G20 Zirvesi öncesi düzenlenen İklim Forumu sona erdi.
55’in üzerinde oturumun olduğu ve 2 bin 500'den fazla kişinin katıldığı forumda fosil yakıt ekonomisinden kömüre, tarımdan ulaşıma iklim değişikliğinin nedenlerini sonuçları, insana ve doğaya verdiği zararlar tartışıldı.
Forumdan çıkan sonuçlar bir basın açıklamasıyla kamuoyuyla paylaşıldı.
30 Kasım-11 Aralık 2015'te Paris'te toplanacak BM İklim Değişikliği Sözleşmesi Taraflar Konferansı (COP21) kapsamında gezegenin yeni iklim politikası belirlenecek.
Bu toplantı öncesinde ise gözler Türkiye’de, 15- 16 Kasım 2015’te düzenlenecek G20 Zirvesinde. Çünkü iklim değişikliğine neden olan küresel emisyonların yüzde 74’ünden sorumlu G20 temsilcileri, Antalya’da iklim değişikliğinin ekonomik boyutlarına dair konuları tartışıyor olacaklar.
"Hükümetler fosil yakıtları yer altında bırakmalı"
Forumun sonuç bildirgesinde “G20 İklim için harekete geçmeli” denildi. Açıklaması şöyle:
Paris’teki iklim zirvesinden önce devlet ve hükümet başkanları G20 toplantısında, Antalya’da son kez bir araya geliyor. Paris’te hükümetlerin fosil yakıtları yeraltında bırakma kararı almalarını talep ediyoruz. 2009’da “fosil yakıt teşviklerini bitireceğiz” kararı alıp, aradan geçen altı yılda bu kararı uygulamayan G20 ülkelerini de fosil yakıtları çıkarmamaları, iklim suçları işlemeye devam etmemeleri için uyarıyoruz. G20 taahhüdünü gerçekleştirmeli, fosil yakıt teşviklerinin kaldırılması için gereken eylem planını açıklamalıdır. İklim değişikliğinin en önemli nedeni olan kömürlü termik santraller bir yandan da insan sağlığını doğrudan tehdit ediyor. Yeni kömürlü termik santral planları iptal edilmeli, var olan kömürlü termik santrallerin de aşamalı olarak kapatılması için bir eylem planı hazırlamalıdır. Türkiye de en fazla yeni kömürlü termik santral yapmaya devam eden ülkelerden biri olarak iklim suçlarının bir faili olmaktan vazgeçmeli, en kısa zamanda ekonomisini karbonsuzlaştırmaya başlayarak yeni termik santral planlarını iptal etmeli, kömüre verdiği teşvikleri sonlandırmalı ve kömüre dayalı enerji geleceği planlarından vazgeçmelidir. İklim değişikliği sadece bir çevresel sorun değil! Ancak, iklim mücadelesi sadece fosil yakıtlara indirgenemez. İklim değişikliği ve G20’nin bir diğer gündem maddesi olan yoksullukla mücadele yan yana ilerlemek zorundadır. İklim değişikliği en çok yoksulları etkiliyor. Eşitsizliklerle mücadele ve toplumsal adalet için fosil yakıtları desteklemek için harcanan kaynaklar iklim değişikliği ile mücadeleye aktarmalıdır. Ulaşımdan tarıma, turizmden sanayiye ekonomik yaşamın tümünü kapsayan iklim krizinin çözümü için karbon temelli ekonomik düzen sona ermelidir. G20, küresel ekonominin kademeli olarak karbondan arındırılması için harekete geçmeli; somut ve doğa dostu uygulama planlarını devreye sokmalıdır. Tüm bu taleplerimiz hayata geçirilirken, demokratik ve şeffaf mekanizmalar oluşturmalı, farklılıklara ve çeşitliliğe saygı duymalı, toplumsal cinsiyet hassasiyetlerimiz gözetilmelidir. Türkiye iklim politikasını bir an önce değiştirmelidir! Fosil yakıt şirketleriyle el ele veren hükümetler, önümüzdeki ay Paris’te yapılacak İklim Konferansı’nda da yine yetersiz hedeflerle hepimizi oyalayacak gibi görünüyorlar. Masaya getirilen emisyon azaltım hedefleri iklim değişikliğini sınırlamaktan çok uzak. Türkiye’nin önerdiği hedef de öyle. Türkiye hükümetine de sesleniyoruz. Kömüre ve enerjiye bağımlı kalkınma politikalarınıza teslim olmayacağız. İklim değişikliğiyle mücadele için üzerinize düşen sorumluluğu yerine getirin, ciddi ve işe yarar hedefler belirleyin. Türkiye’nin hemen başlayacak bir planla ekonomisini karbonsuzlaştırmasını, toplam sera gazı emisyonlarındaki artışı en geç 2020'de durdurarak azaltmaya başlamasını ve 2030'da 2010'daki emisyon seviyesine yani 400 milyon ton civarına indirmeyi iklim değşikliliyle mücadeleye katkı için Niyet Beyanı (INDC) olarak açıklamasını istiyoruz. Bizler laf değil eylem istiyoruz! Ancak ne yazık ki hükümetlerin ve özellikle de G20’nin şu ana kadar yurttaşların talep ve haklarını gözetmediğinin farkındayız. Biz artık laf değil eylem istiyoruz. Bizim yaptığımız gibi eylemler istiyoruz. Biz her sabah devrim yapıyoruz: yemeden önce düşünüyoruz, bisiklete biniyoruz, tüketmiyoruz, toprağa dönüyoruz, HES’lere, otoyollara karşı duruyoruz. Tohuma verdiğimiz sudan onun meyvesine kadar hakkımızı arıyoruz. Erkek egemenliğini yıkıyoruz, türcülüğü bitiriyoruz, emeğin hakkını veriyoruz, gıda ve giysi kolektifleri kuruyoruz, enerjimizi üretip toprağı onarıyoruz, Barış için yaşamı savunuyoruz. Yerel, yatay, yavaş ama emin adımlarla dünyayı soğutuyoruz. Bugüne kadar, G20 kendisine biçtiği liderlik görevini yerine getirmemiştir. İklim mücadelesi ve doğanın parçası olduğumuzun farkına varmak için acilen gerçek liderlere ihtiyacımız var. Evet, aradığımız liderler biziz. Yerel, yatay ve katılımcı davranarak kendimizi kurtarmaya girişmezsek, iklim krizi ve ona sebep olan güçler ve devletler ekosistem ile beraber bizi demahvetmeye devam edecek ve gezegeni mutlak felakete sürükleyecek. Aradığımız insanlar biziz. Şunu biliyoruz: Bir zaman gelir, çocuklarımızın geleceği ve yeryüzündeki tüm canlılar adına direnmek gerekir. O zaman işte burada. O zaman işte şimdi. İKLİM İÇİN KAMPANYASI |
(ÇT)