Boş arsanın ortasında ağaca bağlı beyaz bir at. Arkasında yıkık bir ev. Kentsel dönüşüm kapsamında yıkılan Roman mahallesinin son sakinlerinden. Hüzünlü bir hali var.
Tıpkı yanıbaşındaki faytonda bir Romanın yazdığı gibi “Rüzgar özür dilese de dal kırıldı bir kere.”
Romanların yoğun olarak yaşadığı Mersin’in Toroslar ilçesindeyiz. Aslında tüm yıkımların, yok saymaların arasında direnen ve umut veren bir projeyi görmeye geldik. Şimdiden hükümetin Roman ulusal strateji planında yerini aldı. Tüm Türkiye’ye model olacak.
Her şey üç yıl önce başlamış. Akdeniz Roman Dernekleri Federasyonu Başkanları Ali Daylam ve Özcan Purçu, Roman çocuklarının okula devamını sağlamak için bir etüd merkezi kurmaya karar vermişler.
Çünkü ilçedeki Roman çocuklarının yüzde 90’ı devamsızlık sorunu yaşarken bir bölümü de doğrudan okulu terk ediyormuş.
Zaten Daylam ve Purçu da aynı koşullarda büyümüşler. Daylam maddi olanaksızlıklar nedeniyle ortaokulu terk edince aylarca ağlamış. Purçu ise çadır koşullarında kamu yönetimini bitirmiş.
“Elektriksiz evde ders çalışmanın, okula aç gitmenin ne demek olduğunu bildiğimiz için bu işe girişitik. Romanlar için eğitim son sırada gelir. Önce o gün karnını nasıl doyuracağını düşünürler” diyorlar.
Hayalleri camı çerçevesi dahi olmayan evlerde yaşayan Roman çocuklarının sağlıklı koşullarda ders çalışabilecekleri, okula tok karnına gidebilecekleri bir yer açmakmış.
İlk başta sadece kendi olanakları ve Açık Toplum Vakfı’nın desteğiyle 40 öğrencilik minik bir merkez açmışlar. Çocukların okul notları düzeldikçe, devamsızlıkları azaldıkça çocuk sayısı çoğalmış.
Önce valilik yemek vermeye başlamış. Ardından Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı temsilcileri merkezi ziyaret ettiğinde “Bu bizim ayıbımız” deyip üç katlı bir binanın beş yıllık kirasını ödemiş. Halk Eğitim Merkezi de öğretmenlerin istihdamını karşılamış. Tabii kamuyla yaşanan tüm bu süreçlerin ne kadar zor ve sancılı geçtiğini anlatmaya gerek yok.
Ama sonuçta Türkiye’de pek de alışık olmadığımız bir kamu, sivil işbirliği gerçekleşmiş. Bir yılda öğrenci sayısı ona katlanmış. Şakayla karışık, “Hükümet üç senedir Roman ulusal strateji planı yazmaya çalışıyor ama biz üç yıldır burada uyguluyoruz” diyorlar.
Öğretmenler her hafta ailelere ev ziyareti yapıyor. Bir yandan çay içiliyor bir yandan çocukların sorunları konuşuluyor. Öte yandan ailenin ekonomik sıkıntıları da kaymakamlığa iletiliyor. Bir nevi arabuluculuk yapılıyor.
Merkeze gittiğimizde kapıda bu sene liseye giren çocukların isimleri asılıydı. Gururla. Hiç okula gitmemiş birçok Roman çocuk olduğu düşünüldüğünde 50 çocuğun liseye başlaması büyük emek demek.
400 çocuğa eğitim
Şu anda 400 çocuk her gün okuldan çıkıp soluğu merkezde alıyor, önce karnını doyuruyor, sonra derslere başlıyor. Tam 32 öğretmenleri var. Hem okul ödevlerini yapıyorlar hem de bir yandan müzik kurslarına devam ediyorlar. Belediye piknik ve tiyatro gibi sosyal aktivite gezilerine destek oluyor.
Etüd merkezinin namı o kadar yayılmış ki, ilçedeki Kürt ve Suriyeli çocuklar da kapıya gelmiş. Romanlar “Biz hep dışlandık, şimdi aynısını başkasına yapmayacağız” deyip kapılarını tüm çocuklara açmış.
Ailelere için de eğitimler var. Hijyen, kadın doğum, okuma yazma dersleri veriliyor. Kadınlar eğitim alırken küçük çocuklar da merkezdeki kreşte tutuluyor.
Kadınlara iş olanağı
Etüd merkezi bu kadar başarılı olunca kadınlar federasyondan iş imkanı talebinde bulunmuş. Bu sefer de istihdam için kolları sıvamışlar. Romanların geleneksel mesleklerinden sepetçiliği modernize etme fikri doğmuş. Torosların zaten her yanı kargı ve kamış dolu.
Toroslar Belediyesi atölye için etüd merkezinin hemen karşısında bir yer tahsis etmiş. Makinelerini de almış. Açık Toplum Vakfı da nakdi yardım yapmış. İşkur işbirliğinde kadınlara işler rayına oturana kadar günlüğü 20 liradan maaş da bağlanmış.
Roman gençleri kargıları sazlıklardan topluyor. Atölyede kadınlar önce onları temizliyor, boylarına göre ayırıp sonra şemsiye, sepet ve gölgelik yapıyor. Üstelik bunlar sadece iç pazarda değil, Almanya’daki firmalara da satılacak. İşler rayına oturunca herkes yaptığı ürün kadar para kazanacak. Şu anda 20 kadın çalışıyor. Ama çok fazla istekli kadın var.
Daha önce hiç çalışmamış ya da ev temizliğine giden kadınlar oldukça memnun. Hem kendi paralarını kazanıyorlar hem de çocukları kreşte bakılıyor.
Bugün atölyenin açılışında konuşan Ali Daylam, kent yöneticilerine seslendi: “Kentler ancak içindeki insanlarla gelişir. Kentleri yönetirken arka sokakları unutmamak lazım…”
Mersin’de üç yılda Roman çocuk ve kadınların doğrudan hayatını iyileştiren bu projelerin 12 ilde uygulanması planlanıyor. Yerelde sivil toplum örgütlerinin bunu yapmaya niyeti ve gücü var, yeter ki kamu desteği sağlansın. (NV)