Haber Kadında, Kadın Haftalıkta

1 YTL karşılığında yarı çıplak kadın fotoğraflarından da, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nden, sanki hiç duyulmamış, hiç görülmemiş "çete"lerden, "mafya"dan, "terörist gruplar"dan, "fahişe"lerden, "pornocu"lardan, "kadınların entrikaları"ndan ya da, Atatürk'ün hiç bilinmeyen yönlerinden de aynı anda haberdar olmak artık bir hayal olmaktan çıktı!

Haftalık haber dergileri 1 YTL'ye düştükten sonra tirajlar tavana vurdu, rekabet arttı, eh, haliyle haber kaynağı hızla tüketildiği için azaldı ama, hâlâ kadın bedeni her zamanki gibi satış garantisi olmaya, "kadın bağlamlı" haberler para etmeye, haber değeri taşımaya devam ediyor.

Dergi yöneticileri, ekonomik iktidarı da elinde bulundurması nedeniyle dergi alıcısının da çoğunlukla erkekler olduğunun bilinciyle besbelli kapaklardan kadın bedenini pornografik bir öğe şeklinde sunmaya, haber içeriklerini erkeklere "taktikler" üzerinden kurmaya devam ediyorlar.

Kapakta erkek!

Bu arada, bu dergilerin içeriğinde ve tabii ki kapaklarında da gözle görülür bir tema değişikliğinin yaşandığını gözlemliyoruz. Ancak bu hafta ilginç bir gelişme oldu.

Bir hayli zamandır, kâh "liseli pornocular" adı altında erotik kadın fotoğrafını kapağa taşıyarak satış rekorları kıran, kâh Mehmet Ali Ağca'nın "eski sevgilisi" olduğu iddia edilen türbanlı kadının sırlarını ifşa ederek satış oranını korumaya çabalayan Haftalık Dergisi uzun bir aradan sonra ilk kez kapakta bir erkeğe yer verme cüretini gösterdi:

Derginin son sayısının kapağında "Aliye" dizisinden Nejat İşler'in fotoğrafı var. Ancak şu alt başlıkla: "Kadınların ona duyduğu aşk, yeni filmini zirveye taşımaya yetecek mi?"

Bu bir cüret ifadesi, zira bir erkeğin kapağa taşınması, yaygın anlayışa bakılırsa, dergi satışını kötü yönde etkileyebilir.

Ancak derginin kapağında görünen diğer beş "dosya"dan üçü sırasıyla, "Melisa P./Çıplak yazarın hayatı film oldu. Erotik görüntüler içerde!", "Liseli kız çeteleri", "Evli bakireler Türkiye'si..."

"Liseli kız çeteleri" ta 1950'lerden beri gazetelerde, her daim kullanılan bir klişe, malûm.

Haftalık, olaya kendince renk katmak için elinde bıçaklı, yüzleri mozaikli, etekleri kısacık kadın fotoğraflarıyla bu kadınların erkek jargonu kullandığını vurgulayarak haberi yapmış.

Derginin liseli kız öğrencilere özel bir zaafı var galiba: "Liseli pornocular", "liseli kız çeteleri", "webcam'de soyunan liseliler"

Kadının gazabına karşı taktikler

Haftalık'ın düzenli yayımladığı bir başka "dosya" ise, kadınların kadınlarla olan iktidar mücadelesi ve buna karşı erkeklerin uygulaması gereken taktiklere dair "uzman görüşleri"...

Bu dosya, başlı başına bir vak'a. Dilayda Pala imzasıyla yayımlanan bu tefrikada, kadınların kadınlarla mücadelesinde erkeğin arada kalan mazlum ve masum taraf olduğu vurgulanıyor, kadınlar aşka ve mutlu birlikteliklere engel taraf şeklinde imleniyor.

Çoğunlukla psikiyatr olan bu uzmanlar kadınların farklılığının altını çiziyor, erkeklerin buna karşı nasıl taktikler uygulaması gerektiğini belirtiyor ancak zinhar kadının ezilmişliğine, ezilmişliğin psikolojisine değinilmiyor.

Aksine kadınların, daha doğrusu kadınlığın, "zaten bir kader olduğu, kıskançlığın, hırsın ve birbirinden nefret etmenin, kadının doğasında bulunduğunun" altı çizilerek, yaygın "kadın düşmanı söylem" yeniden üretiliyor ve elbette bunun çözümü olarak erkek egemen rejimin lağvedilmesi önerilmiyor.

