Haberin Kürtçesi için tıklayın
Gözaltında öldürülen Rıdvan Karakoç’un annesi, Cumartesi Anneleri’nden Asiye Karakoç hayatını kaybetti.
Cenazesi bugün Gaziosmanpaşa Karadeniz Mahalle Mezarlığı Camisi'nde ikindi namazıyla uğurlanacak.
İşkence ile öldürülmüş bedenine 3 Haziran 1995’te ulaşılan Rıdvan Karakoç’un öldürülmesine dair dosya ise zamanaşımı tehlikesi altında.
Asiye Karakoç, İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon’un başlattığı “Cezasızlığa son, adalet istiyoruz” kampanyasının toplantısında 4 Şubat 2015’teki basın toplantısına da katılmıştı.
Oğlu Hasan Karakoç, Asiye Karakoç’un uzun zamandır oğlu Rıdvan’ın adından başka bir sözcük söylemediğini belirterek onun yerine söz almıştı:
“Biz yine şanslıyız tesadüf ve şansın yardımıyla mezarımızı bulduk. Yıllardır haykırdık ne gören ne anlayan oldu. Bu devletten bir can, bir kardeş, bir yoldaş alacağım var.”
Rıdvan Karakoç nasıl öldürüldü?
Rıdvan Karakoç, Kürt siyasi partilerinde çalışmalar yürüten, Mezopotamya Kültür Merkezi'nin kuruluş çalışmalarında yer alan 34 yaşındaki Rıdvan Karakoç, bu faaliyetleri nedeniyle polisin hedefindeydi.
Hakkında gıyabi tutuklama kararı olan Rıdvan Karakoç’un, İstanbul’da yaşayan ailesinin evi polis ablukası altındaydı. Rıdvan Karkaoç'u arayan polisler sık sık evlerini basıyor, aileyi tehdit ediyordu.
Rıdvan Karakoç bu nedenle evine gidemiyor ama ailesi ve posta yoluyla vekalet gönderdiği İHD avukatlarından Eren Keskin ile düzenli olarak haberleşiyordu. Bu haberleşme 15 Şubat 1995 tarihinden sonra kesildi. Haberleşmenin kesilmesinin ardından ev baskınları son buldu, evdeki polis ablukası kalktı.
Karakoç Ailesi, tüm mercilere başvuru yaptı ancak sonuç alamadı. Gözaltına alındığı inkâr edilen Rıdvan için devletin tüm kurumları üç ay boyunca “Bizde yok ” cevabı verdi.
Gözaltında kaybedilen oğulları Hasan'ı arayan Ocak ailesi Mayıs ayında Beykoz Savcılığı’ndaki dosyalar arasında tesadüfen Rıdvan'ın işkence görmüş cansız bedeninin fotoğrafını gördü.
Böylece Rıdvan Karakoç'un işkence ile öldürülmüş bedeninin 02 Mart 1995 tarihinde Beykoz’da ormanlık alana atıldığı, ölü muayenesi sonrasında fotoğraflarının çekildiği, parmak izlerinin alındığı, 26 Mart 1995 tarihinde de Adli Tıp'a teslim edildiği gerçeği açığa çıktı. Savcılık dâhil, tüm resmi kurumlardan geçen Rıdvan'ın cansız bedeni emniyette parmak izi olduğu halde "kimliği meçhul kişi" olarak gizlice Altınşehir Kimsesizler Mezarlığı'na defnedilmişti.
3 Haziran 1995 tarihinde Rıdvan'ın mezarına ulaşan Karakoç ailesi onu bulunduğu yerden alarak Gazi Mahallesi Mezarlığı’na tekrar defnetti.
Beykoz Savcılığı’nın 1995/805 esas sayılı soruşturma dosyasında, rutin yazışmalar dışında hiçbir işlem yapılmadı.13 Şubat 2015 tarihinde aile yeniden Beykoz Savcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Karakoç ailesinin etkin soruşturma yapılarak cezasızlığa son verilmesi ve hakikatin açığa çıkartılması talebi 21 yıldır karşılıksız kaldı.
Rıdvan Karakoç kaybedildiğinde; Reşat Altay İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürü’ydü. Necdet Menzir İstanbul Emniyet Müdürü’ydü. Mehmet Ağar Emniyet Genel Müdürü’ydü. Hayri Kozakçıoğlu, İstanbul Valisi’ydi. Nahit Menteşe İçişleri Bakanı’ydı. Tansu Çiller Başbakan’dı. Süleyman Demirel Cumhurbaşkanı’ydı. (BK)