Mültecilerle Dayanışma Derneği (Mülteci Der), Suriyelilere vatandaşlık verilmesi tartışması üzerine yaptığı açıklamada, ister kitlesel akınla ister bireysel olarak gelsin uluslararası koruma ihtiyacında olan herkese vatandaşlığa da uzanacak şekilde mülteci statüsü verilmesi vesağlık, eğitim, çalışma ve barınma gibi temel hakların tüm mültecilere tanınması gerektiğini belirtti.
Suriyelilere yönelik saldırılarAçıklamada, Suriyelilerle ilgili nefret söylemleri hatırlatıldı: Bazı basın yayın organlarının Suriyelilere hakaret içeren manşetleriyle başı çektiği bu dalga sosyal medyada başlatılan #ÜlkemdeSuriyeliİstemiyorum hashtagli ırkçı kampanyayla ciddi bir ivme kazandı. 7 Temmuz Perşembe günü İstanbul İkitelli’de daha önce Ağustos 2015’te ırkçı saldırıya maruz kalan Suriyelilerle mahalle gençleri arasında başlayan gerilim şiddetli bir kavgaya dönüştü. Irkçılık karşıtı grupların araya girmesiyle olay korkunç boyutlara ulaşmadan şimdilik sonlandırıldı. 10 Temmuz Pazar günü Konya Beyşehir ilçesinde gerçekleşen diğer bir olayda ise biri Suriyeli olmak üzere iki kişi hayatını kaybetti. 11 Temmuz Pazartesi, Şanlıurfa’da gerçekleşen bir bıçaklı gasp olayında failin kim olduğu dahi belirlenmeden mahalle sakinleri parkta toplanarak “Urfa’da Suriyeli İstemiyoruz” biçiminde sloganlar atarak ırkçı bir gösteri düzenlendi. İnsan haklarını savunur konumda olması gereken, hukuk alanında örgütlü kimi kesimler tarafından şiddet ve işsizlik gibi ciddi toplumsal sorunların nedeni olarak savaş mağduru Suriyelileri gösteren talihsiz açıklamalar yapıldı. |
Açıklamada Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Erdoğan’ın Suriyeli mültecilere vatandaşlık verileceği yönündeki açıklamasının ardından yükselen bir ırkçılık dalgası ve nefret söylemiyle karşı karşıya kalındığına dikkat çekildi.
"Mülteci olmak zorundalar"
Türkiye’de hâlihazırda çoğunluğunu kadın ve çocukların oluşturduğu 3 milyona yakın Suriyeli ve 300 bin civarında Suriyeli olmayan mültecinin durumlarına ilişkin medyanın nefret dolu söylemleriyle de körüklenen ciddi bir bilgi kirliliği olduğu ifade edildi.
“Mülteciler yaşadıkları yerleri terk etmeyi tercih etmemişler, halen süregiden çatışma, insan hakları ihlali ve zulüm, dünya tarihindeki belki de en acımasız örgütlerden biri olan IŞİD de dâhil birçok tarafın olduğu bir savaş nedeniyle mülteci olmak zorunda kalmışlardır.”
"İşsizliğin sorumlusu mülteciler değil"
Açıklamada, Türkiye toplumunda yaşanan işsizlik ve şiddet gibi yakıcı sorunların nedeninin mülteciler değil, bu savaşın aktörleri ve yürüttükleri politikalarla söz konusu sorunları giderme yönünde hareket etmeyen iktidar sahipleri olduğu vurgulandı.
"Yasal girişime ihtiyaç var"
Mültecilerin eğitim, sağlık ve çalışma hakkına erişimde büyük sorunlar yaşadığı belirtilen açıklamada uluslararası koruma ihtiyacı sahibi kişilere hala mülteci statüsü verilmemesi ve her yıl 10.000’den az sayıda insanın üçüncü bir ülkeye yerleştirilmesi, ülkelerine güvenli ve gönüllü geri dönüşün mümkün olmaması göz önüne alınınca, bu kişilere dönük yasal girişimlere ihtiyaç olduğu belirtildi.
* Gerek geçici koruma gerekse uluslararası koruma kapsamında olan mültecilerin Türkiye toplumuyla barış içinde birlikte yaşayabilmesini sağlayacak şekilde, mültecilere vatandaşlık hakkı verilmesi de dâhil kalıcı çözümler getirilmesine yönelik politikaları olumlu karşılamaktayız.
"Lütuf değil, yükümlülük"
* Bu tip adımların siyasi kaygılardan bağımsız olarak devletlerin mültecilerin durumuna kalıcı çözümler getirme yükümlülüğü bağlamında atılması ve dolayısıyla bir lütuf değil, uluslararası hukuk bağlamında bir yükümlülük olduğunun topluma doğru bir şekilde anlatılması gerektiğini düşünmekteyiz.
"Haklar ayrım yapılmadan verilmeli"
* Her şeyden önce bu konunun bizatihi öznesi olan Suriyelilerin vatandaşlık hakkına ilişkin düşünce ve taleplerinin sürecin merkezinde olmasının elzem olduğuna inanıyoruz.
* Vatandaşlık hakkı da dahil mültecilerin Türkiye toplumuna entegrasyonuna yönelik kalıcı çözümler kapsamında tanınacak hakların menşe ülke, toplumsal statü, eğitim durumu, dini inanç, etnik köken ayrımı yapılmaksızın tüm mültecilere tanınmasının gerekliliğine inanıyoruz. (NV)