Yemende Kadının Adı Yok
İmam Yahya'nın sarayı bir kayanın üzerine kurulmuş bir şaheser. İmam Yahya Osmanlı'nın Yemen'den çekildiği 1918 yılından, öldürüldüğü 1948 yılına kadar Yemen'i yönetmiş.
Eskiden Yemen deyince kahve akla gelirmiş. Ancak artık kahvenin yerini gat bitkisi almış. Kahve ile aynı yükseklikte ve iklimde yetişen gat, yüzde 90 Yemenli erkeğin, yüzde 20 Yemenli kadının öğleden sonra çiğnediği yarı uyarıcı, yarı uyuşturucu bir ot. Yanaklarının bir tarafına doldurup suyla beraber emiyorlar. Bu yoksul ülke, gelirinin neredeyse üçte birini gata harcıyor.
Hudayda da bir Türk evinin cumbası. Hani meşhur türkü var. "Giden gelmiyor acep ne iştir" diye. Yemen'in dağlık ve çöl ikliminde Osmanlı'nın yüzlerce askeri ölmüş. Bu arada ev ve camiler de kendi mimari stilini Yemen'e taşımış.
Yemen Cumhuriyeti kurulmadan önce yalnızca Kuran eğitimi olan Yemen'de şimdi İngilizce'nin de öğretildiği özel ve devlet okulları var. Kadınlar da artık üniversiteye kadar okuyabiliyorlar. Henüz az bir oranda da olsa hayatın her alanında hakim, savcı,doktor olarak yerlerini alıyorlar. Çocukların ancak yüzde 50'si okula gidiyor.
Zabid'de bir kadın kooperatifini ziyaret ettik. Kadınlar dokumaların,el işlerini turistlere satıyorlar. Yemen'de 170 kadın örgütü var. Okuma yazma oranı kadınlar için yüzde 28. Böyle bir kooperatifin varlığı Yemenli kadınlar için bir umut ışığı.
Arabamızı kumadan çıkarmak için epey bir uğraşıldı. Kuma gömülen tekerleklerin çıkarılması ve yola koyulmamız yarım saat kadar sürdü. Grubun diğer arabaları bizi beklemek zorunda kaldılar.
Dimdik bir kum yığınından aşağı doğru hızla inerken arabamız kuma saplandı. Rehberimizin elindeki kalaşnikofun yalnızca bizi korumak için değil, aynı zamanda haberleşmek için de kullanıldığını o zaman anladık. Ali tepeden silah atarak yardım istedi.
Şoförümüz Ali bizi inişli çıkışlı çölde konvoyun önünde bedevi rehber Abdülkadir'in izinde götürüyor. Seyahatimiz sırasında bizi takip eden polis konvoyu yerine çölde bir bedevi ve oğlu bize hem rehberlik ,hem koruyuculuk yaptı. "Bir bedevi on polise bedeldir" dedi rehberimiz Ahmed.
Tütsüler buhurdanlıklar, bütün Doğu ülkelerinde olduğu gibi, Yemen kültüründe de önemli bir yer tutuyor.
Gezimizin en önemli anlarından biri çölü geçmemizdi. Güneş yükseldiği zaman kasisler görünmediği için sabah çok erken yola çıkıldı. 4x4'lerin lastiklerinin havası azaltıldı. Son sürat göz alabildiğine uzanan çölde macera başladı.
Her Yemenli erkeğin belinde cembiye denen ucu kıvrık kama var. Bunu çok küçük yaştaki erkek çocuklar da taşıyorlar. Erkeklerin bu vazgeçilmez aksesuarı, bir kez kınından çıkarıldı mı, geleneğe göre mutlaka kana bulanması gerekiyor. O yüzden en ateşli kavgalar sırasında bile cembiye kullanılmamaya çalışılıyor . Yemen'de en önemli ticaret malzemesi olan cembiye çok ucuzdan çok pahalıya kadar çeşitli fiyatlardan satılıyor.
Yemen'de zaman zaman turistler kaçırılıp öldürüldüğü için, çok sıkı güvenlik kordonu altında, konvoy olarak 4x4'lerle seyahat ediliyor. Özellikle sınır bölgesine yakın bazı yerlere zaman zaman gidilmesini güvenlik açısından devlet yasaklıyor. Mukalla'dan Aden'e gidene kadar her 50 kilometrede bir kontrol ve koruma değiştirdiğimiz için, 500 kilometreyi -yolların çok düzgün olmasına, trafik olmamasına rağmen- on saate alabildik. Bazen çölden bazen dağların arasından geçen yol uzun, ama keyifli.
Yemen yemek kültürü bizimkine çok benziyor. Yemeklerini açmaya benzeyen bir ekmeğe sararak elleriyle yiyorlar. Çok lezzetli olan bu ekmeğin bir yol üstü lokantada yapılışı.
Bir Yemen ailesi. Doğan her yüz çocuktan yedisinin ölmesine rağmen ortalama çocuk sayısı yedi. Ama bunlar daha genç bir çift. Henüz beş çocukları var.
Yemen'de camlar ve kapılar bir sanat eseri. Renkli camlar hem güneşin ışığını filtre ederken hem de kadınları erkeklerin bakışlarından saklıyor. Camların altında ya da balkonlarda perdelerle erkeklerden mi, sıcaktan mı korunuyorlar belli değil.
Siyah hicabın altındaki rengarenk dünyayı çarşıdaki vitrinlerin cümbüşünden anlayabiliyoruz.
Aden'de deniz kenarında çay içen kadınlar. Güney Yemen 1967-1990 yılları arasında sosyalist bir yönetimle yönetiliyor. O dönemde kadınlar bir süre için bile olsa yüzlerini, başlarını açıyorlar. Ancak tutucu Kuzey Yemen galip gelince kadınlar yine gelenekler ve dinin baskısıyla hicap giyiyorlar.
Yemende kadının adı yok. Her ne kadar seçimlerde ve işe alınmada eşit hakları var deniyorsa da 301 kişilik mecliste 5 kadın milletvekili var. Yurtdışına çıkmak için babadan ya da kocadan izin almaları gerekiyor. Çok küçük kızlar bile hicap denen siyah çarşafları giyiyorlar. Yalnızca sürmeli gözlerini görünüyor.