Haberin Kürtçesi için tıklayın
Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), HDP'li üç belediyeye kayyum atanmasını protesto edenlere yönelik polis müdahalesini kınadı.
TİHV farklı illerde gerçekleşen ve polisin biber gazı, tazyikli su ile müdahale ettiği protestolarla ilgili olarak "Toplantı ve gösteri hakkını kullanmak isteyen yurttaşlara yönelik güvenlik gücü tarafından uygulanan "işkence" niteliğindeki şiddet" tanımlaması yaptı.
Van, İstanbul, Ankara...
Son olarak Van'daki gösterilerde kahvehaneye giren bir grubu polis darp etmiş, görüntüler sosyal medyada yayılınca her kesimden tepki gelmişti.
İstanbul Kadıköy'de önceki gün (21 Ağustos) kararı protesto eden gruba ise polis tarafından müdahale edilirken, bir polisin yerdeki bir kişinin kafasına yakın mesafeden plastik mermi sıktığının görüntüleri ortaya çıkmıştı.
Ankara'daki protestolarda ise bir çocuğun yere yatırılıp zor kullanılarak ters kelepçe yapıldığı görüntüleri yansımıştı.
"İşkenceyi durdurmak tümüyle devletin görevidir"
Açıklamada özetle şöyle denildi:
"Ülke topyekûn olarak adeta bir işkence mekânına dönüşmüş halde. Ülkenin dört bir köşesinden her geçen gün daha da artarak gelen işkence görüntüleri karşısında yetkililer hiçbir şekilde sessiz kalamazlar. Hızlı ve etkin biçimde soruşturarak iddialara açıklık kazandırmak ve işkenceyi durdurmak tümüyle devletin görevidir.
"19 Ağustos 2019 tarihinde İçişleri Bakanlığı kararı ile demokrasinin ilk ve olmazsa olmaz şartı seçmen iradesine fütursuzca müdahale edilerek HDP'li Diyarbakır, Mardin ve Van büyükşehir belediye başkanlarının görevden alındığının ve onların yerine aynı illerin valilerinin görevlendirildiğinin açıklanması ile birlikte son dört gündür bu "idari kararı" protesto etmek ve eleştirmek için demokratik ve yasal hakları olan "toplantı ve gösteri hakkı"nı kullanmak isteyen yurttaşlara yönelik güvenlik gücü tarafından uygulanan şiddet "zor kullanma yetkisinin aşımı" değil doğrudan "işkence" niteliğindedir.
"Sonuç olarak, işkence gerçeğini yadsımaya yönelik tüm çabalara karşın bizler hiçbir şekilde sessiz kalmayacağız ve hakikatin üstünün örtülmesine izin vermeyeceğiz. Varlık sebebimize dayalı olarak işkencenin tespit ve belgelenmesi, işkenceye maruz kalanların tedavi ve rehabilitasyonları dahil onarım ve hukuki süreçlerinde görev ve sorumluluklarımızı etkin bir şekilde ve kararlılıkla sürdüreceğimizi, işkenceye maruz kalan tüm insanların onurlarıyla yaşayabilmeleri için bütün olanaklarımızla yanlarında olmaya devam edeceğimizi bir kez daha kamuoyu ile paylaşmak isteriz." (AÖ)