Pedagog Dr. Yeşim Kesgül Sercan çocuklar arasında sürekli farklılık yaratmanın ötekileştirmeyi pekiştirdiğini, çocukların zihinlerini ipotek altına almak anlamına geldiğini söyledi.
Öğrencilerin beşinci sınıftan itibaren başörtüsü takabilmelerinin yolunu açan yönetmelik değişikliği Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi.
Konuyla ilgili görüşlerini aldığımız Sercan çocuğun kendi tercihleri oluşmadan dıştan bir zorlamayla yaptırılan her şeyin dayatma olduğuna dikkat çekti.
Ana-babaların görevinin “çocuklarını istedikleri kişi yapmak değil, onların kendisi olmasını sağlamak” olduğunu belirtti.
“Çocuğa erken yaşta henüz onun kişilik gelişimi, benlik algısı, kendi tercihleri oluşmadan dıştan bir zorlamayla yaptırılan her şey dayatmadır. Onun kişisel gelişimini ipotek altına almadır.
“Böyle bir dayatma ile çocukların şu ya da bu tarafta olmaya zorlanması gelişimlerini, ruh sağlıklarını kaçınılmaz olarak etkileyecektir.
“Bu sadece başörtüsü konusunda değil, çocuğun erkenden ciddi tercihler yapmak zorunda bırakıldığı her konuda geçerlidir.
“Çocuğu erken yaşta sınav, okul, meslek vb seçimler yapmak zorunda bırakmak da aynı anlama geliyor. Henüz ne yöne gideceği konusunda muhakeme yapabilecek yeterlikte olmayan çocuklar; kafası karışık, ne yapacağını bilmez, mutsuz, başarısız yetişkinler olmaya adaylığa zorlanıyor.”
Ötekileştirme
Yeşim Kesgül Sercan’ın vurguladığı noktalardan biri de çocuklar arasında sürekli farklılık yaratmanın “ötekileştirme”yi pekiştirdiğiydi.
“O takımlı bu takımlı, o dinden bu dinden, zengin fakir, açık kapalı, tembel çalışkan, erkek kız… Devamlı gruplara ayırmak, farklılıklar yaratmak ve bunların altını bu anlamda çizmek, farklılıkları bir zenginlik olarak değil de tercih yapmak bir tarafa ait olup diğerini reddetmek şeklinde ortaya koymak yine çocuklarımızın zihinlerini ipotek altına almak anlamına geliyor.”
“Cinsel nesne”
Sercan yönetmeliğe dair bir noktaya daha dikkat çekti.
“Küçücük çocuğumuzun başını kapattığımızda onu erkenden kadın yapmış, cinsel nesne haline getirmiş oluyoruz ki bunun da küçük çocuğa makyaj yapıp aşırı süslemekten bir farkı olmadığını düşünüyorum.”
Yönetmelikte yapılan değişiklikle başörtüsü serbest bırakıldı, ancak saç boyama ya da makyaj yapılamayacağına dair ifadelere dokunulmadı.
Dövme, makyaj yasak
2012/3959 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Milli Eğitim Bakanlığına Bağlı Okul Öğrencilerinin Kılık ve Kıyafetlerine Dair Yönetmeliğin 3. maddesinin altıncı fıkrası yürürlükten kaldırıldı ve 4. maddesinin birinci fıkrasının (d) ve (e) bentleri şu şekilde değiştirildi:
"Okullarda yüzü açık bulunur; siyasi sembol içeren simge, şekil ve yazıların yer aldığı fular, bere, şapka, çanta ve benzeri materyalleri kullanamaz; saç boyama, vücuda dövme ve makyaj yapamaz, pirsing takamaz, bıyık ve sakal bırakamaz.
“Okul öncesi eğitim kurumlarında ve ilkokullarda, okul içinde baş açık bulunur."
Değişen madde
Yönetmeliğin değişen 4. maddesinin (e) bendinde “Okul içinde baş açık, saçlar temiz ve boyasız olarak bulunur, makyaj yapamaz, bıyık ve sakal bırakamaz. 3'üncü maddenin altıncı fıkrası hükümleri saklıdır” deniyordu.
Kaldırılan 3. maddenin altıncı fıkrası ise şöyleydi: “Kız öğrenciler, imam-hatip ortaokul ve liseleri ile çok programlı liselerin imam-hatip programlarında tüm derslerde, ortaokul ve liselerde ise seçmeli Kur'an-ı Kerim derslerinde başlarını örtebilir.” (YY)