek korunmasını istiyorlar. Kale, Suda körfezindeki ABD – NATO deniz üssüne yakınlığı dolayısıyla antiemperyalist protesto gösterilerine de sahne oluyor.
İzzettin Kalesi son 30-40 yıldır kaderine terk edilmiş durumda. 1986’da tarihi anıt olarak tescil edilen ve Kültür Bakanlığının sorumluluğuna verilen kale, 2007’de “Kamu Gayrimenkul Şirketi” ETAD’a devrediliyor. Bu devirle özelleştirme yolunun açılması tepkilere neden oluyor. Geçtiğimiz yıl tepkiler yoğunlaşıyor. Parlamentoda soru önergesi veriliyor, yerel yönetimin kaleye sahip çıkması isteniyor. Sonunda ilgili bakan kalenin korunacağı, özelleştirilmeyeceği güvencesini veriyor.
* Kalenin bugünkü durumu
Sonuçta İzzettin Kalesi şimdilik özelleştirmeden kurtarılmış durumda ama geçmişine saygılı bir yaklaşımla onarılması ve yeniden işlev kazandırılması gerekiyor. Bilmiyorum bu eski Osmanlı mirasına Türkiye’den de sahip çıkanlar olur mu? Ümit edelim, kale iki ülke arasında barış ve dostluğun simgelerinden biri haline gelir.
Son olarak ekleyelim; Girit’te bu Osmanlı mirasına sahip çıkan tutumun herkes tarafından paylaşıldığını sanmayın. Bir süre önce, Hanya’da bazı sokaklara Osmanlı dönemi Girit valilerinin adlarının verilmesinin bağnaz çevrelerce tepkiyle karşılandığını hatırlatalım. Tepki duyulan adlar arasında İzzettin Kalesi’nin inşaatını yaptıran Rauf Paşa ile birlikte Sırp asıllı Beroviç Paşa ve Rum asıllı Fotiyadis Paşa da bulunuyordu. Belediye, bu kişiler Girit tarihinin önemli birer parçası diyerek kararını değiştirmedi. (AŞ/AS)