“Gülemiyorsun ya, gülmek / Bir halk gülüyorsa gülmektir.” Edip Cansever - Mendilimde Kan sesleri
Gülemiyoruz. Ülkenin en büyük ‘ritüel’lerinden birinde, adına ‘bayram’ denen dört günlük bir sürede birileri ağız dolusu gülerken, birilerinin evinden kahkahalar yükselirken, birileri sevdikleriyle kucaklaşırken biz gülmeyeceğiz. Gülemeyeceğiz. Muş- Tatvan yolunda inanmadığımız güllere ve devlete inat, bir kez daha, bir halk gülmeden gülmeyeceğiz. Nasıl marş söylemeden ölmek bize yakışmıyorsa; katliamlarıyla, soykırımlarıyla, tecavüzleriyle yüzleşmemiş, yüzleşmeyi bırak tüm hukuksuzluğunu ve adaletsizliğini hiçbir zaman samimiyetle gündemine almamış bir devletle hesaplaşmadan gülmenin bize yakışmayacağını aklımıza kazıyarak, gülmek hepimize yakışana dek gülmeyeceğiz!
2013’ün 19 Ocak’ında “Yataklarında sevdiklerinin elini tutarak ölme fırsatı ellerinden alınanların anısına buradayız” demişti Rakel Dink. Sevdikleriyle el ele ölmek yerine, Türk Devleti’nin baskı aygıtlarınca öldürülmüş herkesin hesabını sormadan gülmeyeceğiz! Bir halkın beraberce gülmeyi denediği Gezi’de, Haziran direnişinin ateşiyle gülümserken, omuz omuza gülebilmek için alanlarda direnirken polislerin katlettiği Ethem’in, Mehmet’in, Ali İsmail’in, Abdullah’ın hesabını sormadan gülmeyeceğiz! Lice’de, ‘Savaş değil, barış istiyoruz!” pankartının ardında yürüyüp kalekolları protesto ederken asker tarafından katledilen Medeni Yıldırım’ın ‘barış’ isteği yerine gelmeden gülmeyeceğiz! LGBT’lere yönelik ayrımcılıklar son bulmadan, trans cinayetleri kesilmeden, homofobik devlet yıkılmadan, tüm suçlar cezasını çekmeden ölmeyeceğiz! 17 yıldır Galatasaray Meydanı’nda devlet tarafından ‘kaybedilmiş’ evlatlarının izini süren Cumartesi Anneleri’nin talepleri karşılanmadan gülmeyeceğiz! İş cinayetlerinde yitirdiğimiz emekçilerin hesabı sorulmadan, iş cinayetleri engellenmeden gülmeyeceğiz! Ermeni soykırımıyla yüzleşmeden, Sevag’ın ve tüm kışla cinayetlerinin hesabını sormadan gülmeyeceğiz! Tüm devrimci tutsaklar özgürlüklerine kavuşmadan, erkek adaleti gerçek adalete dönüştürmeden, kaldırım taşlarının altındaki kumsalı görmeden gülmeyeceğiz! Kürdistan özgürleşmeden gülmeyeceğiz! Hiçbirimiz, Türkiye halkları kardeşleşmeden, halklar eşitlenmeden hakkını veremeyeceğimiz gülüşler almayacağız yüzümüze.
Türkiye halkları içten bir gülüş istiyor. Egemenlerin baskıcı politikalarına ve şiddetine karşı mücadele verenlerin kararlılığı, Gezi direnişi sırasında hepimizin bir kez daha inandığı başka bir dünyanın mümkünlüğü fikri, mücadelemizin haklılığı, mücadele araçlarımızın meşruluğu, halkların özgürlüğü ve eşitliği için direnenlerin iradesi, inançları sebebiyle ötekileştirilenlerin öfkesi, marjinalleştirilenlerin direngenliği ve AKP iktidarının neo- liberal, muhafazakar politikalarının her birimizin yaşamını doğrudan tehdit eden uygulamaları karşısındaki tepkimiz haklılığımızın ve beraberce gülmek hususundaki ısrarımızın kanıtıdır.
Gülmek için de alanları terk etmeyeceğiz! Mücadeleyi yükseltmediğimiz tek bir an bile olmayacak. Her daim, birbirimizle yüzleşmeye, birbirimizin sesine kulak vermeye devam edeceğiz. ‘İnsandan çok duvar saatlerine benzeyenler’in düzenini darmadağın edeceğimiz, iliklerimize kadar gülmenin içimize sindiği gün gelecek. Katillerden hesabı halkın adaleti soracak ve o gün, hep beraber güleceğiz! Yalnız her daim bir sızımız olacak, yitirilenlere adanmış…