Haberin İngilizcesi için tıklayın
Danıştay 14. Daire'nin Akkuyu'da yapılması planlanan nükleer santral için verilen ÇED olumlu kararının iptali davasını reddetmesi üzerine, Danıştay idare dava dairelerine temyiz başvurusu yapıldı. Davacılardan EGEÇEP (Ege Çevre ve Kültür Platformu) Derneği, Sinop Çevre Dostları Derneği ve çevre hakları savunucuları temyiz başvurusunda; işlemin uygulanmasının geri dönüşü olmayacak diplomatik, hukuki sorunlar yaratacak olması ve çevrede onarılmaz zararlara yol açacak olması gerekçesiyle yürütmenin durdurulmasını istedi.
TIKLAYIN - Erdoğan: Akkuyu'nun Temelini Putin'le Birlikte Atacağız
TIKLAYIN - Akkuyu Davası: Kullanacakları Reaktör Bile Sınanmış Değil
Temyiz dilekçesinde, itiraz gerekçeleri ise şöyle sıralandı:
1. Bağlantı kararı doğal yargıçlık ilkesine aykırı
Mersin 1.İdare Mahkemesi'nin bağlantı kararı oyçokluğu ile verilmiş bir karardır. Karara katılmayan üyenin karşı oy gerekçesi de örnek gösterilerek, Danıştay'ın temyiz mercii olma özelliğini yitirme tehlikesi vurgulandı ve "Dava dosyasının Danıştay 14.Daire'ye gelmesinden sonra dosya özelinde hiçbir işlem yapılmamıştır.
"Davanın Mersin İdare Mahkemesi yerine Danıştay tarafından yürütülmesi, keşif sırasında pek çok usulsüzlüğün yaşanmasına yol açmıştır.
"Diğer yandan düzenleyici işlem ile bireysel işlemin birlikte açıldığı davalarda, Danıştay'ın tam aksine bireysel işlemlere ilişkin davanın ayrılıp, yerel İdare Mahkemesi'ne gönderilmesine dair pek çok kararı da mevcuttur. Bağlantı kararı yerleşik içtihatlara da aykırıdır.
"Keşifte pek çok usule aykırılık yapılmıştır"
Temyiz dilekçesinde, 2016'da keşif projesinde Ziraat Mühendisi, Bölge ve Şehir Plancısı, Sosyolog, Flora ve biyolojik çeşitlilik uzmanlarının da heyete dahil edilmesi talebiyle ilgili karar verilmediği belirtilirken, "İtirazlarımızın reddine dair karar keşiften sonra 13.07.2016 tarihinde tebliğ edilmiştir. Birilirkişi heyetine yapılan itiraza ilişkin verilen ara kararı taraflara tebliğ edilmeden keşfin yapılması taraf olma haklarını ciddi biçimde ihlal etmiştir. Bu nedenle yapılan keşif usulsüzdür" denildi ve şunlar sıralandı:
"Keşifteki usulsüzlükler; 15.06.2016 tarihli dilekçemizde yer alan keşfin planlanış biçimine ilişkin itirazlarımızın hiç birisi dikkate alınmamıştır.
"Keşfe katılan Bilirkişiler keşif mahallinde Naip Hakim ve tarafların huzurda yemin etmemişlerdir. Naip hakim tarafından "bilirkişilerin keşif mahalline gelmeden önce Otelde yemin ettikleri" söylenmiştir. Bu açıkça yasaya aykırıdır.
"Keşfe başlanmadan önce tarafların katılmadığı bir mekanda bilirkişilere yemin verilmesi yasaya açıkça aykırıdır. Keşif bu yönden de usulsüzdür.
"5 Aralık'ta yapılan keşif esnasında 05.12.2016 tarihli dilekçemiz ile ekleri, keşif sırasınaki (ne yazık ki yine tutanağa geçmeyen) taleplerimiz dikkate alınmadan bilirkişi incelemesi yapılmıştır.
2. Bilirkişi raporu hüküm vermeye yeterli içerikte değil
"İtiraz edilecek pek çok yönü olan bilirkişi raporundaki değerlendirmelere dayanılarak hukuka aykırı bir karar verilmiştir.
"Dava konusu aynı olsa da davacıları farklı farklı olan 13 ayrı dosya için tek rapor düzenlenmesi idari yargılama usulüne aykırıdır.
"Davaların bağlantı nedeniyle tek bir mahkemede toplanmasının en önemli sakıncası, doğal hâkim ilkesinin ihlali ihtimalidir. Bu davada da dosyaların Danıştay 14.Dairesi'nde toplanmış olmasının doğal hakim ilkesini ihlal ettiği itirazımız yukarıda belirtilmiştir. Bu nedenlerle bütün dosyalar için tek bir rapor düzenlenmesi idari yargılama usulüne aykırıdır.
"Bilirkişi Raporunda (sayfa 82) yapılan değerlendirmeye göre; 'Akkuyu NGS Nıhaı ÇED Raporunda, Akkuyu NGS için önerilen VVER reaktörleri Rusya Federasyonu dışında gerek Avrupa gerekse başka ülkelerde lisanslanarak işletmelerini sürdürmektedirler. Teknolojık ve güvenlik olarak günümüzde nükleer santrallarda kullanılan standartlarda sistemlere sahiptirler. Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı tarafından önerilen güvenlik ve işletme standartlarında özellikleri bünyesinde taşımaktadır'. Bu değerlendirme doğru değildir.
