Makalenin İngilizcesi için tıklayın
Korona günlerinde yaşlılara ilişkin nefret söylemi bitmek bilmiyor. Kuşaklararası dayanışmanın artması gereken böylesine özel bir dönemde, tersine yaşlılara ilişkin çok yönlü şiddeti besleyen haberler ve sosyal medya paylaşımlarının biteceği yok gibi.
Haberdarsınızdır; salgın nedeniyle sokağa çıkması yasaklanan 65 artı yaştaki vatandaşlardan biri olan, Ankara Keçiören’de yaşamını sürdüren ve hastaneye gitmek için evinden çıkan A.İ.Y.’in durumundan.
Önlemler kapsamında ücretsiz yararlandığı toplu taşım kartı iptal edildiğinden, A.İ.Y otobüse binemeyince dolmuş durağına doğru giderken karşılaşıyor genç yaştaki elinde telefon olan -ve kendilerini polis olarak tanıtan- M.T.E. ve arkadaşıyla. “Sen nereye gidiyorsun amca” sorusunu yanıtlıyor A.İ.Y. “Çabuk buradan git. Yoksa seni götürür ceza yazarız” diyor iki gençten adı M.T.E. olan. Evine gidiyor A.İ.Y, hemen. M.T.E. de yaptığı video kaydını sosyal medyaya yüklüyor.
Bu paylaşım sosyal medyada büyük tepki çekip gündem oluşturdu. M.T.E. gözaltına alınıp adliyeye sevk edildi. Nöbetçi hakimlik kamu görevinin usulsüz üstlenilmesi suçundan M.T.E.’ye 15 gün konutundan çıkmama ve evine en yakın huzurevini ziyaret etme cezası verdi.
AİY’le ilgili bu son gelişmeyi “yaşlıyım haklıyım.com” sitesi için adıma, yaşlılıkla ilgili 6 anahtar kelimeyi takip eden şirketin gönderdiği raporda yer alan haberlerden öğrendim.
Kararı öğrenen A.İ.Y.’nin -özetle- “Ben onlardan şikayetçi değilim. Kanuna göre ceza vermişler. Ama Türkiye evde kalsın herkes evde kalsın evinden dışarıya çıkmasın.” Dediğini okuyunca “Büyüklük etmiş büyüğümüz. Ders olur başkalarına da inşallah” dedim kendi kendime.
( Tam da yazının son satırını yazarken Manisa Otogarında AİY’in akranı bir çiftin maruz kaldığı insanlık dışı muameleyi içeren videoyu izledim. Dilerim bu video için de gereği çok daha hızla yapılır.)
Yaklaşık üç aydır kullandığım bu takip sisteminde ulusal basında günde ortalama 5-10 haber, internet medyasında 30-40 haber çıkıyordu.
Haberlerin çoğu huzurevlerine yapılan ziyaretler ve Alzheimer hastalığına dair bilgilendiriciydi. Son 10 günde -özellikle 65 yaşın üstündeki yurttaşlara getirilen sokağa çıkma yasağı sonrası- aralarında mükerrer olanlar da olsa bu rakam altı binleri aştı. Örneğin bu yazıyı yazarken, 26 Mart 2020 itibarıyla yazılı basında 183 haber, internet medyasında (369’u yerelde ) 559 haber çıkmış.
Yazılı basın ve internet medyasından haber başlığı örnekleri" Polis ve zabıtadan dede uyarısı" " Yasağa uymayan yaşlılara polis uyarısı" " Sokakta yaşlı denetimi" " Yasağa uymayan yaşlılar polis ve zabıtaya takıldı " " Yaşlılar yasağa rağmen pazarlara çıktı" " Polis park ve bahçelerde oturan 65 yaş üstündekileri eve gönderiyor" " Sokağa çıkan yaşlılara 3 bin 150 TL. para cezası ve suç duyurusu" " Pazar yerlerinde polisler kimlik kontrolü yapıyor, içeri girmelerine izin vermiyor" " Bu işin şakası yok: sokağa çıkan yaşlılara verilecek ceza belli oldu" " Devlet ne yaparsa haklıdır, deyip yasağa uymadı" "Söz dinlemeyip bankta oturan yaşlılara sulu ikaz" " Şeride rağmen banka oturan yaşlılar pes dedirtti" " Yaşlılar evde kalmak yerine sahile koştu" " (Yaşlılar) evinde kal: şansını zorlama" " Çıkmayın dedikçe çıktılar" " Türkiye'nin yaşlılarla imtihanı" " Yasağa uymayan yaşlılara çevredeki apartmanlardan suyla müdahale" " Yaşlı adam yemin edilerek uyarılmasına karşın istifini bozmayıp oturmaya devam etti" " Üzerine su balonları atılan yaşlı neye uğradığını şaşırdı" " Sokaktaki yaşlının başından aşağı kolonya döken şahıs yakalandı" " Yaşlılar sokağa çıkma yasağını hiçe saydı: okey masası kurdu" | |
Görüldüğü gibi medyanın (da) iç açıcı değil; yaşlılara ilişkin söylemi. Evinden çık (a) mayan yaşlılara götürülen hizmetlere ilişkin haberlere bakalım şimdide.
