* Fotoğraf: Pexels
Avrupa Birliği (AB) Copernicus İklim Değişikliği Servisi, 2021’in dünya genelinde kayıtlara geçen açık ara en sıcak yedi yıldan biri olduğunu gösteren yıllık bulgularına ilişkin ayrıntılı raporunu yayımladı.
Verilere göre, son yedi yıl içinde 2015, 2018 ve 2021 daha serin yıllar arasında yer alırken 2021’de Avrupa en sıcak yazını yaşadı. Sıcaklık değerleri, 2010 ve 2018’de yaşanan diğer en sıcak yazlardan çok az daha yüksek ölçüldü.
TIKLAYIN - Avrupa kıtası 2021'de en sıcak yazı yaşadı
2021'de Türkiye'de en yüksek sıcaklık rekoru ise 49,1°C ile Cizre'de ölçüldü.
Rapora göre, karbondioksit (CO2) ve özellikle metan (CH4) konsantrasyonları da küresel ölçekte artmaya devam etti.
Yıllık bulgular şöyle:
Copernicus İklim Değişikliği Servisi, Copernicus Atmosfer İzleme Servisi (CAMS) ile birlikte uydu ölçümlerini kullanarak yaptığı ön analiz çerçevesinde, atmosferik sera gazı konsantrasyonlarının 2021 yılı boyunca artmaya devam ettiğini, karbondioksit (CO2) seviyelerinin yıllık küresel ortalamasının yaklaşık 414,3 ppm’lik rekor seviyeye ulaştığını gösterdi. En yüksek konsantrasyona sahip ay, küresel aylık ortalama XCO2’nin 416,1 ppm’e ulaştığı Nisan 2021 oldu.
Uydu verileri kullanılarak yapılan ön analize göre atmosferik metan konsantrasyonları da 2021’de artmaya devam etti ve yaklaşık 1876 ppb’lik “benzeri görülmemiş” bir küresel ortalamaya (XCH4) ulaştı.
Metan, bazıları insan kaynaklı (örneğin, petrol ve gaz sahalarının işletilmesi) ve bazıları doğal veya yarı doğal (örneğin sulak alanlar) olmak üzere farklı birçok kaynaktan oluşabildiği için bilim insanları söz konusu artışın sebebini tanımlayamadı.
2021'de sıcak ve kurak hava koşulları Akdeniz'de yangın mevsimini uzattı. Sıcak ve kurak koşullar, özellikle Doğu ve Orta Akdeniz'i etkileyerek yoğun ve uzun süreli orman yangınlarına sebep oldu. Yangınlardan en çok etkilenen ülkelerden biri olan Türkiye ile birlikte Yunanistan, İtalya, İspanya, Portekiz, Arnavutluk, Kuzey Makedonya, Cezayir ve Tunus orman yangınlarıyla mücadele etti.
Dünya çapındaki orman yangınlarından kaynaklanan karbon emisyonları, özellikle Sibirya’daki yangınlarla körüklenerek toplam 1850 megatona ulaştı. Bu, geçen yıla göre (1750 megaton karbon emisyonu) biraz daha yüksek olsa da analizin bu kısmında 2003’ten bu yana azalan bir eğilim görüldü.
Avrupa Komisyonu Savunma Sanayii ve Uzay Genel Müdürlüğü Yerküre Gözlem Birimi Başkanı Mauro Facchini:
“Avrupa, Paris Anlaşmasına uyma taahhüdünü ancak iklim bilgilerini enine boyuna değerlendirerek yerine getirebilir. Copernicus İklim Değişikliği Servisi, iklimimizin durumu hakkında hem azaltma hem de uyum politikaları için etkili olan operasyonel ve yüksek kaliteli bilgiler aracılığıyla temel bir küresel kaynak vazifesi görmektedir. Dünya çapında açık ara en sıcak yılların son yedi yılda kaydedildiğini gösteren 2021 analizi, küresel sıcaklıklardaki artışın devam ettiğini ve gecikmeden harekete geçilmesi gerektiğini hatırlatıyor.”
Copernicus İklim Değişikliği Servisi Direktörü Carlo Buontempo:
“2021, Avrupa’da en sıcak yazın, Akdeniz’de sıcak hava dalgalarının görüldüğü aşırı sıcak yıllardan biriydi. Kuzey Amerika’daki benzeri görülmemiş yüksek sıcaklıklardan bahsetmiyorum bile. Son yedi yıl, kayıtlara geçen en sıcak yedi yıl oldu. Bu olaylar, gidişatı değiştirme, sürdürülebilir bir topluma yönelik kararlı ve etkili adımlar atma ve net karbon emisyonlarını azaltma yolunda çalışmamız gerektiğini açıkça hatırlatmaktadır.”
