Kayıp yakınları ve onlara destek verenler, oturma eylemlerinin 211. haftasında, 12 Eylül 1994'de Ankara otobüs durağında gözaltına alındıktan sonra bir daha kendisinden haber alınamayan Kenan Bilgin'in davasının Ergenekon Soruşturması'na dahil edilmesini talep ettiler.
İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi üyeleri, Cumartesi Anneleri ve insanları, Bilgin'in Özel Harekat Timlerinin karargahı olduğu ileri sürülen Ankara Gölbaşı'nda gömüldüğü ihbarının ciddiyetle soruşturulmasını talep etti.
Ergenekon Soruşturma kapsamında mühimmat ve silahlara rastlandığı yer olan Gölbaşı, Ayşenur Şimşek'in işkence edildikten 78 gün sonra bulunduğu yer de aynı zamanda.
"Başbakan neden susuyor?"
Kayıplar adına basın metnini okuyan tiyatro ve sinema sanatçısı Jülide Kural, "Asit kuyularından, ölüm tarlalarından insan kemikleri çıkıyor. JİTEM'in cellatları insanları nasıl öldürüp gömdüklerini krokilerle anlatıyor. Her konuda konuşan Başbakan bu konuda susuyor" dedi.
Açıklamada, "Devlet adına insanlık suçu işleyenlerin, yargılanıp cezalandırılmadığı yerde adaletten söz edilemez. Ölüm kuyularının olduğu bir ülkede toplumsal bir barış sağlanamaz" denildi.
Açıklamaya göre, dokuz kişi Bilgin'i Ankara Terörle Mücadele Şubesi'nde gördüklerine dair tanıklık yaptı; Bilgin'in evini telefonla arayarak polis olduğunu söyleyen bir kişi de, kardeşi İrfan Bilgin'e, ağabeyinin ağır işkenceler sonucu rahatsızlandığını, tedavi edilmek üzere Ankara Gölbaşı Polis Tesisleri'ndeki hastaneye getirildiği, ölmesi üzerine de Gölbaşı'ndaki araziye gömüldüğünü söyledi.
Bu hafta yazar Cezmi Ersöz, kayıp yakınlarına hitaben kaleme aldığı "Açıktayız" başlıklı metnini okudu: "...Çıplak güneşin, yağmuru ve karın altında açıktayız...Bize zulmedenler yeni duvarlarla örüyorlar etraflarını. Oysa bizim bir evimiz bile yok. Onlar cezalandırılmadıkça bizim bir evimiz olmayacak."
Soruşturmaya karşı duvar dikenler yargılanmalı
Ayrıca, AİHM argıçlarına "Bilgin'in gözaltına alınıp kaybedildiğine inandığını, failleri bulmak için çok uğraştığını, fakat karşısına bir duvar dikildiği"ne dair dönemin Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Selahattin Kemaloğlu'nun sözleri, İnsan Haklarından Sorumlu Devlet Bakanı Algan Hacaloğlu'nun, "1,5 yılda İstanbul'da kimliği belirlenemeyen 290 kişinin kimsesizler mezarlığına gömüldüğü, bunlardan 80'inin işkence sonucu öldüğünün çok açık olduğu"na ilişkin sözleri hatırlatıldı.
Tüm iddiaların araştırılmasını talep eden İrfan Bilgin, "Eylemlerimiz bir ölçüde kaybedilmelerin önüne geçilmesi konusunda ses getirdi. Ancak sorumluların yargı önüne çıkarılması yönündeki diğer bir beklentimiz hiçbir zaman karşılanmadı. Yazar, çizer ve sanatçıları bize destek vermeye çağırıyoruz; destek verenlere de çok teşekkür ediyoruz" dedi.
Ayrıca, "soruşturma duvarı" dikmekle suçladıkları dönemin Ankara Emniyet Müdürü Orhan Taşanlar, Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar, İçişleri Bakanı Nahit Menteşe ve Başbakan Tansu Çiller'in yargılanması da istendi.
Kimsesizler Mezarlıkları kazılsın
Kayıp yakınları, Hasan Ocak'ın da bulunduğu Altınşehir Kimsesizler Mezarlığı ve İstanbul'daki kimsesizler mezarlıklarında kazı yapılmasını; aynı çalışmaların Kasım Aksoy'un bulunması için Adana Kimsesizler Mezarlığı'nda; Düzgün Tekin için de Edirne Çadırkent Kimsesizler Mezarlığı'nda yapılmasını talep ettiler.(EÖ)