Ressam Tiraje Dikmen 89 yaşında hayata veda etti.
Dikmen’in cenazesi 3 Eylül Çarşamba günü Büyükada Hamidiye Camii’nde kılınacak öğle namazının ardından Tepeköy Mezarlığı’nda defnedilecek.
Yakınları, cenazeye çelenk göndermek yerine, arzu edenlerin Türk Eğitim Vakfı ya da Sokak Hayvanları Koruma Derneklerine bağışta bulunulmasını istedi.
Tiraje Dikmen kimdir?
Ressam Şükriye Dikmen kardeşi olan Tiraje Dikmen 1925’te doğdu.
1943-48 arasında İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’de Prof. Kessler yönetiminde “İstanbul’da Kadın İşçilerin Çalışma Koşulları” konulu doktora tezini hazırlarken, aynı zamanda İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nde Léopold Lévy ile resim çalışmaya başladı.
1949 yılında Fransa’dan aldığı burs ile Paris’e hukuk doktorası yapmaya gitti. Ama bir taraftan Louvre Müzesi’nde ve Güncel Sanatlar ve Gelenekler Müzesi’nde sanat tarihi ve müzeoloji stajları yapıyordu.
Dikmen bu dönemde Paris’te ön plana çıkan tarzda soyut resimle ilgilenmedi, figür olgusunu irdeleyen bir çizgide araştırmalarını sürdürdü.
İlk kişisel sergisini 1956 yılında, Ernst, Miro ve Arp’ın eserlerini düzenli olarak sergileyen Galerie Edouard Loeb’da açtı ve sadece desenlerini sergiledi. Desenleri, hareket halindeki çizgilere indirgenmiş dinamik figürleri yorumlayan semi-figüratif bir karaktere sahipti.
1955-60 yılları arasında yağlıboya resimlere geçti ve “renk olgusu” üzerine yoğunlaştı. 1960’da, yine Galerie Edouard Loeb’da ikinci kişisel sergisini açan sanatçı, bu kez sadece yağlıboya çalışmalarını sergileyerek, geliştirmiş olduğu kendi resim tarzının ilk olgun örneklerini ortaya koydu
1964’te davet edildiği ve bugün gerçeküstücülük tarihinin en önemli sergilerinden biri sayılan “Gerçeküstücülüğün Kökenleri, Tarihi ve İlişkileri” sergisinin kataloğunda kendisinden “genç imgesel resmin en güçlü figürlerinden biri” olarak söz edildi.
1960-1970 yıllarında figürden tamamen kopmadan, figürün etrafındaki alanı soyutlamaya yönelmesi, çalışmalarına farklı bir karakter kazandırdı.
Mayıs 1968 olayları başladığında Paris’te bulunan Dikmen, öğrenci hareketini, protestoları yakından takip etti. Bu döneme dair izlenimlerini Mai 1968 isimli dizisinde yorumlayan sanatçı, geliştirmiş olduğu soyut yaklaşıma rağmen, özgürlük arayışındaki insanları çalışmalarına konu etti. 1970 yılında, Galeri 1’de, İstanbul’daki ilk kişisel sergisinde Paris’ten getirmiş olduğu bu çalışmaları paylaştı.
1980’lerde Büyükada’ya yerleşti. 1990’dan itibaren de çalışmalarında göç temasını ele almaya başladı.
Tiraje Dikmen, Ali Artun’un deyişiyle “yapıtlarıyla Batı sanat ortamlarında gerçekten dikkati çekmiş ama bunu olabildiğince az söylemiş bir ressam. Ortalarda pek görünmeyen, orada burada sık sık söyleşileri yayınlanmayan, sessiz ve derinlerde çalışan, durmadan çalışan, ‘has’ bir sanatçı.” (ÇT)
* Bu haberi Necmi Sönmez’in e-skop’ta yayınlanan yazısından yararlandık.