"Bu satırların tamamı, bir kopyasını almama ya da okurken not tutmama izin verilmeyen sadece hızlı bir şekilde okuyabildiğim bir dokümana dayanılarak yazıldı. Doğruluğunu pek çok başka şeye bakarak tartabildiğim bu haberin aslında yalan olmasını diliyorum. Tabii, bugün hemen yalanlanacağına hiç şüphem yok. Ama temennim yalanlayanların doğruyu söylemeleri."
Bu yazısında İsmet Berkan özetle şunları söylüyordu:
Aslında her şey 1992 yıllarının başlarına gidiyor. O dönemde Türk Genel kurmayı PKK ile mücadele stratejisinde köklü değişiklere gitti. Eskiden saldırı sonrası olaya müdahale eden ve sıcak takibe çıkan askeri birlikler gerilla gibi örgütlenmeye, PKK'nin eyleme geçmesini beklemeden hareket etmeye başladı. Bu strateji değişikliği meyvelerini kısa sürede verdi. Artık inisiyatif PKK da değil, askerdeydi. PKK kaçıyor asker kovalıyor. Zaman içinde PKK eylem yaptığı büyük yerleşim yerlerini terk etmeye, dağlara sığınmaya başladı. Ama Türkiye'nin teröre karşı aktif savaşı devam ediyordu. Bu kez köy boşaltmalarla PKK'nın dağlardaki lojistik desteği önlenmeye başlandı. PKK çok zayıflamıştı ve gidecek bitecek izlenimi veriyordu.
Ancak bu strateji değişikliği sadece bölgede düşük yoğunluklu savaştan ibaret değildi. Terörün öteki kaynaklarını kurutmak için de aktif olunmasına karar verildi. Böylece biraz çaba ile bu iş bahara biterdi.
Uygulanmak istenen tekniğin mucidi aslında İngilizlerdi. Bu yeni taktiğin iki önemli ayağı var. Birincisi terörist eylemini yapmadan ele geçirmek, gerekirse öldürmek. İkinci önemli ayak ise, teröriste maddi manevi destek verenleri de teröristle bir tutmak (...)
Bu strateji değişikliği 1992 yılının sonlarında MGK'nın gündemine geldi. Bu satırların yazarının gördüğü bir MGK dokümanında vurulacak organizasyonun şeması ve bu organizasyonda görev alacak kişilerin isimleri de yer alıyordu. İsimler arasında Abdullah Çatlı da vardı. Örgütte özel timden polisler, bazı askerler, ve Çatlı'nın bazı arkadaşları da yer alacaktı.
Bu yeni taktik MGK'dan önce kabul görmedi. Cumhurbaşkanı Özal ve dönemim Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis devletin resmi olmayan kişilerle işbirliğine giderek iş görmesine karşı çıkıyorlardı. Her halde bu konuyla ilgisi yoktur. Ama ilginç bir tesadüf, önce Orgeneral Bitlis, ardından da Turgut Özal öldüler. Biri kaza ile öbürü kalp krizinden.
Süleyman Demirel Cumhurbaşkanı Tansu Çiller de Başbakan oldu. Çiller ilk günlerinde Güneydoğu konusunda oldukça yumuşaktı. Bask modelinden söz ediyor, muhalefet liderleri ile iyi niyetli görüşmeler yapıyordu. Ama çok kısa sürede Çiller değişti. En sertten daha sert, en şahinden daha şahindi. Ya bitecek ya bitecek diyor, başka bir şey söylemiyordu. Belli ki biteceğine inanıyordu. Artık itiraz edenler de ortada olmadığına göre, konu yeniden MGK gündemine gelebilirdi Geldi ve bu yeni mücadele yöntemi 1993 sonbaharında onaylandı. Siz deyin Gladyo, ben diyeyim özel örgüt, MGK tarafından alınan bir kararla kuruldu.