Dört sivil toplum kuruluşu, 2005 yılında 1. Ordu Komutanlığı'na bazı akademisyenleri ve Adli Tıp Uzmanları Derneği (ATUD) gibi oluşumları "ulusal güvenliği tehdit" olarak gösteren rapor hazırladıkları iddiasıyla Prof. Dr. Sevil Atasoy ile Ergenekon Davası sanıklarından Doç. Dr. Ümit Sayın'ı kınadı.
Türk Tabipler Birliği (TBB), Adli Tıp Uzmanları Derneği, Üniversite Öğretim Üyeleri Derneği ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), ortak açıklamalarında, üniversitelerde ve diğer kurumlarda yürütülen bu tür "komplocu ve keyfi hukuk dışı faaliyetlerin" bilim ve demokrasi adına kaygı verici olduğunu bildirdi; 47 sayfalık olduğu ifade edilen raporun hazırlanmasında rolü bulunanlar hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını açıkladı.
Sevil Atasoy ve Ümit Sayın suçlandı
İstanbul Üniversitesi (İÜ) Adli Tıp Enstitüsü eski müdürü Prof. Dr. Sevil Atasoy ile aynı kurumdaki öğretim üyesi ve "Ergenekon terör örgütü" ile ilgili davada yargılanan Doç. Dr. Ümit Sayın'ın, akademisyen ve ATUD gibi sivil toplum örgütlerinin "ulusal güvenliği tehdit ettiği" savıyla Birinci Ordu Komutanlığı ile Haziran 2005'de görüştüğü ve Mili Güvenlik Kurulu (MGK), Birinci Ordu Komutanlığı, Genelkurmay, Jandarma, Özel Kuvvetler Komutanlığı ve Kuvvet Komutanlıkları İstihbarat birimlerine 47 sayfalık bir rapor sundukları iddia edildi.
Rapor üst yazısındaki ifadeler
Açıklamaya göre, bu raporun Birinci Ordu Komutanlığı'nca hazırlanan 15 Temmuz 2005 tarihli üst yazısında "İstanbul Üniversitesi bünyesinde bulunan Adli Tıp Enstitüsü'nün 1987 yılından beri müdürlüğünü yapan Prof. Dr. Sevil Atasoy'un 26 Mayıs 2005'te dolan görev süresinin uzatılmayarak yerine Prof. Dr. İmdat Elmas'ın vekâleten göreve getirilmesi üzerine; Prof. Dr. Sevil Atasoy tarafından İstanbul Üniversitesi'ndeki kadrolaşma, bu kadrolaşmanın şekli, ideolojik yönü, amacı ve sonuçları ile ilgili iddiaları içeren, bu iddiaları belgelerle destekleyen eklerden oluşan bir rapor alınmıştır" ifadeleri yer alıyor.
Açıklamada bu faaliyetlerin, bilim insanlığı ile hiçbir şekilde bağdaşmadığı, ihbar edilen kişi ve kurumların haklarına ağır bir saldırı oluşturduğu ve "nitelikli bir suç" olduğu kaydedildi.
"Atasoy'un açıklamaları suçu doğruluyor"
"Sevil Atasoy'un kendini aklama adına medyada yaptığı açıklamalar dahi, işlenen suçun teyidinden başka bir anlam taşımamaktadır. Konu ile ilgili belgeler son derece açıktır."
47 sayfalık raporun ve ilişkili chat görüşmelerinde, İÜ bünyesinde G-2 ve F-7 adı verilen illegal yapılanmalar oluşturulduğunun açıkça belirtildiğine işaret edilen açıklamada, aralarında İ.Ü. eski rektörü Kemal Alemdaroğlu, Adli Tıp Kurumu Eski Başkanı Dr. Keramettin Kurt, S.C., S.A., M.K.B., K.A., N.S. (baş harfleri verilen) olmak üzere pek çok öğretim üyesiyle karşılıklı temas ve görüşmede bulunulduğunun açıklandığı ifade edildi.
"Tüm bu hukuk dışı faaliyetler, Kemal Alemdaroğlu ve Sevil Atasoy'un tekrar görevlerine getirilme amacı ile sınırlı kalmamış; 30'un üzerinde akademisyen, üniversite mensubu ve ATUD başta olmak üzere sivil toplum örgütleri asılsız, ağır suçlamalarla ihbar edilmiş; telefonlarının dinlenmesi ve teknik takip yapılması önerilmiştir...Esasında yalnızca bu işte rolü bulunan kişi ve kurumlar değil; üniversite, demokrasi, hukuk gibi kavramlar açısından da kaygı vericidir." (EÖ)