Bir Kış Planı: Yedigöller Milli Parkı

Yedigöller Milli Parkı, zengin tabiatı ve huzur dolu atmosferiyle bizi bekliyor. Sonbaharın son günlerinde, insan giderek daha içe dönük bir havaya sahip oluyor. Yazın koşuşturmalı günlerinden ağır, dingin kış günlerine merhaba. Merhaba uzun çizmeler ve kazaklar.

Ulaşım, barınma ve yemek

Yedigöller Milli Parkı'na ulaşım iki şekilde yapılıyor; özel araç ve otostop. Hemen aksi yöndeki Abant’a belediye otobüsleriyle ulaşmak mümkünken, Yedigöller biraz daha özel imkanlara bırakılmış durumda.

Parka en kolay şekilde Bolu üzerinden gidiliyor. Yoğun kar zamanlarında ise bu yol kapandığından, Bolu-Mengen yolunu tercih edebilirsiniz.

Parkın içerisinde market bulunmuyor. Bu yüzden eğer kamp yapmak istiyorsanız yol üzerinden ihtiyaçlarınızı gidermeniz gerekiyor. İçerisindeki restoranda ise yiyecek çeşitleri oldukça az ve biz pahalı bulduk. Akşam 18.00’den sonra kendi ateşinizi yakıp yemeğinizi pişirebilirsiniz.

Biz kamp yapmak üzere gelsek de, ormanın her noktasında bungalovlar yer alıyor. Yatak kapasitesi 10-12 kişiye varan bungalovların hemen hepsinin önünde masa, etkinlik alanı ve şömine yer alıyor. Doğayla baş başa kalıp konforlu bir tatil geçirmek isteyenler için iyi bir tercih olabilir. Tabii burada da yemeğinizi kendiniz pişirmeniz gerekiyor.

Birbiriyle bağlantılı akarsular, göller…

Parkın içinde Büyükgöl, Deringöl, Seringöl, İncegöl, Sazlıgöl, Nazlıgöl, Küçükgöl olmak üzere 7 adet göl var. Göle dökülen yapraklarla nefis bir seyir veren manzaraya sahip her biri.

Bu göller, aralarında 100 metre yükselti farkı bulunan iki plato üzerine kurulu. Platodaki göllerin en büyüğü ise Büyükgöl. Büyükgöl’ün güneydoğusundaki Deringöl, 20 metre uzunluğundaki akan bölümü ile Büyükgöl’e bağlı durumda. Göllere yakın kamp kurmak mümkün. Bununla beraber parkın hemen her yerinde şelaleler, akarsular var. Göller, yeraltı kaynaklarıyla birbirine bağı olduğundan, nereye giderseniz bir su kaynağı bulabilirsiniz.

Her yönüyle zengin bir doğa: Mantarlar, hayvanlar ve ağaçlar

Sakin bir alana çadırımızı kurduktan sonra kısa bir keşif gezisine çıktık. Devrildikten sonra birbirine tutunan, ya da devrilip doğal köprüler ve bentler oluşturarak suya yön veren ağaçlar, utanmayla karışık bir sevinç hissi bırakıyor. "Doğa, yolunu buluyor bir şekilde" diyorsunuz, "hiçbir müdahaleye ihtiyaç duymadan." 

Asıl can alıcı nokta ise, her yandaki binbir çeşit mantarlar. Her yerdeler, her yerde! Kanlıca mantarı, ormanın en ünlü mantarı. Antioksidan olarak bilinen bu mantar, hücrelere zarar veren serbest radikalleri azaltmaya yarayıp hem hastalıktan korunmak hem de yaşlanmayla gelen olumsuz etkileri geciktirmek konusunda faydalı. Gitmeden önce Bolu mantarları hakkında bilgi edinmek geziyi daha keyifli bir hale getirebilir.

Hayvan bakımından da oldukça zengin bir habitata sahip Yedigöller. Geceleri kurt ulumaları, şelale sesine eşlik ediyor. Gündüzleri sincaplar, kuşlar ve diğer minik hayvanlar tarafından sık sık ziyaret ediliyorsunuz. Tabii yiyeceğinizi de muhafaza etmeniz, güvenliğiniz açısından önemli bir husus. Bir diğer önemli konu ise, orman geceleri oldukça soğuk oluyor. -10 derece seviyelerinde bir uyku tulumu sizi soğuktan korumaya yarayacaktır.

Günlük turlarla birlikte yüksek bir ziyaretçi sayısına sahip olan park, haftaiçi boş oluyor. Haftasonları, otostopla gidecekseniz araç bulma konusunda sorun yaşamamanız için en uygun zaman. Ancak özel aracınız varsa haftaiçi gidebilir, ıssız ve sonsuz bu ormanda ekvatorun tam üzerinde hissedebilirsiniz. Geniş yapraklı ağaçlar, ciğerleri patlatırcasına bol oksijen ve sakinlikle harika bir deneyim edinebilirsiniz.  

Yedigöller, Batı Karadeniz’de, Bolu’nun kuzeyinde yer alan bir milli park. Her ne kadar milli park oluşu 1965 yılına dayandırılsa da, içindeyken çok daha eski bir yaşam formuna temas ettiğini hissediyor insan. Yapılan son kazı çalışması, parkın tarihini yeni Bizans döneminden başlatıyor.

(AB/MB/AÖ)