Siyasi nedenlerle kaybedilenlerin yakınları, İnsan Hakları Derneği (İHD) Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon ve onlara destek verenler, 20 Ağustos 1994'de gözaltında kaybedilen M. Selim Acar'ın dosyasının Ergenekon Davası kapsamına alınmasını talep ettiler.
İstanbul Galatasaray Meydanı'ndaki oturma eylemlerinin 284'üncüsü dolayısıyla bir araya gelen kayıp yakınları ve insanlarına bu hafta destek verenler arasında Güney Kıbrıs'tan Kıbrıs Ekologlar ce Çevreciler Partisi Genel Sekreteri Yorgo Perdikis de vardı.
Kayıp yakınlarıyla Kıbrıs'tan dayanışma
Perdikis, "Kayıplar gibi hem Kıbrıslı Türk hem de Kıbrıslı Rumların aynı dertten muzdarip olduğu bir yerden geliyorum. Umuyorum ki, Türk hükümeti size tatmin edici yanıtla verir, ülkeyi aydınlığa taşıyacak çözümler geliştirir. Size dayanışma duygularımı sunuyorum" dedi.
İHD yetkilisi Leman Yurtsever de Perkis'e, daha önce "Kayıp yakınları birileri tarafından kullanılıyor" diye Başbakan Erdoğan'ın dün de Diyarbakır'da, "Analar ağlamasın,onların acıları bizim acılarımızdır" diyebildiğini ifade etti; "Samimiyetini sorguluyoruz" şeklinde konuştu.
Hanım Tosun U2 Konseri öncesi eylemde!
1995'te telsizli kişilerce kaçırıldıktan sonra bir daha kendisinden haber alınamayan Diyarbakır Liceli Fehmi Tosun'un eşi Hanım Tosun da, her hafta olduğu gibi bu hafta da devletten eşinin akıbetini soruyordu.
Tosun, 1997'de çıkardığı "Pop" adlı albümde, "Remember Fehmi Tosun disappeared in Turkey October 1995" (Ekim 1995'de Türkiye'de kaybedilen Fehmi Tosun'u hatırlayın)" notunu düşen U2 Grubu'na teşekkür etmek için Bono'yla görüşüp görüşmeyeceği yönünde bianet'in sorduğu soruya tebessüm etti; "Konsere mutlaka gideceğim" demekle yetindi.
"Devletin suçu kabullenmesi yetmez..."
Bu haftaki basın bildirisini okuyan Nurettin Yedigül'ün ağabeyi Muzaffer Yedigül, M. Selim Acar'ın kendisini polis olarak kişilerce önce kimliği alınarak ardından tehdit edilerek beyaz veya gri renkli, plakası olmayan bir araca zorla bindirilerek götürüldüğü, olayı Acar'ın oğlu İhsan Acar ve İ.E.'nin gözü önünde olduğunu belirtti.
Açıklamada, bir görgü tanığının en son Acar'ı elleri, ayakları, gözleri bağlanmış ve ağzı tıkanmış halde gördüğü ifade edildi. Kız kardeşi Meliha'ya, Bismil Kaymakamı, "Devletin elinde, yapabileceğim iç bir şey yok" dediği iddia edildi.
Devletse, 12 Mart 2020'de sonuçlanmadan önce Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne yaptığı savunmada, "Üzüntü duymaktayız. Kayda geçmeyen özgürlükten yoksun bırakmalar ve ortadan kaybolma iddiaları için yürütülen yeterli olmayan soruşturmaların, şu anki davada olduğu gibi, yaşam hakkı, özgürlük ve güvenlik hakkı ile etkili başvuru hakkının ihlali olduğunu kabul ediyoruz." diye belirtti.
İHD ve kayıp yakınları, devletin suçunu kabullenmekle yetinmemesini, gerçeklerin ortaya çıkarılması ve faillerin açığa çıkarılmasını talep ettiler: ""Bu zihniyet değişene kadar, kayıplarımızın akıbeti açıklanıp sorumluları yargılanana kadar adalet tesis edilene kadar mücadelemizden asla vazgeçmeyeceğiz" (EÖ)