Marksist Leninist Komünist Partisi'ne (MLKP) yönelik görülen davada tahliye çıkmadı; bir sonraki duruşma 23 Şubat'ta.
İstanbul Beşiktaş 12. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen 11'i tutuklu 26 sanıklı davanın bugünkü duruşmasında 11 tutuklu sanığın savunması dinlendi; tutuklu sanıklardan Seyfi Polat, geçen duruşmada inzibatı bozduğu gerekçesiyle duruşmaya getirilmedi.
Eylül 2006'da bir çok ilde yapılan "Gaye" operasyonu kapsamında yargılanan sanıklar MLKP örgütüne üye olmakla suçlanıyorlar. İddianamede sanıklar Nazilli'de bir evde MLKP'nin 4.Kongresi'ni yapmakla suçlanıyor; 40 sayfalık bir döküman da deliller arasında yer alıyor.
Erdoğan, Suzan Zengin'in andı
Saat 11:00'de başlayan duruşmanın ikinci oturumunda savunmasını veren tutuklu sanıklardan eski Özgür Radyo yayın koordinatörü Füsun Erdoğan, iki yıl kaldığı Bakırköy Kadın ve Çocuk Tutukevi'nde hastalanıp dün (12 Ekim) hayatını kaybeden gazeteci ve insan hakları aktivisti Suzan Zengin'in ölümünden ötürü çok üzgün ve öfkeli olduğunu söyledi.
"Cezaevi koşulları ölmesine neden oldu. Onun anısı önünde saygıyla eğiliyorum. Kendime dair hiçbir şey demeyeceğim."
"Üç günün kaydı olsa, komplo ortaya çıkacak"
Tutuklu sanık Arif Çelebi, kongre için üç gün kaldıkları iddia edilen evde kendisine ait hiçbir kıl, kan örneği, parmak izi bulunmadığını söyledi.
"O ev üç ay boyunca izlenmiş ancak bizim orada olduğumuz iddia edilen üç gün boyunca çekim yapılmamış. Peki gerçekten bu kamera kayıtları yok mu? Eğer bu kayıtlar mahkemeye verilse bu davanın komplo olduğu ortaya çıkacak. Nereden çıktığı belli olmayan 40 sayfalık dokümanda yazılanlar da altı ay önce Partinin Sesi dergisinin internet sitesinde yayınlanan bir yazıdan kopyala yapıştır yöntemi ile alınmış. O yazının altında da A.Ç imzasının olması benim yazdığıma delil olarak gösteriliyor."
Sultan Ulusoy gözaltına alındığında kendisinin doğru olmadığını söylemesine rağmen Kemal Yazan isimli birinin eşi ve tıp öğrencisi olarak sorgulandığını ancak iddianemede bu bilgilerin hiçbirinin yer almadığını söyledi.
"Nazilli'deki evde yaşayan Naci Güner, eşi ve kızının bağ bahçe işiyle uğraştığını tüm komşular ve muhtar söyledi. O tanıkların hiçbiri sanıkları teşhis etmedi. Tüm bu tanıklıklar iddianameyi boşa çıkarıyor."
"Altı yıldır tutuklular, dört hakim değişti"
Sanıkların avukatı Mihriban Kırdök, altı yılına giren davada dört hakimin değiştiğini hatırlatarak tüm sanıkların ayrı ayrı yerlerden gözaltına alınarak Nazilli'deki eve götürüldüğünü öne sürdü. Kırdök, polis kamera kayıtlarında sanıkların sadece evden çıkarkenki görüntülerinin olup diğer üç güne ait kayıtların olmamasını buna kanıt olarak gösterdi.
Kırdök, "komplo" olarak değerlendirdiği davada delili gösterilen 40 sayfalık dökümanda imza olmadığını, sanıkların gerçek isimlerinin yer aldığını ancak illegal bir örgütlenmede gerçek isim değil şifreli isim kullanılacağını söyledi ve doküman için bilirkişi incelemesi istedi.
"Bazaya zula dediler"
İşçi olduğunu ve Kayseri'deki evinin üç ay izlendiğini söyleyen Hasan Ozan Polat, evine yapılan ilk aramada hiçbir şey bulunmamasına rağmen ikinci aramada yatağın bazasında silah ve çeşitli dökümanlar bulunduğunu söyledi.
"İlk aramada gözümün önünde her yeri didik didik ettiler hiçbir şey bulamadılar. İkinci aramada 'zula' diyerek şüpheli bir imaj verdikleri bazada silah bulmuşlar ancak silahta benim ya da buradaki sanıkların hiçbirinin parmak izi yok."
"Türkiye'nin en trajikomik davalarından biri"
Polat'ın avukatı Ercan Kanar, "savcısız yapılan ikinci aramada bulunduğu iddia edilen silah ve belgeleri emniyetin koymadığını nereden bileceğiz" dedi ve uzun tutukluluk sürelerine dikkat çekti.
"Bugünlerde uzun tutukluluk sürelerini Adalet Bakanı ve Egemen Bağış dahil herkes eleştiriyor. Biz bu konuda dünyadaki en kötü ülkeyiz. Bu durum savcıların da subjektif tarafsızlığını yani sanıklara sıfır önyargı oluşturmasını engelliyor."
Duruşmadan tahliye kararı çıkmaması üzerine Kanar, "Bu Türkiye'nin en traji komik davalarında biri; hukuksuz yargılama yapılıyor" dedi. Geçen duruşmada Atılım gazetesi yayın koordinatörü İbrahim Çiçek, Ali Hıdır Polat, Ziya Ulusoy ve Uğur Kayacı'yı tahliye edilmişti. (NV)