"Newroz ateşi, en çok barışla yanar."
Newroz, binlerce yıllık bir direnişin, yeniden doğuşun ve baharın müjdecisidir. Doğanın uyanışı gibi, halkların da umutlarını yeşerttiği bu gün, sadece bir bayram değil, aynı zamanda özgürlüğün, dayanışmanın ve umudun simgesidir. Yüzyıllardır süregelen kutlamalar, kültürel bir miras olmanın ötesinde, toplumsal birlikteliğin ve ortak geleceğin bir teminatı olmuştur.
Bu yıl, Newroz’un adını barış koymak, onu yalnızca coşkuyla kutlamak değil, aynı zamanda yeni bir başlangıç için bir çağrı yapmak anlamına gelir.
Barış, tıpkı Newroz ateşi gibi, insanları bir araya getiren, kalpleri ısıtan bir güce sahiptir. Savaşın, çatışmaların ve ayrışmaların gölgesinde geçen yılların ardından, barışa olan özlem her zamankinden daha büyüktür. Bu Newroz, geçmişin acılarından ders alarak, geleceği ortak bir umutla inşa etmenin adımı olabilir. Ateşin etrafında birleşen eller, farklı dillerde söylenen şarkılar, barışın gerçek anlamını hepimize hatırlatabilir. O halde, bu yıl Newroz’un adı barış olsun ve herkes için yeni bir başlangıcın ışığını yaksın.
Barışın sadece silahların sustuğu, savaşların bittiği bir dönem olmadığı, aksine insanların birbirlerine dürüst ve samimi davrandıkları bir ortam olduğu söylenebilir.
Bu açıdan bakıldığında, "Barış, insanların birbirlerine gerçek adlarını söyledikleri zamandır." ifadesi, toplumsal barışın sadece fiziksel güvenlikten ibaret olmadığını, aynı zamanda bireylerin kimliklerini özgürce ifade edebildikleri bir ortamın varlığına dayandığını vurgular.
İnsanların birbirlerine gerçek isimlerini söyleyebildiği bir dünya, onların kimliklerini saklama gereği duymadığı, korkusuzca var olabildiği bir dünyadır. Tarih boyunca, baskı altındaki birçok toplumda bireyler, gerçek kimliklerini gizlemek zorunda kalmıştır.
Etnik, dini, kültürel veya siyasi kimlikler bazen öyle büyük bir tehdit unsuru haline gelmiştir ki insanlar takma isimler kullanmak, kimliklerini saklamak ya da olduklarından farklı görünmek zorunda kalmışlardır.
Bu durum, özellikle azınlık topluluklarında, siyasi muhaliflerde ve savaş dönemlerinde sıkça yaşanmıştır. Örneğin, bir toplumda insanlar kendi dillerinde isimlerini rahatça söyleyemiyorsa, kendi kültürel kimliklerini açıklayamıyorsa, orada tam anlamıyla bir barıştan söz etmek mümkün değildir. Çünkü barış sadece savaşın olmaması değil, insanların özgürce var olabildiği bir toplumsal yapıdır.
Baskıcı rejimlerde ya da savaş ortamlarında insanların gerçek kimliklerini gizlemeleri hayatta kalma stratejisi haline gelebilir. Örneğin, Nazi Almanyası’nda birçok Yahudi, hayatta kalabilmek için kimliklerini saklamak zorunda kalmıştır. Benzer şekilde, farklı coğrafyalarda etnik ya da siyasi kimliklerinden dolayı tehdit altında olan insanlar, farklı isimler kullanarak yaşamlarını sürdürmeye çalışmıştır.
Bireyin gerçek adını söyleyebilmesi, sadece kişisel bir dürüstlük meselesi değil, aynı zamanda toplumun ne kadar özgür ve adil olduğunun da bir göstergesidir. Eğer insanlar kimliklerini açıklamaktan çekiniyorlarsa, bu korkunun temelinde toplumsal bir baskı, ayrımcılık ya da şiddet tehdidi olabilir.
Gerçek adını söyleyebilmek, bir bireyin hem kendisiyle hem de toplumu ile barış içinde olduğunu gösterir. Toplumda herkes kendi adını, kimliğini, kültürel geçmişini ve inançlarını korkmadan dile getirebiliyorsa, o toplum barış içinde sayılabilir. Ancak bu mümkün değilse, orada hala bir çatışma, hala bir bastırılmışlık vardır.
Bu açıdan, bireylerin kendi isimleriyle, kendi kimlikleriyle var olabildiği bir düzen yaratmak, gerçek anlamda barışa ulaşmanın temel adımlarından biridir. Toplumda insanlar birbirlerinden korkmadan, saklanmadan, kendilerini gizlemek zorunda kalmadan iletişim kurabiliyorsa, o toplum barışa yaklaşmış demektir.
Newroz, yalnızca bir bayram değil, aynı zamanda umudun, direnişin ve yeniden doğuşun simgesidir. Bu yıl, Newroz’un adını barış koymak, geçmişin acılarından ders çıkararak ortak bir gelecek inşa etme kararlılığını gösteriyor.
Ateşin etrafında birleşen her el, barışın mümkün olduğunu ve kardeşliğin yeniden filizlenebileceğini kanıtlar. O halde, bu yıl Newroz ateşi en çok barışla yansın, diller ve yürekler barışın türküsünü söylesin.