Haberin Kürtçesi / İngilizcesi için tıklayın
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) milletvekilleri Fikri Sağlar, Eren Erdem, Ali Şeker ve Orhan Sarıbal’ın cezaevinde ziyaret ettiği Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş tutuklanacağını 15 gün önceden bildiğini söyledi.
Heyetin görüştüğü bir diğer isim, Mardin Belediyesi Eşbaşkanı Ahmet Türk ise tek isteğinin ülkeye barış gelmesi olduğunu ifade etti.
Hürriyet’ten Rıfat Başaran’ın haberine göre, Demirtaş ve Türk’ün açıklamaları şöyle:
Demirtaş: Yasama faaliyetlerim engelleniyor
“15 gün önceden tutuklanacağımı biliyordum. Yurtdışına çıkabilirdim ama yabancı bir yerde olmaktansa ülkemde hapis yatarım.
“Çocuklarıma, polisler geldiklerinde nasıl davranacaklarını anlattım.
“Yasama faaliyetimin ve temsil hakkımın engellenmesinden rahatsızlık duyuyorum.
“Yasama faaliyetimi sürdürmek zorundayım. Önerge yazıyorum, geri çevriliyor. Bu yetki cezaevi müdürüne değil, Meclis Başkanı’na ait.”
Türk: Her şeye hazırım
“Yeter ki ülkeme barış gelsin, istiyorlarsa beni Taksim’de assınlar, altına imza atmaya hazırım.
“Yeter ki kan dursun, çocuklar ölmesin, ben her şeye hazırım.”
CHP heyetinin talepleri
Ali Şeker, Fikri Sağlar, Eren Erdem, Orhan Sarıbal 28 Kasım Pazartesi günü Edirne ve İstanbul Silivri Cezaevlerini ziyaret etti.
Heyet, HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Mardin Belediye Eşbaşkanı Ahmet Türk ile Cumhuriyet Gazetesi yazar ve yöneticileri Akın Atalay, Murat Sabuncu, Kadri Gürsel, Turhan Günay, Musa Kart, Güray Öz, Hakan Karasinir, Mustafa Kemal Güngör, Önder Çelik ve Bülent Utku ile görüştü.
Görüşmenin ardından 30 Kasım günü Meclis’te basın toplantısı düzenleyen heyet şu talepleri sıraladı:
- Temel hukuk prensibi olan “suçluluğu ispat edilene kadar herkes suçsuzdur” ilkesi unutulmadan, haklarında iddia bulunan şüphelilerin adil yargılanması sağlanmalıdır. Yaşanan hukuksuzluklara son verilmelidir.
- PKK’nın silah ve şiddet kullanarak gerçekleştirdiği terör faaliyetleri yapmasını reddediyor ve kınıyoruz. PKK’nın oluşturduğu terör Kürt sorununun barışçıl yöntemlerle çözülmesinin önünü tıkamakta, demokrasinin gelişmesini engellemektedir.
- FETÖ ve IŞİD’in terör faaliyetleri, inanç özgürlüğünü ve mütedeyyinlerin yaşam koşullarını zora sokmaktadır. İnanç adına yapılan her türlü terör eylemlerini de aynı kararlılıkla reddediyor ve kınıyoruz.
- Başta Selahattin Demirtaş olmak üzere HDP milletvekillerinin tutuklanması hukuksuzdur, siyasi bir operasyondur. Milletvekilleri derhal serbest bırakılmalıdır. Varsa, kendilerine isnat edilen suçlar hakkında, Anayasa koşullarına uygun olarak, adil ve tutuksuz yargılanmaları sağlanmalıdır.
- Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı, eski milletvekilimiz, “Kürt sorunun birlikte yaşama iradesi ve demokratik yöntemlerle çözülmesi gerektiğini” söyleyen, “Ülkemize barış gelsin, gerekirse beni öldürün” diyen 74 yaşındaki Ahmet Türk’ün tutuklanması, tıpkı seçilmiş milletvekillerinin tutuklanması gibi terör ve şiddeti besler. Ahmet Türk derhal serbest bırakılmalıdır. Suçluluğu yargı kararlarıyla kesinleşmeyen ve KHK’larla kayyum atanan seçilmiş belediye başkanları görevlerine iade edilmelidir.
- Kürt sorunu ve 15 Temmuz FETÖ darbe girişimi gerekçe gösterilerek ilan edilen OHAL, bu sorunları çözmek yerine yeni sorunlar ve mağduriyetler yaratmaktadır. Ülkemizin sadece yurtlarının yangın çıkış kapıları değil, faşizmden kaçış yolları da OHAL ve KHK gibi demir kapılarla kilitlenmiştir. OHAL derhal kaldırılmalıdır.
- Yüzbinlerce insan, KHK’lar ile, haklarında hiçbir yargılama yapılmadan görevden uzaklaştırılmış, işsiz bırakılmış, cezaevlerine atılmıştır. KHK’lar yok hükmünde sayılmalıdır.
- Hain FETÖ darbe girişiminin siyasi ayakları ortaya çıkarılmamıştır. Bunun yerine bir bankaya para yatırmak suç kanıtı olarak gösterilmiştir. FETÖ’nün siyasi ayakları derhal açıklanmalı, yargılanmalı, suçu olanlar cezalandırılmalıdır.
- AKP, FETÖ destekçisi olduğu gerekçesiyle tehlike olarak gördüğü kendisi gibi düşünmeyen bütün muhalifleri, ama özellikle sosyalistleri, sosyal demokratları, solcuları, Kürtleri, Alevileri bir çuvala koyarak mağdur etmektedir. Bu cadı avına derhal son vermelidir.
- Olağanüstü hal istismar edilerek insanların can ve mal güvenlikleri, ifade özgürlükleri ortadan kaldırılmıştır. Demokrasi ve hukuk dışı, insan haklarına aykırı uygulamalara son verilmelidir.
- Gazetecilik yaptıkları için Cumhuriyet gazetesinin yazar ve yöneticilerinin tutuklanması akla Ergenekon ve Balyoz davalarını getirmektedir. Bu hukuksuz soruşturmaları yürüten savcılar ve hakimler, tıpkı Ergenekon davalarında olduğu bir gün bu günlerin geçeceğini ve kendilerinden hesap sorulacağını unutmamalıdır. Ve bilmelidirler ki, bugünün AKP mağrurları, yarının taraflı hukuk mağdurları olduklarında, onlara yapılan hukuksuzları takip etmek, ve haklarını korumak için CHP milletvekilleri onlarında yanında olacaktır. (EKN)