"Akkuyu fayın etki alanı içindedir"
"Bilirkişilerin bu değerlendirmesi, ekte sunulan Prof.Dr.Hayrettin Kılıç tarafından hazırlanan uzman görüşünün okunmadığını göstermektedir. İlgili bölümü aşağıda yeniden aktarıyoruz:
- 'Akkuyu'ya yapılacak nükleer santral için VVER-1200 modeli reaktörün kullanılması planlanmaktadır. Ancak sadece Rusya'da prototip düzeyinde inşasına devam edilen VVER-1200 reaktörünün, Akkuyu'daki nükleer santral projesinde kullanılması, TAEK'in kriterlerine göre, nükleer güç santralinin güncel ve kanıtlanmış teknolojik yenilikleri kapsaması gerekliliğine ters düşmektedir. Dolayısıyla, ÇED raporundaki önemli ölçütlerden birisi olan 'sınanmışlık' maddesi ihlal edilmektedir. Bu durumda, daha önce bir örneği olmayan bu nükleer santralin, hava, su ve toprağa radyasyon etkileri konusundaki veriler gerçeği yansıtmamaktadır. Bilindiği gibi, Marmara'da da benzer şekilde çok sayıda küçük depremler olmakta ve burada 7'den büyük deprem beklenmektedir. Kıbrıs dalma-batma zonu da çok ciddi bir ters fay zonudur ve raporda da belirtildiği gibi 300 km. den yakın olduğu için Akkuyu, bu fayın etki alanı içerisine girmektedir. Kaldı ki tarihsel deprem kayıtlarında da bu çevrede oluşmuş çok büyük depremler yer almaktadır.'
"Oluşturulan sismotektonik modelin çok iyi olması bir şeyi değiştirmez. Zaten kazalar, öngörülemeyen nedenlerden kaynaklanır.
ÇED Yönetmeliği'nin 20.maddesindeki 'Takdir Yetkisi' kötüye kullanılmıştır;
"Akkuyu NGS projesi ile ilgili ÇED Sürecinde, ÇED Yönetmeliği'nde öngörülen süreler, Bakanlık tarafından keyfi olarak uzatılmıştır.
3. Nükleer güç santrallarının tehlikeli olduğu acı deneyimlerle kanıtlanmıştır
"ABD, Stanford Üniversitesi'nden Prof. Mark Z. JACOBSON tarafından hazırlanan bilimsel raporda dünyada ilk defa, 21. Yüzyıl'da da enerji yatırımları analizlerinde en önemli 12 değişik enerji kaynağı için aşağıda sayılan parametrelerin birlikte kullanılması ile değerlendirme yapılmıştır.
"Bu sıralamada çevreye en az zarar veren elektrik kaynakları şöyle: Rüzgâr, güneş enerjisi, jeotermal enerji, gelgit dalga enerjisi, güneş fotovoltik, deniz yüzeyi dalga enerjisi, hidrolik, 9. sırada nükleer enerji ve gene aynı sırada karbon fitreli kömür santralı. Bu rapor ayrıca, en büyük negatif çevre sorunları yaratan kaynaklar olarak nükleer ve kömür gösterilmiş. Öte yandan, nükleer enerjiden elde edilen enerjinin, diğerlerine göre en yüksek ölüm riski taşıyan bir enerji kaynağı olarak bildiriliyor.
"Çernobil ve Fukuşima Nükleer Santrallerinde meydana gelen kazalar nükleer santrallerin yarattığı güvensizliğin herkesçe kabul edilmesi sonucunu doğurmuştur. Felaketin üzerinden üç yılı geçmesine karşın Fukuşima'da tehlike devam ediyor.
"Çok pahalı bir enerji kaynağı"
Yürütmeyi durdurma isteminde çevresel etkilerin yanı sıra projenin Rusya kontrolünde olması, Ortadoğu'da sıcak çatışmalar yaşanırken nükleer teknolojinin risk olabileceğine ve çok pahalı bir enerji kaynağı olmasına da değinildi.
Temyiz dilekçesinde "Türkiye Akkuyu NGS'nin 1. ve 2. reaktörlerinde üretilecek elektriğin, yüzde 70'ini; 3. ve 4. reaktörlerinde üretilecek olanın da yüzde 30'unu satın alma garantisi vermiş durumda" hatırlatması yapılarak maliyet şöyle hesaplandı:
"15 yıllığına garanti edilen fiyat da 12.35 cent. Bu anlaşmanın yayımlandığı 6 Ekim 2010'da, bir ABD Doları 1.5 TL'ydi. Şimdi ise 4 TL. (Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanı için garanti edilen fiyat ise 7 cent.) Dolayısıyla Akkuyu NGS'den üretilecek elektrik enerjisi çok pahalıdır. Bu da dava konusu projenin kamu yararına değil, kamunun zararına olduğunun bir başka göstergesidir". (PT)