Yerelde evindeki yaşlılara verilen hizmetlere ilişkin haber başlığı örnekleri: " Evlerinden çıkmasın diye alışverişlerini belediye personeli yapıyor" " Yaşlılara zabıta / polis yardım kolileri getiriyor" "Belediye ekipleri yaşlıları telefonla arayarak virüsle ilgili bilgilendirip hatırlarını sorup ihtiyaçlarını karşılıyor" " Evinizde kalın, siz isteyin biz getirin" " Yaşlı vatandaşların ihtiyaçları telefonla karşılanıyor" " (belediye-ler) 7/ 24 vatandaşın yanında" " (belediye-ler): 'vefa sosyal destek hattı' hizmetinizde" " (belediye-ler) salgın riski altındaki yaşlıların ayağına gidiyor" | |
Ayrıca ( ki uzun süreceği ☹ anlaşılan) Korona günlerinin olumlu bir getirisi oldu: apartman, sokak, mahalle bazında -ve sosyal medya hesaplarındaki gruplar aracılığıyla da elbette- evindeki yaşlıların gereksinimlerinin karşılanmasına ilişkin örgütlenmelerin arttığını düşünüyor ve gözlüyorum. Örnek mi? Mesela… Dumura uğrayan komşu dayanışması canlandı, (varsa) apartman görevlilerinin yaşlılara ilişkin duyarlılığı arttı, genç-orta yaştakiler “alo evlat” misyonu yüklendi, ‘alo evlat’ hatları aracılığıyla gençler yaşlıların yardımına koşuyor, uzakta/yakınlardaki çocuklar, torunlar yeğenler büyüklerinin hatırını soruyor. ‘Alo market’, ‘alo eczane’ hizmeti veriliyor.
Gönüllü kişi ve kuruluşların da bir araya gelerek ağ kurduklarına dair paylaşımlar da sevindirici. Tüm bunlar tamam; eksik de, yetersiz de olsa evindeki yaşlılar için başta kamusal ve yerel kurumlar olmak üzere her bazda kişi(ler) ve örgütlenmeler iyi niyetle bir şeyler tür yapı önlemler gerekli önlemleri ve düzenlemeleri yaptı/ yapmaya devam edecek gibi görünüyor. Medya da kendine çeki düzen veriyor gibi… “Türkiye’nin yaşlılarla imtihanı” ya da “Şu 65 yaş işini çözsek mi?” başlıklı ‘şey’ler okumak istemiyor duyarlı insanlar.
Ama sosyal medya kontrol edilemeyen bir mecra. İğrenç ötesi olmaya devam ediyor. Örnek çok… İşte biri: “Yaşlılar neden laftan anlamıyor? Dalga mı geçiyorsunuz la siz?”
Korona günlerinde de, hepimizin karşımızdakiler tarafından – daha çok- anlaşılmaya ihtiyacı var; her birimizin de karşımızdakini – daha çok- anlaması gerektiği gibi. Ama yaşlı insanları daha da çok anlamak gerekiyor; eğer anlaşılmak istiyorsak.
Medya takip taramasında okuduğum haberlerdeki yaşlıların söylediklerinden bir örnek; “ Ne yapalım mecburen çıkıyoruz. Evden gidin diyorlar ne yapacağız? Karakolluk mu olalım? Kaçıyoruz mecburen.”
Sevgili okur bir haber başlığının yorumunu da size bırakayım: “Devletin evde kal dediği yaşlı adamı, karısı sokağa atmış”.
Huzurevlerinde çalışan personelin işi Korona günlerinde daha da zor. Bir haberin görselinde rastladım -ve çok duygulandım- huzurevi çalışanlarının hizmet verdikleri büyüklerinin yakınlarına verdikleri mesaja: Yaşlılarınız huzurevlerinde bizimle güvende. Lütfen evde kalın”.
Yine huzurevi çalışanlarının “Yaşlılarınızın huzur ve sağlığı için lütfen evde kal Türkiye” mesajı da duygulandırdı beni.
Sadece bu özel günlerde değil, her daim yaşlıları inciten davranış ve ifadelerin karşısında olmak gerek; bu insan olmanın gereği. (ŞD/DB)