AB desteği ile BİA nın kuruluşu gerçekleşmiş olabilir. Hani hiç de fena edilmemiş. Ne olmuş? Vatan mı battı? Sözüm ona Bağımsız Basının Hürlüğü mü gitti elden? Hayır hayır; BİA ve buraya bağlı kişiler tıpkı büyük Türkiye gibi ayakta...

Amerikanın emperyalistliğine karşı çıkmak, orada bulunan duyarlı toplumsal kuruluşlara sırt çevirmek anlamına gelmemeli. Bu tür yaklaşımlarda bulunanlar kafatasçı-faşizan kesimin ötesinde bir tehlike arz ediyorlar.

Bizi yıllardır uyutan tekel, kartel medyası karşısında ilk kez güçlü bir birlikteliğin temelinde bütünleşmiş insanlar arasında çamur at izi kalır felsefesiyle felsefesiyle kışkırtmaya çalışma Çölaşan... Türkiye seni de tanıyor, Anadolu Basınını da...

Nadire Mater saldırıları yanıtlıyor: Mehmedin Kitabının önemi yaşadıklarını anlatmak için söz alan gençlerin ilk kez konuşmasındaydı. Kitap evrenselleşti. Birçok dile çevrildi, çevriliyor. Ne yazık ki savaş yanlıları da hala her yerde varlar.

Emin Çölaşan devamlı surette vatanın bölünmez bütünlüğünü düşünen bir gazetecidir. Zamanı dardır, o yüzden Çölaşanın ön çamurluğu olarak görev yapan Kuvayı Medya Nezihin verilerine itibar eder.

BİA projesi ülkemizdeki demokratikleşme sürecinde; kamuoyunun egemen sınıfların elinde olanların dışındaki alternatif kaynaklarca bilgilendirilmesini hedeflemektedir. ABnin BİA dışında desteklediği projeleri öğrenmek istiyor musunuz?

O kitabı okudum ve bu ülkede okuyan herkesin bu kitabı okuması gerektiğini savundum. Çünkü, o kitaptan edindiğim en güçlü izlenim, artık şiddet istemiyoruz çığlığıydı. Kana kan olmasın!, kanın karşılığı kan olmamalı! düşüncesiydi...

Kriz, savaş ya da çatışma dönemlerinde; basının resmi kaynaklara bağımlılığı artıyor ve olaylar, resmi kurumların sunmak istediği çerçevede topluma duyuruluyor.

Adalet Bakanı H. Sami Türkün DSP (Demokratik Sol Parti) milletvekili Sema Pişkinsüte, bazı köşe yazarlarının gazeteci yazar Nadire Matere karşı yürüttükleri kampanya, tek sesli otoriter toplumların geri kültürünün derin izlerini taşıyor.

ABDnin Chicago Tribune gazetesinin muhabiri Catherine Collins, Türk gazetecilerin yapmadıklarını yaptı. Mehmedin Kitabının yazarına yöneltilen suçlamalara dayanak gösterilen yazıların yazarlarına sordu.Şu yanılşarı aldı: Çılgınlık bu

Radyo Televizyon Üst Kurulunun, Özgür Radyo hakkında verdiği 1 yıllık kapatma kararının Danıştay tarafından onaylanması, İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesinde dün saat 11.30da düzenlenen bir basın açıklamasıyla protesto edildi.

Bireysel ve meslek etiğini ihlal ederek BİAya saldıranlar, şimdi de siz yazın bakalım, siz neyin yanındasınız? Kimin hizmetindesiniz? Asıl sizin kaynağınız ve efendiniz; hani şu çok yücelttiğiniz pazarın sihirli elleri kisvesiyle Amerikada olmasın?

Siirtte 40 yıldır yayınlanan Siirtte Mücadele Gazetesinin sahibi, başyazarı, yayın müdürü, muhabiri Cumhur Kılıççıoğlu :Siirtte yaptığımız nabız yoklamasında yurttaşlar Nadire, ser verip sır vermemelidir diyerek, Matere destek çıkmışlardır.

Türkiye Gazeteciler Federasyonu Genel Başkanı Nazmi Bilgin , binlerce basın emekçisinin işsiz, sosyal güvenceden yoksun olduğunu açıkladı. Bilgin, basındaki tekelleşmenin toplumsal tehlikelerine dikkat çekti.

Günlük Evrensel gazetesinin Olağanüstü Hal Bölge Valiliği nce yasaklanmasıyla, bölgede OHAL uygulamasının sürdüğü 1984 yılından bu yana yasaklanan yayın sayısı 27ye yükseldi. Yasağa tepkiler sürüyor.

G 8 Zirvesi sırasındaki küreselleşme karşıtı gösterilerde basın mensuplarına yapılan saldırıları, Sınır Tanımayan Gazeteciler örgütü RSFnin Genel Sekreteri Robert Menard, İtalya İçişleri Bakanı Claudio Scajola ya mektup yazarak kınadı.

Mersin Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nadir Sucularlı, tekelleşmeye karşı yerel basının desteklenmesi gerektiğini savunarak, daha özgür bir ortamda basın mensuplarının çalışmasını istediklerini söyledi.

Radyo ve tv sahipleri, devlet ihalelerine girebilecek ve tüm taahhütleri alabileceklerdir. Yasadaki engel kalkmıştır. Menkul kıymetler borsasında işlem yapmaları da serbest bırakılmaktadır. Bölgesel ve yerel yayın kuruluşlarının çoğu yok olacaktır.

Internette yayınlanan gazetelerin ve içeriklerinin Basın Kanununa göre değerlendirilmesi olanaksızdır. Servis sağlayıcıların hukuki sorumlulukları, internet ortamında yapılan yayınlar bakımından kimlerin sorumlu olacağı ayrı ayrı düşünülmelidir.

Şimdi ben bu Uğur Abimi ne yapayım? Gazeteci olmasına aldırmadan, bir takım meslektaşlarını kaynak açıklamaya zorluyor. Açıklatıyor da...Aynı şeyi güç sahibi kişiler yapınca ortalığı ayağa kaldırıyoruz. Peki Uğur Abimiz yapınca...?