PKK lideri Abdullah Öcalan, Nelson Mandela’nın ölümü nedeniyle düzenlenen törene Halkların Demokratik Partisi Eş Başkanı Ertuğrul Kürkçü aracılığı ile mesaj gönderdi.
“Mandela benim ve Kürt halkının, dünyanın tüm meydanlarında ve dağlarında zalim iktidarlara inat gülümseyen o büyük çoğunluğun, bizim büyük ailemizin bir parçası olarak yaşamaya devam edecektir” diyen Öcalan, Özgür Gündem gazetesinde yayımlanan mesajında şu ifadelere yer verdi:
“Özgürlük hareketlerine bilgelik bıraktı”
“Bugün, dünyanın dört bir yanındaki insanların Mandela için döktükleri gözyaşı, onun ardından anlatılan hikayeler, aynı zamanda onun tüm diğer özgürlük hareketlerine bıraktığı bilgeliğin ne denli önemli olduğunu gösteriyor bize.
“Dünya halklarının tarihleri, en çok da onları pençelerine almaya çalışanların pervasız cüretkarlıklarınca şekilleniyor. Bu cüretkarlık, bazen tüm dünyanın zulmü kör biçimde seyretmesiyle ortaya çıkıyor, bazen de büyük bir totaliterliğin kötülüğü ve onun sıradanlığını beslemesiyle.
“Kötülüklerin sahipleri, daima utançla diz çöküp özür dilerken ya da puslu birer kitap sayfası olarak tarihe geçerken, kötülüğün sıradanlığına ve yükselen totaliterliğe karşı verilen mücadele dünyanın tüm topraklarını aynı anda ıslatan tek şeyde, bir ezilenin gözyaşında kendini gösteriyor.
“Mandela, öncüsü olduğu demokrasi ve eşitlik mücadelesi, bir arada, özgür ve eşit yaşamı kendileri için ilke edinmiş olanların mücadele kavramını şekillendiren şeyin ta kendisidir. Mandela gibi insanlar için geçmişe dair bir dilin kullanımı imkansızdır.
“Çünkü halklarının gönüllerinde yer edinmiş kişiler, halk mücadelelerinde Prometheus rolü oynamaya yazgılı şahsiyetlerdir. Onların ateşi taşımaya karar verdikleri gün de o ateşi taşıma biçimleri de tesadüfi değildir. Bu, egemenlerin tarihinin akışı içinde dayattıkları modernist kapitalist düzlemin yol açtığı hasara onurlu biçimde karşı koymak için verilmiş bir mücadeledir.
“En büyük mirası pes etmemek”
“Egemenlerin yazdığı tarih sayfalarını yırtmak ve tarih olduğu sanılan, kader olduğu sanılan düzene müdahale etmek, Güney Afrika halkının ve Mandela’nın ateşini tüm dünyanın ezilenlerine taşıdığının kanıtıdır.
“Ezilenlerden bir ‘terörist’, ‘despot’ ya da ‘hain’ yaratmak istedikleri bu ayaklanmalar çağında Mandela, bilgece, gülümser ve yürekli tavrıyla, en zor, en tutsak dönemlerinde dahi ümitli olmayı bilmiş, özgürce, korkmadan verdiği mücadeleyi, hayatının ta kendisi olmuş bu politik dönemi, özgür ve tüm dünyanın saygı duyduğu bir insan olarak, bir ilham kaynağı olarak özgürce tamamlamıştır.
“O’nun ölümünün ardından duyulan kederin kardeşi, özgür bir yaşamı birlikte kazandığı halkının yüzündeki mutluluk ve o halkın egemenlere vurduğu darbedir. Güney Afrika’dan yükselen yumruk, bugün bile görülmektedir ki, baskı altına alınan, hapishanelerde umutları yok edilmeye çalışan tüm halkların yumruğu olmuş, onları hapse atanların yüreklerine korku salmıştır.
“Hapishanelerdeki demirler, cesur insanları parmaklıkların ardına koyacak kadar korkak olanların yürekleri gibi soğuk ve paslıyken, zindanda, en zor anlarda bile pes etmemek Mandela’nın hepimize bıraktığı büyük bir mirastır.
“O yıldızın Ortadoğu halkları üstünde parlamasını sağlayacağız”
“Uluslararası komplo öncesinde tecrübelerine başvurmak için yola koyulmuş olduğum Mandela, benim ve Kürt halkının, dünyanın tüm meydanlarında ve dağlarında zalim iktidarlara inat gülümseyen o büyük çoğunluğun, bizim büyük ailemizin bir parçası olarak yaşamaya devam edecektir.
“Kendisiyle birbirimize gönülden bir bağlılığımız vardı. Bu bağlılık çerçevesinde kendisinin Kürt halkına olan duyarlılığı ve bağlılığı bizim de kalbimizde ona karşı bağlılık ve saygı olarak karşılık buldu.
“Afrika halklarını aydınlatan, parlayan bir yıldızdı. Biz de o parlayan yıldızın Ortadoğu halkları üzerinde parlamasını sağlayacağız.
“Büyük ailemizin başı eğilmesin. Çünkü en baş eğmeyenlerimizden, en bilgelerimizden birini uğurlamış bulunuyoruz. Güney Afrika halkına ve Mandela’yı kendilerine yoldaş gören tüm ezilenlere dostça selamlarla. Umuyoruz ki hepimiz, özgür ülkelerin özgür yurttaşları olarak yaşayacak ve böyle öleceğiz. Onur ve barış içinde, tıpkı Mandela gibi...” (EKN)