Bakıldığında Ürek'in de, İbrahim Tatlıses'in ya da Kadir İnanır'ın da, hatta "erkekliğin kitabını yazan" Alişan'ın da "erkeklikleri" birer taklittir; performanstır. Yine Ürek'in de, onu eleştiren Melis Alphan'ın da kadınsılıkları yapaydır/birer özden yoksundur.

Ben o an çok düşündüm, nasıl bir korku sarmışız küçücük çocukların yüreğine, kendimizi nasıl kurtaracağız bu utançtan, bu çocuklar bizi nasıl affedecek, diye. Ama siz bizi affetmeyin; çünkü affederseniz...

E. C. Gürcan bu hafta "olmazsa olmaz" dediği "Türkiye'de Ermeniler"i, kolayca oknabilen "Uluslararası Tanıtım Bağlamında Spor Organizasyonları"nı ve ilk sayısında Modernleşme Devlet ve Ordu"yu inceleyen insan bilimleri dergisi "İdea"yı ele alıyor.

Batı düşünce geleneğinin sınır-uçlarında yürüyen, felsefelerini 'yıkmakla', 'açmakla', 'kazmakla', 'sökmekle' ancak aynı zamanda 'yapmakla' da kuran 'Aşırılığın Peygamberleri'yle hiç çekinmeden söyleşen ise aslında bir tarihçi olan Allan Megill.

Türkiye'nin çeşitli şehirlerinden ve dünyanın bir çok ülkesinden İzmir'in Seferihisar ilçesindeki buluşmaya gelen işçiler, gazeteciler ve sanatçılar birlikte hareket etmeyi, üretimi ve dayanışmayı tartıştılar.

Feminist teorinin en itilaflı sorularından birine yanıt arayan İngiliz Edebiyatı'nın önemli feminist eleştirmenlerinden E. Showalter, "Kadınlar hangi organdan yola çıkarak metinlerini üretirler?" sorusunu, Freudiyen psikanaliz kurallarını ters yüz ederek yanıtlar; Batı literatürüne hâkim olan patriarkal bakışı kırmayı başarır.

Yetkililer sürekli 1 Mayıs'ta şiddet uygulayanların kimliklenebilir olmamaları nedeniyle bir şey yapamadıkları yalanını söylediler. Oysaki Ete'yi göğsüne attığı tekmeyle öldüren polisin de, Tursun'u ve Kasap'ı öldürenlerin de, Dink'in katilleriyle fotoğraf çektirenlerin de kimlikleri apaçık ortada. Sonuç?

Her birimiz birer miktar Asur, Sümer, Elam, Akad, Hitit, Med, Pers, Urartu ya da diğerleriyiz...Tarihi, edebiyatın diliyle bize yeniden okutan bu türden şehir kitaplarına o kadar çok ihtiyacımız var ki! Hele böylesine binler yıllık bir en eski yerleşikliği bugünlere taşıyorsa tarih...

Franko diktatörlüğü döneminde kulüp uzun süreli yasaklılığından ancak "ideolojik açıdan sakıncalı" armasını ve içinde serpilip boy attığı stadını kaybederek çıkabildi. Kulüp hızla güç kaybederek hâlâ yaşam mücadelesi vermekte olduğu Katalan amatör liginin dibine demirledi.

Michael'ın trajik ölümü bir türlü tamamlanamıyor. Bize düşen onun aziz ruhunu bu güruhun elinden almak ve bir daha asla geri vermemek. Nur içinde yat Michael!

Geçen yılın OHO katılımcıları gazeteciler, Kuleli ve Ertan "OHO sayesinde yaygın medyada, hak odaklı habercilik yapmanın mümkün olabileceğini anladıklarını" söylüyorlar.

İşte burada bir söz veriyorum. Eğer sizlerle paylaştığım bu düşüm gerçekleşirse, önce hemen "Kürtçe" öğreneceğim. Sonra açılacak o yeni "Kürtçe eğitim veren Tıp Fakültesi"ne ilk öğrencisi olarak gireceğim...

Bir zamanlar 100 bine yakın Ermeni'nin yaşadığı Sivas'ta bugün 20 aile var. Okullarını artık açamıyorlar, bir iki kilise dışında ibadet edecek mekânları yok. Görkemli Surp Asdvadzadzin'in de yıktırılınca, ellerinde ne bir okul ne de kilise kaliyor.

Birşeyi satın almadan önce ve mutlaka bu bana gerçekten gerekli mi? sorusunu sorabiliriz. Reklamların kölesi olmamanın mümkün ve gerekli olduğunu kendi yaşamımızda gösterebiliriz. İnsan mutluluğuyla sahip olunan eşya arasında doğru yönde bir ilişki olduğuna dair genel-geçer yaygın ama saçma kabulün dışına çıkabiliriz.

Erkeklerin değişmeleri, Kocam Size Emanet'te önerilen metroseksüel erkeklik modelinde olduğu üzere sadece şık, bakımlı, yardımsever, kibar ve görgülü olmakla gerçekleştirilebilecek kadar basit bir şey değil. Eğer değişim samimi bir biçimde isteniyorsa, erkekler kendi ataerkillikleriyle yüzleşmenin yollarını aramalı ve feminist kadınlara kulak vermeliler.

Mahkeme, Osmangazi Kültür Dernekleri Federasyonu başkanı Niyazi Çapa'yı TCK'nın 216. maddesinden mahkum etti...BM Komitesi'nin de işaret ettiği gibi etkin bir hukuki koruma için 216/1 maddesindeki "kamu güvenliği açısından açık ve yakın bir tehlike ortaya çıkması" koşulunun yasa maddesinden çıkarılmalı.

ABD Bağımsızlık Gününde "Öteki ABD"nin ilk akla gelenlerini birlikte hatırlayalım: Stonewall'da tüm dünya LGBTT'lerine yol açacak isyanı, 8 Mart'ta 129 kadın işçinin ölümüyle son bulan grevi, 1 Mayıs'ta 12 saat çalışmaya karşı çıkan işçileri...

"Yayılma etkisi" kavramını Türk Mevsimi'nde araçsallaştırırken, bir noktayı da gözden kaçırmamak gerekiyor: Salt kültürel bir koordinat noktasından yola çıkan bu etkinliğin, kültürel - sosyal - ekonomik - diplomatik ve siyasi düzlemlerde de başarıyı yakalaması için birçok değişken grubunu da dikkate alması gerekiyor.

E.C. Gürcan bu hafta Bağımsız Sosyal Bilimciler'in süre giden krize müdahalesini, çocuklar için evrenin işleyişine dair eğlenceli bir kitabı ve Aylin Sökmen'in hikaye kitabını ele alıyor.

Husumet siyasetinin bastıran dilinden sıkılanların, öfkelerini ve ama ironilerini de esirgemeksizin AB sürüncemesini gözleyecekleri bir kitaptır bu.