Atmosfer İzleme Servisi Direktörü Vincent-Henri Peuch:
“Bu sera gazları iklim değişikliğinin başlıca tetikleyicileridir. Bu nedenle, insan kaynaklı CO2 ve CH4 emisyon tahminlerinin izlenmesini ve doğrulanmasını desteklemek için CAMS liderliğinde yürütülen yeni gözlem tabanlı hizmet, emisyon azaltma önlemlerinin etkinliğini değerlendirmek için çok önemli bir araç olacaktır. Ancak gözlemsel kanıtlarla desteklenen kararlı çabalarla iklim felaketine karşı mücadelemizde gerçek bir fark yaratabiliriz.”
Dünya Meteoroloji Örgütü’nün (WMO) Kasım ayında yayımladığı “Küresel İklimin Durumu 2021” raporuna göre, yoğun sıcak hava dalgaları ve yıkıcı seller gibi aşırı hava olayları şu anda dünyanın "yeni normali" oldu.
Çalışmaya göre, 2002'den sonraki 20 yıllık sıcaklık ortalaması, sanayi devri öncesine kıyasla 1 dereceyi aşma yolunda. Küresel deniz seviyeleri ve atmosferdeki sera gazı birikimi de 2021’de rekor düzeylere çıktı.
Sera gazı yoğunluğunun küresel sıcaklık üzerindeki etkisiyle Ocak-Eylül 2021 döneminde küresel sıcaklık artışı 1850-1900 dönemindeki ortalama sıcaklığa göre 1,09 dereceyi buldu.
Rapora göre, artan sıcaklıkların gezegen üzerindeki etkisi de artarken, dünya daha önce görülmemiş bir yere doğru gidiyor. Rapor, 2021 dahil son 7 yılın büyük ihtimalle kayıtlara geçen en sıcak dönem olacağını söylüyor.
Birleşmiş Milletler Çevre Programı’nın (UNEP) 12'ncisi yayımlanan Emisyon Raporu da sıcaklık ve emisyonlar konusunda diğer raporları destekliyor.
Rapor, karbon emisyonunun azaltılması yönündeki planların iklim krizinin tehlikeli boyutlarını önleyecek düzeyde olmadığını belirtirken bu yüzyıl sonunda küresel sıcaklık artışının 2,7 dereceyi bulabileceği ve bunun yıkıcı sonuçlar doğuracağı ifade ediliyor.
Sera gazları nasıl etkiliyor?Paris Anlaşması hedeflerini karşılamak ve küresel ısıtmayı 1,5°C ile sınırlandırabilmek için, ülkelerin kolektif bir şekilde on yıl içinde sera gazı emisyonlarına neden olan fosil yakıt üretimini (kömür- yüzde 11, petrol- yüzde 4, doğalgaz-yüzde 3) küresel ölçekte yıllık yüzde 6 azaltması gerekiyor. Ancak, 57 ülke ve AB'nin iklim değişikliği konusundaki performanslarını değerlendiren İklim Değişikliği Performans Endeksi 2021'e göre, ülkelerin hiçbiri, Paris Anlaşması hedefleriyle uyumlu bir yol izlemiyor. Yine BM Çevre Programı ile IISD, Denizaşırı Kalkınma Enstitüsü, İklim Analitiği ve CICERO gibi diğer büyük araştırmacılar tarafından hazırlanan “Üretim Açığı Raporu”nun 2020 verilerine göre de dünyadaki toplam fosil yakıt üretimi küresel ısıtmayı 1,5°C sınırının altında tutmak için gereken seviyeye yakın değil. Suudi Arabistan, Rusya ve ABD gibi önde gelen ihracatçıların üretimi daha da hızlı bir şekilde azaltması gerek. Ancak bunun yerine ülkeler, fosil yakıt üretiminde yıllık yüzde 2'lik bir artışa doğru ilerliyor. Öte yandan, Leeds Üniversitesi'nde gerçekleştirilen bir çalışmaya göre, emisyon azaltımının hızla ve keskin şekilde gerçekleştirildiği senaryo, fosil yakıtlara bağımlı olan ve "ortalama" olarak değerlendirilebilecek gelecek senaryosuyla kıyaslandığında, yaşanan ısınma seviyesinden daha fazlasını yaşama riskini 13 kat azaltıyor. Fosil yakıtların yoğun şekilde sürdüğü gelecek senaryosu ise, önümüzdeki 20 yıl içerisinde sıcaklıkların 1 ila 1,5°C artabileceğini gösteriyor. Bu durum, Paris Anlaşması’nda belirlenen sıcaklık artışı sınırlandırmasının 2050 yılından çok önce aşılması anlamına geliyor. |
(TP)
* Kaynak: YaleEnvironment360, BBC Türkçe