Hukuk Gündemi:Fikret İlkiz’den her hafta

İlhan Selçuk gözaltına alındığında gösterilen tepkilerin; muhabir Arıkanoğlu gözaltına alındığında da gösterilmesi gerek. Gazeteciye uygulanan "gözaltı", aslında habere uygulanan gözaltıdır.

Hükümet ve hükümetin "adamları" görülmekte olan bir soruşturma ya da davaları etkilemek istemiyorlarsa, konuşmasınlar. Kimseyle görüşme yapmasınlar. Herhangi bir beyanda bulunmasınlar. Hukuk adına yapabilecekleri tek icraat bu.

Türkiye siyasi parti kapatılmasını demokrasilerde başvurulacak yolların en sonuncusu olduğunu benimsemiyor. Oysa partilerin kapatılmasında yasak eylemlerin “odak” olma hali için sayılan nedenler kanıtlanabilir olmalı.

"Risk"i ortadan kaldırmak amacıyla demokrasilerin de kendini savunma hakkı olduğu kabul edilir. Peki acaba bir siyasi partinin yasaklanan fiiller için "odak" olma hali ne?

New York'ta ölen grevci kadın işçilerin adlarını kimse anımsamıyor ama o kadınlar bize 8 Mart tarihini miras bıraktı. AKP'li milletvekilleri de öldürülen gazeteciler için "Her öldürüleni kanuna mı koyacağız" diyor...

Anayasa değişikliğinin yürürlüğe girmesinden sonra YÖK Başkanı ve rektörler arasında çıkan karmaşa endişelerin yersiz olmadığını kanıtlıyor. Başörtüsüz kadınlara yönelik saldırılar da önemli ve tehlikeli gelişmeler.

Anayasa değişikliğiyle getirilen, koşulsuz bir kıyafet serbestisi, toplumsal huzuru zedelemesi kaçınılmaz. Din ve vicdan özgürlüğünü yeterince güvence altına alamamış olan bir düzenleme hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmaz.

Önümüzdeki günlerde haber kaynaklarını açıklamaya zorlanan ve açıklamadığı için tutuklanan gazeteci örneğiyle karşılaşabilir. AİHM kararları, bunun hak ihlali olduğunu söylüyor.

Başbakan; herkesin “izin verdiği” kadar düşünmesini, yazmasını istiyor. Benim ahlak değerlerime siz karışmayın. Neyin ters, neyin düz olduğuna ben kendim karar veririm. Asıl siz hakkınızdaki eleştirilere tahammüllü olun.

9 Şubat'ta kabul edilen Anayasa değişikliği hakkındaki "kanun"un Anayasa'nın “değiştirilemeyecek hükümleri”ne aykırılığı nedeniyle “esas yönünden” denetlenmesi ve iptal edilmesi gerekir.

Anayasa Mahkemesi'nin iki kararı önemli. Radyo ve televizyonlara cezada "ödeme yapılıncaya kadar yayının durdurulması"nı iptal etti; ifade özgürlüğüne müdahale olarak kabul etti.

“Ergenekon” soruşturması ve “Ümraniye’de ele geçirilen patlayıcılar” hakkındaki yayın yasağı kararı, tek kelimeyle sansür. Soruşturma aşamasında açılmış bir dava yoksa “yayın yasağı” konamaz.

Yargıtay kararına göre çoğu kişi kurusıkı tabancasıyla dolaşabilir, hava atabilir. Ne de olsa cezası 50 YTL. Umarım insanların hayatları kurusıkı silahların “gürültüsünde” yok olmaz. Yok olan hayatların ardından gelen çözümler, acıyı dindirmiyor.

Artık cinayetler kurusıkı silahlarla işleniyor ama kurusıkılar “silah” değil. O halde ortada suç yok? Bu eylem olsa olsa kabahattir... Acaba öyle midir? Bu mudur hukuk!...

Anayasa Mahkemesi, Pasaport Kanunu'nun “vergiden borçlu olduğu pasaport vermeye yetkili makamlara bildirilenlere” bölümünü hukuk devletine aykırı buluyor.

Anayasa Mahkemesi vergi borçlu olanların yurtdışına çıkışıyla ilgili yasa maddelerini iptal etti. Hükümetin ve Meclis'in yasal düzenlemeleri yapabilmek için 8 Haziran'a kadar, yani altı ay süresi var.

Demokratik hukuk devleti ve temel insan haklarını koruyan, geliştiren bir siyaset ve hukuk zihniyeti olmadan, “sivil” anayasa yaratmak olanaksız. “Demokratik anayasa” asıl hedefimiz olmalı.

Karar İnsan Hakları Beyannamesi okullarda okutulur, hakkında yayın yapılır diyor. Bizse yeni başlayan insan hakları dersini müfredattan kaldırıyoruz.

Dünya İnsan Hakları Günü olarak kutlanacak gün kaldı mı? Hak ihlalini gerçekleştirmenin hak olduğunu kabul edenlerle ve bunu bir zihniyet olarak kabul edip savunanlara karşı mücadele etmemiz gerekiyor.

Aklımıza gelmeyen, başımıza geldi. Gazeteciler her an suçu bildirmeme suçunu işleyebilir. İhbarcılar bölümüne gazeteciler de eklendi.