Kadın Emeği ve İstihdamı Girişimi (KEİG) Platformu, Türkiye'de emek ve istihdamla ilgili kamu ve sivil toplum kurumları olmak üzere her ilde yaklaşık 10 kurum ile görüşerek 2010 yılında yayımlanan "Kadın İstihdamının Arttırılması ve Fırsat Eşitliğinin Sağlanması Genelgesi"nin uygulanıp uygulanmadığını araştırdı.
Kadın örgütlernin, kadın istihdamının niceliğine değil aynı zamanda niteliğine de bakmanın önemli olduğuna yıllardır dikkat çektiğini belirten KEİG, hükümet ve işveren cephesinin kadın istihdamı oranının artırılmasına dair önerisinin, kadın istihdamının "ülke kalkınmasına sağlayacağı katkı" ile birlikte ele alındığına ve "işgücünün israf olmaması" gerekliliğinin vurgulandığına dikkat çekti.
KEİG, hazırladığı raporda genelgede de belirtilen kurumların ve kuruluşların projeleri, hizmet içi eğit im programları, stratejik plan ve benzeri belgelerini; il işgücü piyasası analizleri ile mesleki eğitim materyallerini ve organize sanayi bölgeleri ile serbest bölgelerde kreş olup olmadığını inceledi. Ardından çeşitli kamu kurumları, odalar, sendikaların kadın grupları, kadın örgütleri ve yerelde istihdamla ilgili ön plana çıkan diğer kurumlarla 120 görüşme gerçekleştirildi.
Adana, Ankara, Antalya, Çanakkale, Denizli, Diyarbakır, İstanbul, İzmir, Kocaeli, Trabzon, Urfa, Van olmak üzere 12 ilde yürütülen ve ihtiyaç tespitine yönelik "Genelgenin Ardından İstihdamda Kadının Durumu Araştırması"nın ilk tespiti şu: Genelge pek çok kurumda, pek çok yetkili tarafından bilinmiyor. Kadınların istihdamına özel önem ve öncelik verilmesi durumu genel olarak yetkililerin kişisel inisiyatifi üzerinden yürüyor.
Rapordan diğer satırbaşları şöyle:
* Kadın istihdamının arttırılması çalışmaları, koruyucu istihdam politikalarına göre değil, Aktif İşgücü Piyasası Politikalarına göre ve daha çok mesleki eğitimler/girişimcilik faaliyetleri yolu ile yürütülüyor. Kadınlar hem bu alanlarda hem de istihdam edildikleri sektörlerde belli alanlara yönlendiriliyorlar.
* Genelge'nin maddelerinde çoğunlukla belirsiz ifadelerin kullanılması ve yaptırım mekanizmasına yer verilmemesinin neticesinde etkisinin sınırlı olduğu anlaşılıyor.
* Genelge'nin genel olarak istisna olan az sayıda kurum ve il dışında hatırlanmadığı/bilinmediği; Genelge maddelerinin bir kısmının göstermelik tedbirlerle hayata geçirildiği, bir kısmının gerçekleşmediği, bir kısmının da bazı kentlerde, çoğunlukla kısmi kalan projeler dolayımıyla sağlandığı görülüyor.
* Genelge çerçevesinde oluşturulan "Kadın İstihdamı Ulusal İzleme ve Koordinasyon Kurulu"nun toplantıları ve katılımcılarına ilişkin bilgiye ulaşmak oldukça güç. Süreç şeffaf değil ve kurul çalışması kurumsallaşmamış ve kişisel inisiyatife dayalı olarak yürütülüyor.
* Tüm bakanlıklarda müsteşar yardımcısı seviyesinde görevlendirme yapılması, Genelge'nin ikinci maddesinde yer aldığı halde gerçekleşmemiş ve çoğunlukla Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Birimleri kurulmamış. Sadece bazı yerel idarelerin bu birimleri, Kadın Dostu Kentler projesi gibi projeler bağlamında kurgulanmış.
* Genelge'de kurumların stratejik plan, faaliyet raporları ve performans programlarında kadın-erkek eşitliği yaklaşımlarının dâhil edilmesi ve istatistiki veriler ile bilimsel araştırmaların desteklenmesi belirtildiği halde, bu maddenin de hayata geçirilmemiş. Genelgenin uygulandığı kurumlarda ise sürecin tamamen kişisel inisiyatiflere dayalı olarak yürüdüğü dikkat çekiyor.
* Genelgenin öngördüğü hizmet içi eğitimlerde toplumsal cinsiyet eşitliği konusu, aile eğitimi olarak algılanıyor.
Raporda 4857 sayılı İş Yasası'nın kreş yükümlülüğü ile ilgili maddesindeki kadın işçi tanımının işçiye dönüştürülmesi ve KOSGEB'in pozitif ayrımcılık politikaları gibi olumlu gelişmelerden de bahsediliyor. (ÇT)