Haberin İngilizcesi içi tıklayın
Diyarbakır’da Halkların Demokratik Partisi (HDP) mitingine 5 Haziran 2015’te düzenlenen ve beş kişinin öldürüldüğü bombalı saldırının faili Burhan Gök, Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesi’de görülen dünkü duruşmada tahliye edildi.
Davanın müdahil avukatlarından Özgür Erol bianet’e yaptığı açıklamada, “IŞİD mensuplarına sınır geçişi sağlamak ve ‘sınır kontrolü’ suçlamasıyla suçüstü yakalanan Burhan Gök, ‘kaçma şüphesi yok’ diye tahliye edildi. Sosyal medyada paylaşım yapan bile tutuklanıyorken, Gök hakkında, imza vermek, elektronik kelepçe gibi bir adli kontrol bile uygulanmadı” dedi.
HDP’nin avukatları Gök’ün tahliyesine itiraz etti. İtiraz dilekçelerinde, “saldırıyla ve İslam Devleti (IŞİD) ile bağlantısına dair birçok delil varken tahliye edilen Gök’ün yeniden tutuklanması ya da kaçmaması için adli kontrol tedbirlerine hükmedilmesi” talep edildi.
Antep’teki IŞİD soruşturması kapsamında yakalandı
Antep’te 2015 yılında İslam Devleti’ne (IŞİD) yönelik soruşturma başlatıldı.
Burhan Gök ve Mustafa Kılınç, yanlarında Türkiye vatandaşı olmayan ve sınırı geçerek kamplara ulaşmak istediği iddia edilen üç kişiyle birlikteyken, Antep Emniyet Müdürlüğü’nün IŞİD soruşturması kapsamındaki operasyonunda yakalandı.
İkisi de Antep’teki örgüt mensuplarını, sınırdan geçirerek Suriye’deki kamplara ulaştırmakla suçlandı.
Patlama sonrası dosya Diyarbakır’da
Diyarbakır’daki HDP mitingine yapılan bombalı saldırı sonrası Antep Cumhuriyet Başsavcılığı, yetkisizlik kararı vererek dosyayı Diyarbakır’a gönderdi. Sevk kararında, “örgütün yoğun faaliyet alanı ve yapılanmasının Antep’te olduğunu” yazdı.
Kararda ayrıca, HDP mitingine yapılan bombalı saldırının faili olan “Cafer” kod adlı Orhan Gönder’in Antep’te yakalandığı ifade edildi.
Burhan Gök de Orhan Gönder ile irtibatı tespit edilince Diyarbakır saldırısı soruşturmasına dahil edildi.
Orhan Gönder’i tuttukları evde sakladılar
Burhan Gök ve Mustafa Kılınç, bu davada, Orhan Gönder’i Antep’teki kiralık stüdyo daireye yerleştirmekle suçlandı.
İddianameye göre, Gönder, Suriye’deki IŞİD kampına geçmeden önce bu evde Kılınç ve Gök tarafından saklandı.
Diyarbakır saldırısı iddianamesinde de Kılınç ve Gök’ün “suçüstü” yakalandıkları yer aldı.
Birlikte yakalandıkları kişi Brüksel saldırganı
Burhan Gök yakalandığında yanında İbrahim El Bakraoui vardı. Gök, El Bakraoui’yi Antep’ten alarak Suriye’deki IŞİD kampına ulaştırmaya çalışmakla suçlandı.
El Bakraoui ise yakalandıktan sonra sınırdışı edildi, Brüksel’e gitti. 22 Mart 2016’da Brüksel’deki Zaventem Havalimanı'nda vücuduna bağlamış olduğu bombayı patlattı. Aynı gün kardeşi Halid El Bakraoui’nin de metrodaki intihar saldırısıyla birlikte Brüksel’de saldırganlar hariç 31 kişi hayatını kaybetti, en az 260 kişi yaralandı.
Saldırıları IŞİD üstlendi.
“Mağdurum” dedi, tahliye edildi
Burhan Gök dünkü duruşmada şunları söyledi:
“Tahliyemi talep ediyorum. 26 aydır haksız olarak tutukluyum. Bu olayla uzaktan yakından alakam yoktur. Ailem mağdur, ben mağdurum, burada tutuklu kaldığım sürece eşimin ve çocuklarımın mağduriyeti artıyor.”
Mahkeme heyeti başkanı İlhami Demirkoparan da “Burhan Gök’ün üzerine atılı suç vasfının lehine değişme ihtimali nazara alınarak” tahliyesine karar verdi.
Deliller incelenmedi, teşhis dikkate alınmadı
Avukatların mahkemeye verdiği tahliyeye itiraz dilekçesinde, Gök’ün üzerinden çıkan cep telefonu ve diğer delillerin incelenmediği, HTS [telefon kayıtlarından yer tespiti] analizlerinin yapılmadığı ifade edildi.
Dosya içeriğindeki 13 Haziran 2017 tarihli bilirkişi raporunda, “Mustafa Kılınç ile sesli kayıt kuran üç erkekten birinin Burhan Gök olduğuna dair kuvvetli şüphe olduğu” ifade edildi.
Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesi de bu bilgiyi doğruladı; dünkü kararında, Gök ile Kılınç’ın telefonlarının bilirkişi tarafından incelenmek üzere uzmana gönderilmesine karar verdi.
Burhan Gök’ün tahliyesi sırasında, Diyarbakır mitingi katılımcılarının onu teşhis ettiğine dair ifadelerinin de dikkate alınmadığı belirtildi.
Ayrıca, sanıklardan İsmail Korkmaz ile Burghan Gök’ün iletişim kurduğu yönündeki delilleri de bir kez daha mahkemeye sundular.
“Tahliye kararı yanlış ama şaşırmadık”
Avukat Özgür Erol, tahliyeyi bianet’e değerlendirdi:
“Tahliye kararı yanlış ama şaşırmadık.
“Daha yargı sürecinin başında, bu kadar büyük katliam dosyasının soruşturması yürütülürken getirilen gizlilik kararıyla mağdurların avukatları dahi delilleri göremedi. Gizlilik bir yıl sonra kalktığında ise doğru düzgün hiçbir işlem yapılmadığını gördük.
“Gizlilik kararı kalktığında, soruşturma boyunca sanıkların cep telefonları kayıtları, nereye gittikleri, kimlerle bağlantı kurduklarına dair HTS incelemesinin bile yapılmamış olduğunu, MOBESE’lerden tespit yapılmadığını gördük.
“Gizlilik kararı bir yıl sürünce bu kayıtlara erişim de kaybedildi.
Tıklayın - Diyarbakır Saldırısında “Mutlak Gizlilik”
“Mevcut yargılama tekniği, mahkeme kurumları, ceza hukuku itibariyle adalet ve hakkaniyet beklenti içerisinde değiliz. Ama yine de adalet mücadelesini sonuna kadar vereceğiz. Burada sorun, birkaç sanığın ceza alması değil, bağlantıların açığa çıkarılması ki bir daha böyle katliamlar yaşanmasın. Diyarbakır saldırısı etkin soruşturulsaydı Suruç saldırısı olmazdı, Suruç soruşturulsaydı Ankara katliamı olmazdı.”
5 Haziran 2015’te HDP’nin Diyarbakır’daki İstasyon Meydanındaki mitinginde, çöp kutularına konan ve uzaktan kumandayla patlatılan bombalarla düzenlenen saldırıda Ramazan Yıldız (16), Necati Kulur (47), Şehmuz Kaçan (34), Civan Arslan (17) ve Ali Türkmen (65) hayatını kaybetmişti. (AS)