Haberin Kürtçesi için tıklayın
HDP’nin Diyarbakır'da dün (4 Ağustos) başlayan 1’inci Merkezi Örgütlenme Konferansı devam ederken, Halkların Demokratik Partisi (HDP), Halkların Demokratik Kongresi (HDK) ve Demokratik Toplum Kongresi (DTK) tarafından ortak açıklama yapıldı.
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Kongre Merkezi önünde yapılan ortak açıklamayı okuyan HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, "DTK eşsözcüleri ve kongre üyesi arkadaşlarımızla HDK Eşsözcüleri ve arkadaşlarımızla, tüm bileşen eş başkanlarımızla birlikte sizlere bir açıklama yapmayı uygun gördük" dedi.
Sözlerine "Türkiye çok derin politik ve iktisadi kriz içindedir. Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu barış ve demokrasi konusunda tüm Türkiye halkları, toplumu inisiyatif almalıdır" diye devam eden Temelli, özetle şunları söyledi:
Temelli: Önümüzdeki iki yol bulunmaktadır
"Başta Türkiye olmak üzere tüm Ortadoğu’da oldukça kritik bir eşikten geçmektedir. Son dört yıldır yaşadığımız baskı, otoriterleşme ve adaletsizlik sarmalı ülkeyi geri dönülemez bir noktaya götürmektedir. Önümüzde iki yol bulunmaktadır. Bunlardan birincisi on yıllar boyu sürecek bir kaos ortamı, ikincisi ise demokratik ve onurlu bir barış ile daha güçlü bir toplum seçeneğidir.
Türkiye’de kaosa karşı toplumsal barışın inşası için tüm siyasi çevrelerin, sivil toplum örgütlerinin, meslek odalarının, sendikaların, vicdan sahibi tüm bireylerin tutum alarak tarihi bir sorumluluk üstlenmeleri gerekmektedir.
"Üzerimize düşen sorumluluğu almaya hazırız"
Bizler bu süreçte toplumsal barışın gerçekleşmesi için; sorunların konuşarak ve demokratik bir müzakere anlayışı ile çözülebileceğini düşünüyoruz. Bunun için üzerimize düşen tüm sorumluluğu almaya da hazırız.
Toplumsal barış ve adalet temelinde bir siyaseti Türkiye halklarının hizmetine sunmak tüm siyasi aktörlerin öncelikli görevidir. Hiç kuşkusuz savaş başta emekçiler, kadınlar ve çocuklar olmak üzere tüm toplumun bugününe ve yarınına saldırıdır. Şu çok açık ki, siyasi iktidarın ana gövdesi olan AKP, yaşanmakta olan sorunların kaynağıdır ve bu sorunların çözümünde de birinci dereceden muhataptır.
Sorunların ortak akılla çözülebilmesi için siyasi iktidar çatışma, kutuplaştırma ve gerginlik yaratan politikalardan vazgeçmeli, demokrasi ve hukuk dışı uygulamalarına son vermelidir. Siyasi iktidarın çözümsüzlük üreten politikalarına devam etmesi halinde bütün halklarımızla beraber demokratik direnişimizi yükselteceğimizi bir kez daha ifade ediyoruz.
"CHP ve bütün partileri sorumluluk almaya çağırıyoruz"
Demokratikleşme ve Kürt sorununun çözümü konularında siyasi ve tarihsel sorumluluğu gereği olarak her kesimin açık tutum belirlemesi gerekir. Başta CHP olmak üzere Parlamento'da yer alan ve Parlamento dışında olan tüm siyasi partileri toplumsal barış için sorumluluk almaya, savaş politikalarına karşı harekete geçmeye çağırıyoruz.
Siyasetin özgürce icra edilmesi ve evrensel hukuk normları ile toplumsal barışın sağlanması için açık çağrı yapıyoruz. Çağrımızda ısrarcıyız.
31 Mart yerel seçim sonuçları da, Türkiye halklarının ayrıştırıcı, ötekileştirici, kutuplaştırıcı ve barış karşıtı siyasetin bitmesi gerektiğine dair inancı teyit etmiştir. Bu anlamıyla siyasi partiler başta olmak üzere tüm sivil toplum örgütlerini tartışmaya ve çözümler geliştirmeye davet ediyoruz.
"Bölgenin tüm aktörleriyle müzakere yürütülmeli"
Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik gerginliği tırmandıran askeri yığınağın operasyon tehdidinin son bulmasının bölgesel barış için son derece önemli olduğunu hatırlatıyoruz. Bu coğrafyada yapılması gereken tank, top yığınağı ile savaş çağrıları yapmak değil, bölgenin tüm siyasi aktörleri ile müzakere yürütmektir.
Yapılması gereken, Suriye’nin toprak bütünlüğü içinde yerel demokrasi çerçevesinde eşit, özgür ve demokratik bir rejimin inşasıdır. Bu anlamıyla Sayın Öcalan’ın 2 Mayıs’ta yapılan avukat görüşmesinde kamuoyu ile paylaştığı 7 maddelik deklarasyon sorunların çözümü açısından son derece önemlidir. Sorunların çözümü ve bölge barışı için Sayın Öcalan’ın avukatları ve siyasi heyetler ile görüşmeler yapmasının önemini bir kez daha vurguluyoruz.
Şu çok açık ki, Kuzey ve Doğu Suriye’ye veya Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi topraklarına yıllardır yapılan çeşitli askeri müdahaleler ve sınır dışı operasyonlarla kazanılmış bir şey yoktur. Ama kayıplar tarifsizdir. Bir kez daha barışın kötüsü, savaşın iyisi olmaz diyoruz. Siyasi iktidarı ve muhalefeti çatışma ve savaş politikaları yerine barış politikalarını ortak akılla üretmeye çağırıyoruz." (DB)