İki kadının birbirine düşmanca bakıştığı temsili görselin bulunduğu sayfanın altına şu not düşülüyor örneğin: "Bazen gelin-kaynana çatışması öyle bir hal alır ki, kılıçlar çekilir ve bütün kozlar paylaşılır. Bu durumda arada kalan erkek olur."

"Haftalık" porno

Haftalık'ın bir başka meselesi ise pornoyla. Porno, çeşitli vesilelerle dergide haberleştirilmeye devam ediyor. "Liseli pornocular", mini eteği stüdyoda suni rüzgârla havaya kaldırılmış bir "lise öğrencisinin" kapağa konmasıyla haber olmuş ve Haftalık'ın çok satmasını sağlamıştı.

Porno'da tiraj gören Haftalık, daha sonra da "Webcam'de seks gençliği" başlıklı bir haberi kapaktan ilan etmişti. Fakat Haftalık, tedbiri elden bırakmayarak, "aileler dikkat" demiş ve eklemişti: "Odasında ders çalışıyor sandığınız çocuğunuz İnternet'te tanımadığı birine soyunuyor olabilir."

Haftalık, haber adı altında porno tüketicisi erkekler için bir hayli ucuza mal edilen "malzemeyi" de aktarmayı ihmal etmemişti, her iki "haberde" de. Porno sitelerinden görüntüler, parçalanarak pazarlanan kadın bedeni tekrar pazarlanmıştı.

Keza Usame Bin Ladin'in yeğeni olduğu söylenen Wafah Bin Ladin'in de çıplak fotoğrafları, "hiç görmediğiniz pozları içeride" ilanıyla, kapaktan verilmişti.

"Şebnem Şchaffer ve bekaret" kapaklı 133. sayıda ise en dudak uçuklatan "Haftalık haber" şuydu: "Kadının büyük saplantısı/Erkeği yalandan kıskandırıp baskı kurmak."

Bu haberde de kadınların aslında ne kadar "hin", "cingil", "kurnaz" oldukları, erkeği nasıl baskı altında aldıkları klişesi, 'uzmanların görüşlerine yer verilerek' yeniden ısıtılıp önümüze konarken, yine 'dergi alıcısı' olan erkeklere taktikler öneriliyordu, Dilayda Pala imzasıyla.

Devrimci direktör

Dergşde, lafı kısa kesmek adına daha fazla örneğine yer vermediğimiz eril tavır ve ataerkiyi yeniden üreten, kadın bedenini pazarlayan 'habercilik anlayışı' sürerken, derginin yayın direktörü Özgür Yici adeta olan bitenden habersizmiş gibi davranıp haftalık yazılarında sistem eleştirisi yapar gibi davranıyor.

Yici'nin, derginin 140. sayısındaki yazısına göz atmakta fayda var ama bir not; derginin aynı sayısının kapağında, "Türkiye'nin fuhuş haritası" dosyası var ve kapakta çıplak bir kadın fotoğrafı!

Şunları kaydediyor Yici; "Ezberci eğitime lanet okuyun. Sistemi şok edin, silkinin, itin, çekin, dürtün... Ünsal Oskay hocanın dediği gibi, yıkanmak istemeyen çocuklar' olun!"

Yici devam ediyor: "Jim Morrison avaz avaz sahnede bağırıyordu, 68 kuşağı insanlarının söylemi koca salonda yankılanıyordu: 'Dünyayı istiyoruz! Hemen şimdi! (...) Ruhlar durmuyor, ayaklanıyor, sisteme, onları öğüten, tecavüz eden sisteme küfür ediyorlardı... 'İşte o, yakalayın! Adı sistem. Anneme tecavüz etti ve şimdi kaçıyor. Polis istemem, o da sistem, hukuk istemem, o da sistem. O halde? O halde boş verin kaçsın ve bırakın beni... Kendi köşemde öleyim ve mümkünse ölürken sistemi de gömeyim'..."

Haftalık'ın yayın direktörü, yani direktifleri veren yetkilisi, hemen her sayıda buna benzer "sistem karşıtı" yazılara imza atarken, sanırız kapakta ve dergide ne tür bir sistemi tekrar üreterek tiraj yaptıklarının farkındadır.

Hem merak ediyoruz, 'Haftalık Dergisi' imzasının altında, "Haber İnsanda, İnsanlar Haftalık'ta" cümlesi, neden "Haber Kadında, Kadın Haftalıkta" diye düzeltilmiyor? (İA/BA) (Haftaya Tempo)