Haberin İngilizcesi için tıklayın
Avrupa Parlamentosu'nun (AP) Demokrasi Destek ve Seçim Koordinasyonu Grubu Eş Başkanları David McAllister ve Linda McAvan yaptıkları ortak açıklamada, "AP, Türkiye'de yapılacak (24 Haziran) seçim sürecini denetlemeyecek, süreç ve seçim sonuçları hakkında yorum yapmayacak" ifadelerine yer verildi.
Açıklamada, bir AP üyesinin referanduma ilişkin yapacağı herhangi bir açıklamanın hiçbir şekilde AP'nin görüşünü yansıtmayacağı da kaydedildi.
Turkey: @Europarl_EN will not observe snap presidential and parliamentary elections, which will take place on 24 June. Read a full statement https://t.co/aOP6tDuSFK @davidmcallister @LindaMcAvanMEP
— AFET Committee Press (@EP_ForeignAff) 23 Mayıs 2018
AGİT: Daha fazla gözlemci olacak
Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT/OSCE) ise Cumhuriyet gazetesinin haberine göre Türkiye'ye seçimler için göndereceği gözlemci sayısını artıracak.
Cumhurbaşkanlığı ve parlamento için için yapılacak erken seçimleri izlemek üzere Türkiye'nin davet ettiği AGİT Demokratik Kurumlar ve İnsan Hakları Bürosu (DKİHB), İhtiyaç Değerlendirme Misyonu ilk temaslarının ardından yayınladığı raporunda seçimlerin izlenmesini isterken, gözlemci sayısının da arttırılmasını önerdi.
Durum tespiti için yapılan ziyaretin ardından heyet, seçimlerde 28 uzun dönemli ve 350 kısa dönemli gözlemcinin bulunmasını ve seçimlerin ülke genelinde yaygın şekilde gözlemlenmesini istedi.
DKİHB, 16 Nisan referandumunu 11 uzun dönemli ve 24 kısa dönemli uzman ile takip etmişti. DKİHB'nin yanı sıra AKPM heyeti de Türkiye'deki seçimleri takip edecek.
Tavsiyelere uyulmadı
Habere göre ilk değerlendirmede, yasal mevzuatın büyük oranda değiştiğine dikkat çekilirken, DKİHB'nin önceki tavsiyelerine de uyulmadığı anımsatıldı.
Özellikle de seçim yasalarına yönelik düzenlemelerde partiler arasında kapsayıcılık, uzlaşının eksikliği vurgulandı.
Söz konusu değişiklikler nedeniyle de raporu yazanların "tarafsızlık" ilkesi ve alt düzeylerde seçim gününe yönelik düzenlemeler konusunda endişeli olduğu kaydedildi.
İlk değerlendirmede idari kaynakların kötü kullanılmasına ve eşit kampanya koşullarına yönelik kaygıların altı çizilirken, OHAL nedeniyle alınan güvenlik önlemlerinin de özgür kampanya yapmaya engel olabileceği ve seçmenlerin bastırılmasına yol açabileceğine dair endişeye dikkat çekildi.
Türkiye'deki medya ortamının "hükümetteki partiyle ilişkili olduğu" nun vurgulandığı raporda "otosansür ve gazetecilere yönelik baskı" nedeniyle analitik bir takibin sınırlı olacağı belirtildi. (PT)